Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Mobbing ve Nesne İlişkileri: Görünmeyen Yaraların Psikodinamiği

Mobbing, iş yaşamında sıkça rastlanan, sistematik baskı, dışlama ve küçümseme davranışlarının bütünü olarak tanımlanabilir. Çoğu zaman yalnızca iş verimini etkilemekle kalmaz, ilgili kişi ya da kişilerin benlik bütünlüğünü de hedef alır. Maruz kalan kişi, bir süre sonra örneğin, “Gerçekten yetersiz miyim?” sorusuyla kendi iç dünyasında boğuşmaya başlayabilir.

Nesne ilişkileri perspektifinden bakıldığında, mobbing’in yalnızca dışsal değil, aynı zamanda içsel çatışmaları tetikleyeceğini göz önüne almamız gerekir. Ana hatlarıyla denebilir ki; iş yerinde kurduğumuz bağlar, çocuklukta içselleştirdiğimiz bakım veren temsillerini harekete geçirir.

İçsel Nesneler ve Güvenli Alanın Çöküşü

İnsan, geçmişinde deneyimlediği “iyi” ve “kötü” ilişkilerin izlerini taşır. İş yerindeki küçümseyici bir söz ya da yok sayılma, bu temsilleri uyandırır. Kimi zaman saldırgan yalnızca kötü nesne olarak algılanır, kimi zaman da iyi ve kötü temsillerin çarpışması yoğun suçluluk yaratır.

Sağlıklı bağlar için güvenli bir alan gerekir. Oysa mobbing sürecinde bu alan çöker; iş yeri bir tehdit sahnesine dönüşür. Çalışan, içinden geldiği gibi davranmak yerine maske takmaya mecbur hissedebilir. Bu sahte uyum, onu korur ama kendine ve/veya iş ortamına yabancılaştırır.

Yer Değiştirme ve Hiyerarşik Döngü

Mobbing’in en sık rastlanan kökenlerinden biri “yer değiştirme” savunma mekanizmasıdır. İnsan, doğrudan ifade edemediği kötü bellediği duygularını, karşılık almasının daha az olası gördüğü hedeflere yönlendirir.

Bu yer değiştirmeler çoğu zaman hiyerarşik bir döngü içinde işler. Güçlü konumda olan, kendi içindeki olumsuz duyguları zayıf gördüğüne; başka bir anlamda iş yeri hiyerarşisinde alt kademede olana aktarır:

  • Bir çalışan, daha nazik ve uyumlu arkadaşına iş yükler. İçindeki talepkâr nesneyle özdeşleşir, diğerini bir araç haline getirir.

  • Bir yönetici, kendi hayatındaki hayal kırıklıklarını astına yansıtır. Umursamaz ya da küçümseyici davranarak, içindeki değersizlik duygularını ona taşır.

Her iki durumda da kişi, bakım veren konuma geçtiğinde zalimleşir ve daha zayıf gördüğünü nesneleştirir. Aynı döngü, buna maruz kalanın duygularını astına, daha az tecrübeli olan ve zayıf gördüğü başka bir çalışana ya da iş dışı yaşamına taşımasıyla sonuçlanır. Böylece mobbing, hem iş yerinde hem toplumda tekrar tekrar sahnelenen bir içsel ilişkiler döngüsü haline gelir.

Çalışanın Metalaştırılması

Mobbing yalnızca bireysel çatışmaların ürünü değildir. Modern iş yaşamında emek çoğu zaman performans ölçütlerine indirgenir. Çalışan, bir özne değil, bir üretim aracı gibi görülür. Kişiliği ve duyguları geri plana itilir.

Bu düzende mobbing, emeğin metalaştırılmasının çıplak bir yansımasıdır. İçsel kötü nesnelerle dışsal baskılar birleşir; kişi hem geçmişin yaralarıyla hem de bugünün yabancılaştırıcı düzeniyle aynı anda savaşır.

Travmatik Tekrar ve Çıkış Yolları

Mobbing, çocuklukta yaşanan değersizleştirilme ya da görmezden gelinme deneyimlerini iş yerinde tekrar sahneye çıkarır. Bu tekrar yalnızca bireysel değil, sistemsel olarak da sürekli üretilir.

İyileşme için hem içsel hem dışsal boyutların farkına varmak gerekir:

  • Cezalandırıcı nesneleri tanımak,

  • İyi nesne işlevi gören ilişkilere destekleyici bir şekilde yaklaşmak ve güçlendirmek,

  • Maskeleri bırakıp otantik varoluşa alan açmak,

  • Sorunun bireysel olduğu kadar yapısal boyutunu da görmek.

Sonuç: Mobbing’in Psikodinamik Etkileri

Nihayetinde mobbing, yalnızca iş yerindeki küçük çatışmalar değildir. İçsel dünyadaki nesne ilişkilerini tetikler, yaygın olarak yer değiştirme, yansıtma ve yansıtmalı özdeşim savunmalarıyla hiyerarşide yeniden üretilir ve emeğin metalaştırıldığı bir düzende daha da derinleşir.

Her mobbing hikâyesi, hem kişinin kendi içsel yolculuğunun hem de iş yeri psikolojisi bağlamında sistemle mücadelesinin bir parçasıdır. Bu yolculuğu anlamak, bireysel iyileşmenin olduğu kadar daha insanca bir çalışma kültürünün de anahtarıdır.

Mustafa Burak Arabacı
Mustafa Burak Arabacı
2016 yılında Ege Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden mezun oldum. Lisans eğitimim süresince kazandığım teorik bilgi birikimini, Gaziemir Belediyesi Kadın Danışma Merkezi’nde altı ay süren bir staj programı ile sahada uygulama fırsatı buldum. Ardından askerlik görevimi Nusaybin/Mardin’de yedek subay olarak, psikolojik danışmanlık hizmeti vererek tamamladım. Meslek hayatım boyunca özel aile danışma merkezleri, anaokulları ve sivil toplum kuruluşlarında psikolojik danışman, aile danışmanı ve okul psikolojik danışmanı olarak çalıştım. Bu süreçte farklı yaş grupları ve ihtiyaç alanlarıyla çalışma deneyimi edinme fırsatım oldu. Aile Danışmanlığı, Çocuk Merkezli Oyun Terapisi ve Masterson Yaklaşımlı Psikanalitik Psikoterapi alanlarında uzun soluklu eğitim ve süpervizyon süreçlerinden geçtim. 2021-2024 yılları arasında International Masterson Institute (New York) tarafından düzenlenen “Kendilik Bozukluklarının Psikanalitik Psikoterapisi” programını tamamladım ve süpervizyonlarımı İngilizce yürüttüm. Halen yetişkin, ergen ve çocuklara yönelik bireysel psikolojik danışmanlık/terapi, aile danışmanlığı ve oyun terapisi hizmetleri sunuyorum. Bu hizmetleri hem Türkçe hem İngilizce olarak sürdürüyorum. Psikanalitik kuramlar çalışmalarımın temelini oluşturuyor; aynı zamanda felsefi düşünceden de beslenerek derinlikli bir terapi yaklaşımı geliştirmeye önem veriyorum. İzmir Demokrasi Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık yüksek lisans programına devam etmekteyim. Aynı zamanda Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği üyesiyim. 2022 yılından bu yana dernek aracılığıyla yürütülen YAŞAMHAK projesi kapsamında ev içi şiddet mağdurlarına gönüllü psikolojik danışmanlık desteği sunuyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar