Son birkaç yılda, çocuk ve ergenler başta olmak üzere neredeyse tüm dünya üzerinde ortak bir problemimiz var: Sürekli internet kullanımının acı sonucu olarak odaklanamamak. Bu sorunu kendim de deneyimlemekle birlikte birçok insanda görmekteyim. Yetişkinleri şimdilik bir kenara bırakırsak, çocuk ve ergenlerde bu sorunu erkenden nasıl çözebiliriz, biraz onu konuşalım istiyorum. Öncelikle birkaç tanımla başlayalım:
- Dikkat dağınıklığı nedir?
- Bağımlılık nedir?
- İnternet bağımlılığı nedir, neden olur, nasıl çözülür?
Dikkat Dağınıklığı Nedir?
Bireyin dikkatini toplamakta veya sürdürmekte yaşadığı geçici ve bağlama özgü güçlüktür. Genellikle çevresel uyaranlar, stres, uykusuzluk, kaygı, ekran kullanımı gibi dışsal ya da içsel etkenlerden kaynaklanır.
Bağımlılık Nedir?
Bağımlılık; bireyin bir maddeyi ya da davranışı kullanım üzerinde kontrolünü kaybedecek şekilde, sürekli ve kompulsif olarak tekrar etmesiyle karakterize edilen, beyin yapılarında ve işleyişinde kalıcı değişikliklere yol açabilen kronik bir beyin hastalığıdır. Bu durum, kişinin fiziksel, psikolojik ve sosyal işlevselliğini olumsuz etkiler (American Psychiatric Association, 2013).
İnternet Bağımlılığı Nedir?
İnternet bağımlılığı; bireyin internet kullanımını kontrol etmekte zorlandığı, kullanım süresinin giderek arttığı, internetin yokluğunda huzursuzluk, sinirlilik gibi yoksunluk belirtilerinin görüldüğü ve bu durumun sosyal, akademik ya da mesleki işlevselliği olumsuz etkilediği bir davranışsal bağımlılık türüdür (Young, 1998).
Çocuklarda İnternet Kullanımı ve Dikkat Dağınıklığı Arasındaki İlişki
Günümüzde internet, neredeyse her çocuğun hayatının bir parçası haline geldi. Okul ödevlerinden eğlenceye, sosyal ilişkilerden öğrenmeye kadar birçok süreç artık dijital ortamda gerçekleşiyor. Ekran karşısında geçirilen süreler her geçen gün artarken, bu durumun çocukların dikkat süreçleri üzerindeki etkisi de daha görünür hale geliyor. Peki, internet kullanımı ile dikkat dağınıklığı arasında bir ilişki var mı?
Bu soruya cevap ararken, internetin çocukların dünyasında nasıl bir yer kapladığını anlamak gerekiyor. Dijital dünyanın sunduğu hızlı geçişler, sonsuz içerik ve sürekli uyarılar; çocuk beynini tahmin ettiğimizden daha fazla etkiliyor. Birkaç video arasında bir saniyede geçiş yapabilmek ya da bir oyunda saniyeler içinde başarı elde etmek, çocukların sabır geliştirme becerilerini zorlaştırıyor. Bu da maalesef çocuklarda odaklanma süresinde ciddi kısalmalarla sonuçlanabiliyor.
Sürekli Uyarana Maruz Kalma: Beynin Doğal Ritimleriyle Çatışma
Çocuklar, yetişkinlere göre dışarıdan gelen uyaranlara daha duyarlıdır. Bu uyaranlar karşısında dikkatlerini koruyabilmeleri için zamanla çocuklarda odaklanma becerisi geliştirirler. Ancak internetin sunduğu yüksek tempolu içerikler (hızlı videolar, aniden beliren bildirimler…) beynin bu doğal ritmini bozabilir. Özellikle sosyal medya, video platformları ve online oyunlar, çocukları sürekli yenilik aramaya iterek tek bir şeye uzun süre odaklanmalarını zorlaştırır. Bu durumun en net örneklerinden biri “klip dikkat” olarak adlandırılan yeni bir dikkat tipi. Artık birçok çocuk, bir video izlerken bile ekranı birkaç kez değiştiriyor, aynı anda farklı uygulamaları kontrol ediyor. Bu da klasik anlamda dikkat süresini ve çocuklarda odaklanma becerisini sekteye uğratıyor.
Dikkat Dağınıklığının Çocukların Günlük Yaşamındaki Sonuçları
İnternetin çocuklardaki etkisini kısa bir şekilde özetlediğimize göre, şimdi sonuçlarına ve çözümlerine geçelim. Fazla ve kontrolsüz internet kullanımı internet bağımlılığına kadar ilerleyebilir; fakat bağımlılık yaratmasa bile günlük hayatta çokça güçlükle kendini gösterir. Peki, nedir bu olumsuz belirtiler?
Çocuklar, okulda ders dinlemede ve derse uzun süre odaklanmada fazlasıyla güçlük çeker. Ev ödevlerini yaparken zorluk yaşayabilir veya kısa odak süreleriyle zorlanarak yapabilir, çoğu zaman da yapmak istemeyebilirler. Kısacası, konuları anlamada ve uygulamada zorluk çekerler; verilen görevleri tamamlayamazlar. Dikkat dağınıklığı ile ilgili sorunları olan çocuklar, sadece okul başarısında değil, sosyal ilişkilerinde de sorun yaşarlar. Empati kurmada güçlük, dinleme becerilerinde azalma ve sabırsızlık gibi davranışlar; uzun vadede duygusal gelişimlerini de etkileyecektir.
Ebeveyn ve Eğitimciler Ne Yapabilir?
Çocuklarla ilgili hemen her konuda ebeveyn ve eğitimcilerin rolü büyük olduğu gibi, bu konuda da bu rol yine büyük bir etkiye sahiptir. Öncelikle çocuklara sağlıklı sınırlar koymak çok önemli olmakla birlikte, onlara sağlıklı dijital alışkanlıklar kazandırmak da gereklidir. Önerilerim kısa ve anlaşılır düzeyde şu şekilde olabilir:
- Ekran süresini, yaşa veya çocuğun kendine özgü gelişimine uygun şekilde sınırlamak. Örneğin, 0-2 yaş grubunda ekran hiç olmamalı, 2 yaşından sonra da yemek yerken veya misafirlik ve benzeri kalabalık ortamlarda ya da siz işlerinizle uğraşırken, kısacası çocuk sussun diye başka aktiviteler sırasında ekran verilmemeli. Yaş arttıkça verilebilir fakat saat ve uygulama sınırı olmalı, mümkünse izleyeceği içerikleri siz belirlemelisiniz; özellikle kaydırarak video izleyebileceği platformlardan uzak tutulmalı. Alternatif olarak yabancı dil gelişimine katkı da sağlayabilen yabancı dil eğitici içerikler olabilir, dans ettirmek gibi harekete geçiren içerikler olabilir.
- Günün büyük kısmını dijital dışı aktivitelere ayırmak (kitap okumak, resim yapmak, spor yapmak, doğada vakit geçirmek gibi…).
- Ailece geçirilen zamanları dijitalden uzak, kaliteli hale getirmek. (Bu, sadece çocuklarda odaklanmayı değil; iletişiminizi, ilişkilerinizi ve duygularınızı da iyileştirecektir.) Elbette çalışan bir anne-baba olabilirsiniz, ilgilenemiyorum diyebilirsiniz fakat burada bahsettiğim uzun saatler değil, kısa da olsa dijitalden uzak kaliteli aktiviteler yapabilmek.
- Siz birer ebeveyn olarak çocuğunuza dijital alışkanlıklar konusunda örnek olun.
- Özellikle sıcak havalarda çocuğunuzla dışarıda vakit geçirmeye çalışın. Sadece yarım saat top oynamak bile çocuğunuz için unutulmaz bir anı olacaktır.
- Hareket etmek çok önemli. Çocuğunuza spor yaptırın, kurslara yazdırın.
Sonuç: Teknolojiyle Sağlıklı Bir İlişki Kurmak Mümkün mü?
Bunu size mutlulukla söylüyorum ki: Elbette mümkün. Mesele, interneti tamamen hayatımızdan çıkarmak değil; tabii ki istesek de yapamayız zaten. Bizim asıl isteğimiz ve hedefimiz, teknolojiyle çocuklar arasında dengeli bir ilişki (yukarıda verdiğim örnekler ve sizin üretebileceğiniz alternatifler doğrultusunda kurulabilir) kurabilmektir. Çocuklarda odaklanma öğrenilebilen bir beceridir ve bu beceri çocuk yaşta ne kadar desteklenirse, ileriki yaşamda o kadar güçlü olur. Sonsuz uyaranların içinde kaybolmadan, sabırla, tekrar tekrar odaklanmayı öğretmek mümkündür.
Çocuklarımızı sadece mutlu ederek, her istediklerine izin vererek ya da sadece kısıtlayarak sağlıklı bireyler yetiştiremeyiz. Ben bu yazıda sadece internet konusunu ele alsam da aslında çocuk yetiştirmek muazzam bir emek ve süreç ister. Mükemmel ebeveyn yoktur, çaba gösteren ve sevgi dolu, mutlu ebeveyn vardır. Mutlu aile, mutlu çocuklar doğurur.
Çocuklarımızı mutlu, bilinçli ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirmemiz dileğiyle… Sağlıcakla kalın.
Kaynakça
- American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5). Washington, DC: APA Publishing.
- Young, K. S. (1998). Internet addiction: The emergence of a new clinical disorder. CyberPsychology & Behavior, 1(3), 237–244.
gerçekten harika ve bilinçli bir yazı olmuş umarım daha büyük etkilerle böyle yazıları her yerde görürüz