Cumartesi, Nisan 26, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Modern Çağda Yalnızlık: Dijital Çağda Kaybolan Bağlarla Yeniden Kavuşmak

Yalnızlık, günümüzde giderek daha fazla dikkat çeken küresel, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Toplumların hızla değişen yapısı, dijitalleşmenin getirdiği yenilikler; yalnızlık oranlarını dikkat çekici şekilde arttırmaktadır. Bu yazıda; yalnızlığın yükselen oranlarını, toplumsal bağların azalmasını ve dopaminin bu süreçteki etkilerini ele alarak, yalnızlığın neden en büyük toplumsal sorunlardan biri haline geldiğini, bu sorunla nasıl başa çıkabileceğimizi konuşacağız.

GELİŞME

Yalnızlık, dünya genelinde önemli bir toplumsal sorun olarak dikkat çekmektedir. Son günlerde yalnızlık oranlarıseri şekilde yükselmektedir. Özellikle İngiltere’de İngiliz İstatistik Kurumu tarafından yapılan bir araştırmada, 16-24 yaş arası gençlerin yaklaşık %10’u kendini ‘her zaman’ ya da ‘sıklıkla’ yalnız hissettiğini belirtmiştir.

İnsanın varlık nedeni, yalnızca kendisinden değil, diğer insanlarla kurduğu ilişkilerle şekillenir. Toplumsal bağlar, insanın kimliğini bulması ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılaması için vazgeçilmezdir. İnsan, yalnızca biyolojik bir varlık olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir varlık olarak yaşamını sürdürür. Toplumdan bağımsız bir birey, varlık anlamını yitirir (Erikson, 1950). İnsanın toplumda var olması, fizyolojik ihtiyaçlarının da önüne geçebilir. Sosyal bağlamda rolü olmayan birey, ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun kalır. Benliğin gelişmesi, bakım ihtiyacı, kimliğin edinilmesi ve daha birçok konu dışında; beynimizin uyaranlara karşı ihtiyacını toplum karşılar. Uyaranları edinemeyen kişi beyin gelişimini de tamamlayamaz. Peki; uyaranların, iletişimin, bağlara ulaşımın fazlasıyla arttığı günümüzde yalnızlık neden en büyük problemimiz?

Odağın süreçte değil, tüketim ve sonuçta olması bizi; edindiklerimizin sonunun gelmeyeceği fikrine sürükler. Bu, sürekli olarak daha fazla edinme ve daha fazlasını isteme arzusunu yaratır. Ancak, her şeye sahip olmanın verdiği güç, zamanla bireyi benmerkezci (kendini her şeyin merkezi olarak gören) bir tutumla karşılaştırır. Benmerkezcilik, diğer insanların ihtiyaçlarına ve duygularına duyarsızlaşmayı beraberinde getirir. Her şeye sahip olmanın verdiği güç, yavaşça bizleri benmerkezciliğe sürüklediğinde, yalnızlığa ilk adımları atmaya başlarız. Bu sürecin temellerine baktığımızda dopaminle karşılaşırız. Dopamin, özellikle dijital çağda, tüketim odaklı bir yaşam tarzını pekiştiren önemli bir faktör haline gelmiştir. Özellikle tüketim odaklı davranışlar, dopaminin etkisiyle pekiştirilir. İnsanlar, yeni bir ürün aldıklarında veya sosyal medya üzerinde etkileşim aldıklarında dopamin salgılarlar, bu da onları daha fazla tüketim yapmaya ve ödül arayışına iter (Schultz, 1997).

Tükettikçe, benmerkezcilik arttıkça yalnızlaşan birey sosyal ilişkilerden yavaş yavaş mahrum kalır. Maddiyat arttıkça edinilen ilişkiler, samimiyeti azaltır. Kişiliği sevilmeyen birey; uyum, iş, evlilik sorunlarıyla baş etmeye çalışır. Bu bireylerin sayısı arttıkça toplumsal bağlar azalır; yalnızlık, küresel bir sorun haline gelir. Bu sorun bizleri umutsuzluğa sürüklememeli. Hepimizin bazı zamanlar içinde bulunduğumuz yalnızlıkla, öncelikle bireysel çabamızla ufak adımlar atarak baş edebiliriz.

ÖNERİLER

Nasıl adımlar atabiliriz?

Sosyal Bağları Güçlendirebiliriz: Esnaf, komşuluk iletişimlerine hayatımızda yer vermeye başlayabiliriz. “Kolay gelsin.”, “Hayırlı işler.”, “İyi günler.” gibi küçük ama anlamlı cümleler etkili olacaktır. Gönüllülük çalışmaları, ilgimizi çeken sosyal etkinliklere elimizden geldiğince katılım gösterebiliriz.

Samimiyetin Olduğu İlişkilere Önem Vermeliyiz: Yapılan işin değil, yapanın sevildiği bir iletişim kurmak… Diyaloglarımızda güven ve sevgiye yer vermeye önem göstermeliyiz. İnsanlarla konuşurken gerçekten dinlemeye çalışmak; yüzeysel değil, derinlemesine bir ilgi göstermek çok önemlidir. Karşımızdakilerin hikayesine, düşüncelerineve duygularına değer vermeliyiz.

Dopamin Döngüsünün Farkında Olmalıyız: Dopaminin tanımını bilmemiz bile bu noktada bizlere yardımcı olacaktır. Kısa vadede tatmini sağlayacak uğraşlar yerine, süreç odaklı aktiviteler yapmak bizlere iyi gelecektir. (Dijital detokslar, sanatla, sporla, sevdiğimiz bir hobiyle uğraşmak.)

Psikolojik Destek Almaktan Çekinmemeliyiz: Yalnızlık konusundaki farkındalığımız için psikolojik destek bizlere büyük bir katkı sağlayacaktır. Çevremizde yalnızlık duygusunu tanımakta, bu duyguyla başa çıkmakta zorlanan bir birey varsa psikolojik destek için kendisini yönlendirmemiz çok önemlidir.

SONUÇ

Dijitalleşme, bireyselleşme ve tüketim odaklı yaşam tarzı, insanların sosyal bağlarını zayıflatarak yalnızlık hissini artırmaktadır. Ancak bu durum, umutsuzluğa kapılmamız gerektiği anlamına gelmez.

Yalnızlıkla başa çıkmak için önce bireysel sonrasında toplumsal düzeyde adımlar atabiliriz. Sosyal bağlarımızı güçlendirerek, samimiyete dayalı ilişkiler kurarak, dopamin döngüsünü fark edip bilinçli tercihler yaparak ve gerektiğinde psikolojik destek alarak bu sorunun üstesinden gelebiliriz. Toplum olarak birbirimize daha fazla destek olup, paylaşımı ve dayanışmayı arttırdıkça; yalnızlığın olumsuz etkilerini azaltabiliriz.

Önemli olan, yalnızlığı duygularımızdan biri olarak ve doğal bir süreç olarak kabul etmek, bununla sağlıklı yollarla başa çıkmayı öğrenmektir. İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır ve gerçek anlamda mutluluk, samimi ilişkilerlemümkündür. Bu nedenle, bireyler ve toplum olarak birbirimize daha fazla alan açmalı, iletişimi ve empatiyi hayatımızın merkezine koymalıyız.

Kaynakça

  • Erikson, E. H. (1950). Childhood and society. W. W. Norton & Company.
  • Schultz, W. (1997). Dopamine neurons and their role in reward mechanisms. Current Opinion in Neurobiology, 7(2), 191-197.

Feyza Nur Armutçu
Feyza Nur Armutçu
Feyza Nur Armutçu, Samsun Üniversitesi Psikoloji Bölümü 3. sınıf öğrencisidir ve bölümün öğrenci temsilciliğini yapmaktadır. TÜBİTAK araştırmacı kontenjanıyla iki projede yer almakta olup, birini aktif olarak yürütmektedir. “Ego” Samsun Üniversitesi Psikoloji Öğrenci Dergisi’nin genel yayın yönetmenliği, tasarımı ve editörlüğünü üstlenmektedir. Yerel gazete Samsunetik’te kişisel gelişim üzerine köşe yazarlığı yapmaktadır. Ulusal düzeyde çalışmaları ve seminerlerden edindiği sertifikaları bulunmaktadır. Psikoloji alanındaki bilimsel bilgileri anlaşılır ve erişilebilir hale getirerek bireylerin psikolojik iyi oluşlarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

2 YORUMLAR

  1. Özellikle son zamanlarda ülkecek yaşadığımız deprem vb. olaylardan dolayı genç nesil çok daha fazla yanlızlıkla başbaşa ve bu yanlızlıktan bir çıkış yolu bulumaktadır. Paylaştığınız yazı bu yanlızlık sürecinde biz gençlerin çıkmaz sokağı gibi görünen yanlızlık problemine alternatif bir yol sunan bir yazı olmuş. Ellerinize sağlık çok teşekkür ederiz. Devamını bekliyoruzz.

  2. Anlatım sadeliği olsun,betimlemeler olsun gayet açık ve anlaşılır bir yazı olmuş ellerine sağlık. Her insanın belli dönemde yaşadığı bu olayın bu şekilde yorumlanıp bununla ilgili çözüm önerileri sunulması da gene çok faydalı olmuş. Günümüz dijitalliğinin zararından ziyade yararlarının da ele alınmış olması beni mutlu etti. Yazılarının devamını görmek dileğiyle..

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar