Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kaybolan Ev: Boşanma Sonrası Çocukların İçsel Dünyası

Aile, çocuğun adım attığı ilk sosyal dünyadır; onun hayata dair algılarının ve duygusal temellerinin filizlendiği yerdir. Bilinçli ebeveynler, bu dünyayı güvenle örer ve çocuğun sağlam bir bağlanma stili geliştirmesine aracılık eder. Güvenli bağlanan çocukların bu bağlarını değiştirmesi kolay değildir; çünkü kökleri derinlere iner. Ancak bir çocuk güvensiz bağlanma stillerinden birini edinmişse, onu güvenli bağlanmaya dönüştürmek, tersine kıyasla daha mümkün görünür. Ancak bu güven ya da güvensizlik, yalnızca ebeveynlerin günlük tutumlarıyla değil, aynı zamanda ailenin yaşadığı büyük kırılmalarla da şekillenir. Boşanma süreci, bu kırılmaların en görünür olanıdır.

Boşanma sürecinde çocukları yaralayan şey çoğu zaman boşanmanın kendisi değil, yaşanan kırılmalardır. Bir ebeveynin çocuğa daha çok yaklaşırken diğerinin uzaklaşması, çocuğun kalbinde terk edilmişlik duygusunu büyütebilir. Bu duygu, benlik saygısı üzerinde ağır bir darbe bırakır. Bununla birlikte, çocuğu sarsan bir diğer etken ekonomik düzeydeki ani düşüştür. Alıştığı imkânların, tanıdığı yaşam düzeninin bir anda değişmesi, zaten yüklendiği duygusal yüklerin arasına yeni bir sınav ekler. Böylece çocuk, kendisini yeniden uyum sağlaması gereken zorlu bir yolculuğun içinde bulur.

Gelişim Dönemlerine Göre Boşanmanın Psikolojik Yansımaları

Okul öncesi dönemindeki çocukların yaşadıklarına anlam verebilmek için masallara sığınmaları oldukça sık yaşanan bir durumdur. Bu çocuklar ben merkezli bir bakış açısıyla hayata baktıklarından, ailede yaşanan bu durumun da kendileri kaynaklı olduğunu düşünebilirler. Bu dönemlerde çocuklar hayali arkadaşlar yaratıp onlardan destek alarak bu durumun üstesinden gelmeye çalışabilirler. Okula başladıkları dönemde olayları algılayabilecek düzeye gelirler ve genellikle birlikte oldukları ebeveyne kızgınlık, diğerine ise bastırılmış saldırganlık duyabilirler (Bakırcıoğlu, 2011).

Hatta bazı çalışmalarda çocukların yaşlarına göre boşanmaya verdikleri tepkilere yer verilmiştir. Örneğin, bebeklik döneminde huzursuzluk artışı ve iştah kaybı gibi belirtiler görülürken, 9-12 yaşlarındaki çocuklarda istismar edilme riskinin ciddi oranda artışı, konsantrasyon güçlüğü, yalan söyleme veya hırsızlık davranışı, içe yönelim ya da dışa yönelim gibi davranışlar ve bunların yanında sorumlu tutulan ebeveynden intikam alma isteği gözlemlenebilir (Erdim & Ergün, 2016).

Aileler Boşanma Sonrası Ne Yapmalı?

Öncelikle, çocuklar mümkün olduğunca dava sürecinden uzak tutulmalıdır. Adli destek ve mağdur hizmetlerinde yaptığım staj sürecinde de açıkça gözlemledim ki, aileler çoğu zaman çocukları bu sürecin içine çekmektedir. Özellikle velayet davalarında, çocuk birlikte yaşadığı ebeveynin yönlendirmesiyle, tabiri caizse dolduruşa getirilerek diğer ebeveyne karşı düşmanlık geliştirebilmektedir. Çocuğun yaşına bağlı olarak bu durum, diğer ebeveynle bağlarının kopmasına ve ilerleyen yaşamında derin eksiklikler hissetmesine yol açmaktadır. Bu nedenle, çocuk hiçbir koşulda taraf hâline getirilmemelidir.

Bir diğer önemli husus, çocuğun gözünde anne ve babasının biricik oluşudur. Çocuk boşanma gerçeğini kabullenene kadar ebeveynlerden birinin yeni bir ilişkisinin varlığını bilmemesi gerekir. Bu bilgi, onun ruh dünyasında ağır bir yük yaratabilir.

Çocuğun rutinini koruyabilmek de sürecin en kritik noktalarından biridir. Şehir, ev ya da okul değişikliği gibi büyük dönüşümler, eğer mümkünse kademeli bir şekilde yapılmalı; bu mümkün değilse en azından ertelenmelidir. Çocuğun yaşadığı evde kalmaya devam etmesi, diğer ebeveynin ise evden kademeli olarak ayrılması çocuğun adaptasyonu açısından çok daha sağlıklıdır. Ayrıca, anne ve babanın ayrılığının çocukla ilgili olmadığı ve ebeveynlerin birbiriyle ayrılmasının çocuktan da ayrılmak anlamına gelmediği çocuğa açık bir şekilde ifade edilmelidir.

Boşanmanın Çocukta Uzun Vadeli Etkileri

Boşanma süreci yalnızca anlık bir kriz değil, çocuğun yaşamına uzun vadeli izler bırakabilecek bir dönüm noktasıdır. Çocukların boşanmaya verdikleri tepkiler yaşa, kişilik özelliklerine ve ebeveyn tutumlarına bağlı olarak farklılık gösterse de, araştırmalar boşanmanın uzun vadede benlik algısı, güven duygusu ve kişilerarası ilişkiler üzerinde belirleyici etkiler bırakabileceğini ortaya koymaktadır. Özellikle düşük benlik saygısı, akademik performansta düşüş, sosyal ilişkilerde zorlanma ve ileriki yıllarda romantik bağlarda güven sorunları, boşanma deneyimi yaşayan çocuklarda sıkça rapor edilen bulgulardandır.

Çocuklukta ebeveyn kaybı ya da kopukluğu yaşayan bireyler, yetişkinlik döneminde daha yoğun kaygı yaşayabilir, stresle başa çıkmada zorlanabilir ve ilişkilerde bağımlı ya da fazla mesafeli tutumlar geliştirebilirler. Bununla beraber, boşanmanın uzun vadeli etkileri yalnızca olumsuz değildir. Destekleyici bir sosyal çevreye, güven verici ebeveyn tutumlarına ve psikososyal müdahalelere erişim, çocuğun bu süreci daha sağlıklı bir şekilde atlatmasını ve direnç geliştirmesini sağlayabilir (Kelly, 2012). Dolayısıyla, boşanmanın çocuk üzerindeki kalıcı etkilerini azaltmak büyük ölçüde ebeveynlerin bilinçli yaklaşımına ve çocuğun ihtiyaçlarının önceliklendirilmesine bağlıdır. Ayrıca, bu süreçte çocuğun akrabaları da durumun içine katılarak çocuk için daha güvenli bir ortam sağlayabilir.

Sonuç olarak, boşanma çocukların dünyasında sessiz ama derin bir sarsıntıdır; kaybolan ev, yalnızca fizikî bir mekan değil, onların güven duygusunun da simgesidir. Ancak bilinçli ve sevgi dolu ebeveyn tutumları, çocuğun bu sarsıntıyı aşmasını sağlayacak sağlam köprüler kurabilir. Taraf olmaya zorlanmamak, rutinlerin korunması ve destekleyici bir çevre, çocuğun kırılganlığını dayanıklılığa dönüştürür. Böylece boşanma, yıkıcı bir kopuş değil, doğru rehberlikle öğrenilen, güç ve olgunluk kazanılan bir yolculuğa dönüşebilir.

Kaynakça

Amato PR, Keith B. Parental divorce and the well-being of children: a meta-analysis. Psychol Bull 1991; 110:26-46.
Bakırcıoğlu, R. (2011). Çocuk ve ergende ruh sağlığı. (4. Baskı). Ankara: Anı.
Erdim, L. & Ergün, A. (2016). Boşanmanın Ebeveyn ve Çocuk Üzerindeki Etkileri. Sağlık Bilimleri ve Meslekleri Dergisi, 3(1), 78-84, DOI:10.17681/hsp.13621
Kelly, JB. Risk and protective factors associated with child adolescent adjustment following separation and divorce. In Parenting Plan Evaluations: Applied Research for the Family Court (Eds K Kuehnle, L Drozd): 49-84. New York, Oxford University Press, 2012.
Lamb ME, Sternberg KJ, Thompson RA. The effects of divorce and custody arrangements on children’s behaviour, development and adjustment. Exp Evidence 1997; 5:83-88.
Öngider N. Evli ve boşanmış ailelerde algılanan ebeveyn kabul veya reddinin çocuğun psikolojik uyumu üzerindeki etkileri (Doktora tezi). İzmir, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006.

Ezgi Ersoy
Ezgi Ersoy
Ezgi Ersoy, Başkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü 4. sınıf öğrencisidir. Klinik ve adli psikolojiye duyduğu ilgi, onu hem bireylerin içsel dünyalarını hem de adalet sistemi içindeki psikolojik süreçleri keşfetmeye yöneltmiştir. Akademik bilgisini hayatın içinde, insanlara fayda sağlayacak şekilde kullanmayı hedeflemektedir. Onun için psikoloji yalnızca bir bilim dalı değil; aynı zamanda insanların yaşamına dokunmanın, farkındalık yaratmanın ve toplumsal dönüşüme katkı sunmanın güçlü bir aracıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar