İnsan, çoğu zaman özgürlük arayışı ve çaresizlik hissi arasında gidip gelir. İradesini askıya alarak şekillendirdiği pasiflik hali, onu özgürlüğüne pranga vuran bir kurbana dönüştürür.
Herkes hayatının bir döneminde kurban olmuştur. “Ben kurbanım” düşüncesi, bir olayın ötesine geçip bir kimliğe büründüğünde kurban psikolojisi ortaya çıkar. Kurban psikolojisi, sürekli mağdur olma, suçluyu dışarda arama ve kendi gücünü küçümseme eğilimlerini ifade eder. Psikolojik açıdan utanç, başarısızlık örüntüleri ile ilişkilendirilirken, felsefi açıdan özgür irade ve sorumluluk ile bağdaşır. İnsan gerçekten kurban mıdır? Yoksa bu rolü sürdürerek bir tür psikolojik konfor mu yaratır?
Kurban Olmak (Victimization)
Kurban olmak bir tepki ya da davranış değil, duygusal ve bilişsel süreçleri şekillendiren bir tutumdur. Kurban olma hali, genellikle uzun süren başarısız deneyimler sonucunda ortaya çıkar. Seligman 1960’larda uyguladığı deneyler sonucunda (köpekler kaçamayacakları şoklara maruz bırakıldığında, daha sonra kaçma imkânı verilse bile pasif kaldıkları gözlemlenmiş) ‘öğrenilmiş çaresizlik’ kavramını bulmuştur. İnsanlarda benzer şekilde başarısızlık yaşadıklarında ‘çaba göstermenin bir anlamı yok’ inancını geliştirirler.
Kurban olmak bir kimlik değil, geçici bir haldir. Orada kalırsak fanatizmin oyuncağı oluruz. E.M. Cioran ‘Parçalanma’ adlı eserinde Talmud’a atıfta bulunarak “Yahudilere göre mesih mutlaka muzaffer bir kral olmalıydı, asla bir kurban olamazdı” der. Kurban bilinci insanı zihinsel bir hapishaneye kapatır. Oysa insan, kendi hayatının efendisi olmalıdır.
Kurban Kimliği (Victim Identity)
Kişi kendini mağduriyet üzerinden tanımlar. Olumsuzlukları tekil olaylar olarak değil, var oluşunun bir parçası olarak görür. Rotter’ın geliştirdiği kontrol odağı kuramı (locus of control) bu süreci anlamamızı sağlar. Rotter’a göre bireylerin davranışlarını şekillendiren şey sadece pekiştireçler değildir. Pekiştirmenin kendi davranışlarının sonucu olduğuna mı yoksa dışsal faktörlere mi bağlı olduğuna inanmasıdır.
Kişi yaşadıklarının kendi çabasıyla değişebileceğine inanıyorsa içsel kontrol odağına (internal locus of control), şans, kader ve otoritelere bağlı görüyorsa dışsal kontrol odağına (external locus of control) sahiptir. Rotter burada öğrenilmiş çaresizlik gibi tutumların neden bazı kişilerde daha kolay geliştiğini açıklar. İçsel kontrol odağına sahip bireyler, olumsuzluklar karşısında sorumluluk alma, çözüm arama eğilimindedirler. Bu bakış açısıyla kurban kimliği gelişme göstermez. Dışsal kontrol odağına sahip bireyler ise başarısızlığı şansa, kötü koşullara bağlarlar. Bu yaklaşım da kurban kimliğinin zeminini oluşturur.
Dışsallık arttıkça birey, mağdur rolünü merkezine alır. Çünkü bu durum, kişiye kısa vadede ‘haklılık’ ve ‘sorumluluktan kaçış’ sağlar. Fakat uzun vadede depresif duygu durum ve öğrenilmiş çaresizlik gibi olumsuz sonuçlar doğurur.
Kurban Zihniyeti (Victim Mentality)
Kimlik “ben kimim?” sorusuna yanıt olurken zihniyet “dünyayı nasıl görüyor ve ona nasıl tepki veriyorum?” sorusuna yanıt olur. Kurban zihniyetinde, kalıcı güçsüzlük hali, dışsal denetim odağı, çaresizlik beklentisi artık yerleşmiştir. Abrahamson, Seligman ve Teasdale’nin geliştirdiği Bilişsel atıf modeli, bireylerin olumsuz deneyimlerini üç boyutta değerlendirir:
-
İçsel-Dışsal: Sorunun kaynağı ben miyim, dış faktörler mi
-
Sabit-Geçici: Bu durum hep mi böyle yoksa geçici mi
-
Genel-Özgül: Sadece belli bir alanda mı yoksa hayatımın her alanına mı yayılıyor
Kurban zihniyetindeki birey olumsuzlukları sabit, genel ve dışsal nedenlere bağlar. Frankl’a göre kurban zihniyeti, kişinin kendi özgürlüğünü görmezden gelmesidir. Böylece kişi sürekli kurtarılmayı bekleyen bir kurbana dönüşür. Olumsuzluklarda bile etki alanını fark edip “koşullar kötüydü ama farklı bir yol var” diyebildiğimizde mağduriyet döngüsünden çıkarız.
Terapi ve psikoeğitimlerde, kurban zihniyetini aşmak için bireyin kontrol odağını ‘dışsaldan içsele’ kaydırması hedeflenir.
Bir Düşüşün Anatomisi
Justine Triet’in Anatomie D’une Chute filmi, Sandra’nın kocasının şüpheli ölümünü anlatır. Samuel evin önünde ölü bulunur; intihar mı kaza mı yoksa cinayet mi sorusu film boyunca tartışılır. Film, mağduriyet ve kurban psikolojisinin boyutlarını irdeler.
Baba (Samuel): Kurban Psikolojisine Yolculuk
Samuel, hem ölümünün ardından kurban rolüne yerleşmiş hem de yaşarken bu rolü içselleştirmiştir. Yazar olmak ister fakat defalarca denemesine rağmen başarısız olur. Başarısız yazarlık kariyerini, eşiyle kıyaslayarak yetersizlik yaşar. Psikoloji de bu sosyal karşılaştırmadır. Başarısızlık hissi dış dünyadan değil, sürekli yapılan kıyaslardan beslenir.
Eşinin başarılarının gölgesinde kalmak, Samuel’in benlik algısını zedeler. Başarısızlık, onda ‘artık ne yapsam değişmez’ inancını doğurur. Samuel, öğrenilmiş çaresizlikle baş başadır. Kişi artık çözüm aramak yerine kurban kimliğini benimser.
Samuel hayatı boyunca kendini mağdur olarak görür. Eşi ve oğlu için yarattığı duygusal baskı, yıpratıcı bir hal alır. O artık pasif bir kurban değil, aktif mağduriyet üreten biridir.
Anne (Sandra): Toplumsal Cinsiyet ve Çifte Mağduriyet
Sandra’yı, film boyunca toplumun ve hukukun nasıl ikinci kez mağdur ettiğini görürüz. Çünkü hem eşini kaybetmiş hem de cinayetle suçlanmaktadır. Mahkemede ve toplumda yargılanan yalnızca eylemleri değil anneliği ve kadınlığıdır. Toplum mağdur kadını kırılgan ve güçsüz görür. Oysa Sandra güçlü, bağımsız ve başarılı bir kadındır. Sandra mağdur profiline uymadığı için fail gibi gösterilmeye çalışılır. Mağduriyet bireysel bir duygu değil, toplumun önyargılarında inşa edilen bir tutumdur.
Çocuk (Daniel): Sessiz Tanık
Daniel, ebeveynlerinin çatışmasının ortasında kalmış sessiz bir tanıktır. Görme engeli, “gerçeğin hiçbir zaman tam olarak görülemeyeceği” metaforuna işaret eder. Çocuğun tanıklığı, gerçeği aramaktan çok, güç savaşında taraf seçmeye dönüşür. Böylece mağduriyet aile içi en savunmasız bireye aktarılır.
Daniel karar aşamasında çok önemli bir noktaya değinir:
“Her yeri arayıp inceleme yaptık ama hiçbir şey bulamadık. Elimizde yeterli kanıt olmadığı zaman başka seçeneklere bakmalıyız. Neden? Önce neden ve nasıl sorularını cevaplamamız gerekiyor” diyerek bir noktaya sıkışan bakış açısını çevirir ve psikolojik bir kurtuluş yaratır.
Analiz
Filmin sonunda kurban kim? Fail kim? soruları seyirci için muğlak bırakılmıştır. Filmin başı, gerçeğin bir yüzünü açıkça göstermişti. Samuel gerçekten bir kurbandı. Sadece diğer ihtimaller seyircinin zihnine bırakılmıştı. Bu da babanın kurban psikolojisinde olup olmadığıydı.
Gerçek, tek ve kesin bir somutluk değildir. Olayları tek bir gerçekliğe indirgediğimizde kendimizi kısıtlarız. Gerçeği tek bir bakış açısına indirgemek zorunda değiliz. Anatomie d’une Chute, hepimizin içinde var olan küçük kurban’ı görünür kılıyor. Bazılarımız bu rolü kısa süreliğine yaşar, bazıları ona saplanıp kalır. Mağduriyetin yalnızca bir kişiye ait olmadığını, aynı hikâyede herkesin farklı şekillerde kurban olabileceğini gösteriyor.
Sonuç
Birey kurban-kurtarıcı-zorba rollerini tek başına da üstlenebilir. Yemek üzerinde kontrolü olmadığını hisseden biri önce kurban rolüne girer. Diyet başarısız olunca öfkelenir ve kendine zorbalık yapar. Yeterince zorbalıktan sonra yine en başa, çaresiz hissettiği kurban rolüne döner.
“Kurban için her olay bir krizdir; denizin ortasında deliklerinden su alan bir teknededir ve kurban delikleri kapatmak yerine sürekli suyu boşaltır”. (Zimberoff, 2017, s.13) Teknedeki suyu boşaltırken kamyon dolusu bahanesi ile suçlu arar. Bahanelerinin sebebi, başarısızlıklarının sorumluluğunu almamak içindir.
Kurtarıcı, yardım ediyor gibi görünen ama bağımlılık yaratan kişidir. Kurtarıcı olmakla yardımcı olmak farklı şeylerdir. Fark, sorunun çözümü başkasından geliyorsa, bu bir kurtarmadır. Ancak bu rol sonunda kurtarıcıya geri teper. İşler yolunda gitmediğinde sizi suçlayacak ya da zorbalık yapacaktır.
Kurban olmak bir seçimdir. Kurtarıcı aramak da bir seçimdir. İnsan kendi düşüncelerinin ve inançlarının kurbanıdır, fakat kendi kurtarıcısı olma gücüne de sahiptir. Çünkü nihayetinde insan, başına gelenle değil, başına geleni nasıl dönüştürdüğüyle tanımlanır.
Kaynakça
Cioran, E.M. (2019). Parçalanma
Zimberoff, D. (2017). Kurban Tuzağından Kurtulmak