Salı, Ağustos 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kimin Onayı? Kime Göre Değerliyiz?

Onaylanma İhtiyacı, Değersizlik Duygusu ve Dışa Bağımlı Öz-Değer Üzerine Kuramsal Bir Değerlendirme

Onaylanma ihtiyacı, çoğu zaman görmezden gelinse de, kişinin kendine dair algısında sessizce yer eden güçlü bir etkendir. Birey sadece kabul görmek değil, bir bütün olarak değerli hissedilmek ister. Bu ihtiyacın temelinde ise çoğu zaman, çocukluk döneminde şekillenen ilişkisel deneyimler yer alır. Özellikle duygusal olarak mesafeli, eleştirel ya da tutarsız bakım verenlerle büyüyen bireylerde, öz-değer duygusu dışsal kaynaklara bağımlı şekilde gelişebilir. Değerli hissetmek için dışarıdan gelen onaya ihtiyaç duyulması, zamanla bireyin kendilik algısını kırılgan hâle getirir. Bu yazı, onaylanma ihtiyacını; değersizlik duygusu ve dışa bağımlı öz-değer yapısıyla ilişkili biçimde ele almayı amaçlamaktadır.

Onaylanma İhtiyacının Temelleri

Bağlanma kuramına göre, çocukluk döneminde güvenli ve tutarlı bir bakım ilişkisi, bireyin temel güven duygusunu ve öz-değerini destekler (Bowlby, 1969). Ancak bu bağ kurulamadığında, çocuk sevilmenin koşullu olduğunu öğrenir. Bu da, değerli hissetmenin başkalarının tepkilerine bağlı olarak şekillenmesine neden olur.

Nesne ilişkileri kuramında Klein (1946), bireyin benlik yapısının erken dönemde içselleştirilen nesne temsilleriyle şekillendiğini belirtir. Eğer çocuklukta yeterli duygusal beslenme sağlanmazsa, birey bu boşluğu ilerleyen yaşlarda dışsal onayla doldurmaya çalışır. Mahler’in (1975) ayrımlaşma-bireyleşme sürecinde tanımladığı gibi, çocuk hem kendilik sınırlarını geliştirirken hem de bakım verenden gelen onayla bu süreci güvenli şekilde tamamlamak ister. Bu onayın yetersizliği, bireyin benliğini dışa bağlı olarak örgütlemesine yol açabilir.

Değersizlik Duygusu: İçten İçten Gelen Sessiz İnanç

Onaylanma ihtiyacının temelinde sıkça değersizlik duygusu yer alır. Bu duygu, bireyin kendini yetersiz, kusurlu ya da sevilmeye layık olmayan biri gibi algılamasıyla ilişkilidir. Young ve arkadaşlarının (2003) geliştirdiği şema modelinde, çocuklukta karşılanmayan duygusal ihtiyaçların, bireyin yaşam boyu süren inanç kalıplarına dönüştüğü belirtilir. Özellikle “kusurluluk” ve “onay arama” şemaları, bireyin değerli hissedebilmesi için başkalarının onayına ihtiyaç duymasına neden olur.

Leahy (2002) ise duygusal şema modelinde, bireyin duygularını düzenleme biçiminin, çoğu zaman dışsal onaya göre şekillendiğini ifade eder. Kendi duygularına mesafe koyan, yalnızca uygun görülen biçimde davranan kişi, içsel deneyimini bastırarak sosyal kabulü merkeze alır. Bu da zamanla kişinin otantik benliğinden uzaklaşmasına, kendini yalnızca başkalarının gözünden tanımlamasına yol açar.

Dışa Bağımlı Öz-Değer: İçinde Güçlü Görünüp İçeriden Kırılgan

Öz-değer, bireyin kendine biçtiği içsel değeri ifade eder (Rosenberg, 1965). Ancak bu değer, dışsal geri bildirimlerle sürekli beslenmek zorundaysa, benlik kolayca sarsılabilir. Baumeister (1993), bu durumu “yüksek ama istikrarsız öz-değer” olarak tanımlar. Yüzeyde güçlü görünen bu yapı, eleştiri ya da kayıpla birlikte hızla çökebilir.

Crocker ve Wolfe’un (2001) “koşullu öz-değer” modeli, bireyin kendini yalnızca belirli alanlarda başarılıysa değerli hissettiğini ifade eder. Bu başarılar azaldığında ya da yeterli görülmediğinde, kişi hızla değersizleştiğini hissedebilir. Özellikle ilişkilerde, onay arayan bireyler sınırlarını korumakta zorlanabilir; karşı tarafı memnun etmek, reddedilmemek adına kendi ihtiyaçlarını göz ardı edebilir.

Goffman’ın (1959) sahne benliği kavramı, bireyin toplumsal ortamlarda kendini nasıl “sunmak” zorunda hissettiğini açıklar. Bu performansa dayalı benlik anlayışı, sosyal medyanın da etkisiyle daha da belirginleşmiş; birey, gerçek benliği yerine onay alan bir versiyonunu yaşamaya başlamıştır.

Öz-Değeri İçselleştirmek: Onaylanmadan da Varlık Bulmak

Dışa bağımlı öz-değerin dönüşmesi, bireyin değer duygusunu kendi içinde inşa etmesiyle mümkündür. Deci ve Ryan (1995), içsel motivasyon ve otonomiye dayalı öz-değerin daha sürdürülebilir olduğunu belirtir. Birey, kendi ilke ve ihtiyaçlarını gözeterek yaşadığında; takdir edilse de edilmese de, benliğini koruyabilir.

Terapi süreci, bu içsel dönüşüm için güvenli bir alan sunar. Özellikle duygusal farkındalık çalışmaları, bireyin geçmişten bugüne taşıdığı değersizlik inançlarını fark etmesine ve sorgulamasına olanak tanır. Böylece kişi, dışsal onaya ihtiyaç duymadan da var olabileceğini deneyimlemeye başlar.

Sonuç

Onaylanma ihtiyacı, gelişimsel olarak şekillenen ve çoğu zaman fark edilmeden bireyin yaşamına yön veren güçlü bir dinamiktir. Bu ihtiyaç karşılanmadığında, içselleştirilmiş bir değersizlik hissi ve dışa bağımlı bir öz-değer yapılanması gelişebilir. Oysa psikolojik bütünlük, başkalarının gözünden değil, kişinin kendi iç sesiyle kurduğu ilişkiyle mümkündür. Bu nedenle “kimin onayı?” sorusu yalnızca sosyal değil, varoluşsal bir sorgudur—ve çoğu zaman cevabı dışarıda değil, içeride bulunur.

Kaynakça

Baumeister, R. F. (1993). Self-esteem: The puzzle of low self-regard. Plenum Press.
Bowlby, J. (1969). Attachment and loss: Vol. 1. Attachment. Basic Books.
Crocker, J., & Wolfe, C. T. (2001). Contingencies of self-worth. Psychological Review, 108(3), 593–623.
Deci, E. L., & Ryan, R. M. (1995). Human autonomy: The basis for true self-esteem. In M. H. Kernis (Ed.), Efficacy, agency, and self-esteem (pp. 31–49). Springer.
Goffman, E. (1959). The presentation of self in everyday life. Anchor Books.
Klein, M. (1946). Notes on some schizoid mechanisms. International Journal of Psychoanalysis, 27, 99–110.
Leahy, R. L. (2002). A model of emotional schemas. Cognitive and Behavioral Practice, 9(3), 177–190.
Mahler, M. S. (1975). The psychological birth of the human infant. Basic Books.
Rosenberg, M. (1965). Society and the adolescent self-image. Princeton University Press.
Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema therapy: A practitioner’s guide. Guilford Press.

Ecrin Özerdem
Ecrin Özerdem
Psikolog Ecrin Özerdem, Klinik Psikoloji yüksek lisans programında tez aşamasında olup akademik yolculuğuna öz şefkat, duygusal şemalar ve nesne ilişkileri alanında araştırmalarla devam etmektedir. Psikoterapi sürecinde bireylerin duygusal farkındalıklarını artırmalarını, psikolojik sağlamlıklarını güçlendirmelerini ve içsel dönüşüm süreçlerini desteklemeyi hedeflemektedir. Çevrimiçi ve yüz yüze formatlarda psikoterapi hizmeti sunmakta; aynı zamanda çeşitli platformlarda psikoloji alanında içerikler üreterek bilgi paylaşımında bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar