Karar verme, bireylerin günlük yaşamdan iş yaşamına kadar uzanan bilişsel süreç olarak öne çıkmaktadır. Karar verme süreçlerinin bireylerin zihinsel esnekliği, problem çözme becerisi ve genel yaşam doyumu üzerinde önemli etkileri olduğu araştırmalarda vurgulanmaktadır (Hastie ve Dawes, 2010). Literatürde karar verme stilleri kavramı, bireylerin karar alma süreçlerinde benimsedikleri düşünme biçimleri, stratejiler ve eğilimleri açıklamak amacıyla geliştirilmiştir (Scott ve Bruce, 1995). Karar verme stilleri, bireylerin kişilik özellikleri, bilişsel kapasiteleri ve deneyimlerine bağlı olarak önemli farklılıklar göstermektedir. Literatürde, bireylerin karar alma eğilimlerinin, kişisel değerler ve geçmiş tecrübelerle ilişkili olduğu vurgulanmaktadır (Appelt vd., 2011). Bu bağlamda, aynı durumla karşılaşan bireyler, sahip oldukları farklı karar verme stilleri sayesinde birbirinden tamamen farklı stratejiler geliştirebilmektedir (Scott ve Bruce, 1995). Bu farklılıklar, karar kalitesi, problem çözme yetkinliği ve stresle başa çıkma becerileri üzerinde belirleyici rol oynamaktadır (Bavol’ár ve Orosová, 2015).
Scott ve Bruce (1995), karar verme stillerini beş ana başlık altında ele alarak bu süreci daha anlaşılır kılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre, bireylerin karar alma süreçlerinde sergiledikleri yaklaşım biçimleri, kullanılan bilgi işleme yöntemleriyle doğrudan ilişkilidir.
Rasyonel karar verme stili, karar alma sürecinde sistematik bir bilgi toplama ve analitik değerlendirme sürecini ifade etmektedir (Simon, 1979). Hastie ve Dawes (2010), rasyonel karar verme yaklaşımının özellikle karmaşık problemlerde daha nitelikli sonuçlar ortaya koyduğunu belirtmektedir. Bu bağlamda, karar vericinin bilgi ve verileri kapsamlı bir biçimde analiz etmesi, kararın olası sonuçlarının öngörülmesine katkı sunmaktadır.
Sezgisel karar verme stili ise bireylerin içgüdü ve sezgilerini kullanarak hızlı şekilde karar almalarını ifade etmektedir (Dane ve Pratt, 2007). Gigerenzer (2007), sezgisel karar verme biçiminin belirli bağlamlarda etkili olabileceğini savunmakta ve sezgilerin, bilinçli analiz süreçlerine alternatif bir bilişsel mekanizma sunduğunu ileri sürmektedir. Ancak, sezgisel yaklaşımın mantıksal analizden bağımsız gerçekleşmesi, verilen karar öngörülemez olmasına da olabilmektedir (Hilbig vd., 2012). Literatürde, sezgisel karar verme stilinin özellikle belirsizlik ortamında ve zaman baskısında daha belirgin hale geldiği bildirilmektedir (Pohl, 2006).
Bağımlı karar verme stili, bireylerin karar alma sürecinde başkalarının düşünce ve değerlendirmelerine başvurma eğilimini yansıtmaktadır (Scott ve Bruce, 1995). Bu stil, karar verme sürecinde sosyal desteğin önemine vurgu yapmakta ancak aşırı bağımlılığın bireylerin karar verme özgüvenini zayıflatabileceği ifade edilmektedir (Fitzgerald vd., 2019). Kozhevnikov (2007) tarafından yürütülen çalışmalar, bağımlı karar verme eğiliminin, bireylerin bağımsız hareket edebilme yetisini sınırlayarak karar sürecinde otorite figürlerine duyulan gereksinimi artırabileceğini ortaya koymaktadır.
Kaçıngan karar verme stili ise karar sürecinden kaçınma ve belirsizlikten rahatsız olma eğilimi olarak tanımlanmaktadır (Scott ve Bruce, 1995). Bavol’ár ve Orosová (2015), kaçıngan karar verme eğiliminin bireylerde artan stres düzeyleri ve psikolojik gerilimle bağlantılı olduğunu ileri sürmektedir. Bu stil, karar sorumluluğunun ertelenmesi ve karar verme davranışının geciktirilmesi ile sonuçlanmaktadır. Fitzgerald ve arkadaşları (2019), kaçıngan stilin uzun vadede problem çözme yeteneğini zayıflatarak bireyin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebileceğini ifade etmektedir.
Kendiliğinden karar verme stili ise ani ve hızlı bir şekilde karar almayı ifade eder ve genellikle detaylı düşünme süreçlerinden yoksundur (Scott ve Bruce, 1995). Kahneman (2011), kendiliğinden karar almanın bireyleri bilişsel yanlılıklara daha açık hale getirdiğini belirtmekte, bu durumun özellikle karmaşık konularda istenmeyen sonuçlara yol açabileceğini vurgulamaktadır. Newell ve arkadaşları (2003), kendiliğinden karar verme davranışının sistematik analiz gerektiren durumlarda rasyonel değerlendirmeyi gölgelediğini ve bu nedenle hata olasılığını artırabileceğini öne sürmektedir.
Karar verme stilleri ile bilişsel işlevler arasındaki ilişki de son yıllarda giderek daha fazla araştırılmaktadır. Appelt ve arkadaşları (2011), karar verme ve bilişsel işlevlerin birlikte ele alınmasının, bireylerin karar yetkinliklerini anlamada açıklayıcı bir çerçeve sunduğunu belirtmektedir.
Sonuç olarak, karar verme stillerinin bireylerin psikolojik sağlıkları, sosyal ilişkileri, stres düzeyleri ve genel yaşam doyumları üzerinde doğrudan etkileri olduğu pek çok araştırma tarafından desteklenmektedir (Bavol’ár ve Orosová, 2015; Fitzgerald vd., 2019). Karar verme davranışının incelenmesi, bireylerin kendi karar mekanizmalarını tanımasına ve daha etkili stratejiler geliştirmesine katkı sağlamaktadır. Bu nedenle, karar verme stillerine yönelik farkındalık çalışmaları, bireysel düzeyde yetkinlik kazandırmanın yanı sıra örgütsel verimliliğin de artırılmasına katkıda bulunabilir. Karar verme davranışlarının, bireyin psikolojik sağlığı, sosyal ilişkileri ve iş yaşamındaki performansı açısından taşıdığı önem, bu alanda yapılan araştırmaların sürekliliğini gerekli kılmaktadır.
Kaynakça
1. Appelt, K. C., et al. (2011). Decision-making styles and cognitive styles: A
review of the literature. Personality and Individual Differences, 50(3), 227–233.
2. Bavol’ár, J., & Orosová, O. (2015). Decision-making styles and their
associations with decision-making competencies and mental health. Judgment and
Decision Making, 10(1), 115–122.
3. Dane, E., & Pratt, G. (2007). Exploring intuition and its role in managerial
decision making. Academy of Management Perspectives, 21(1), 15–34.
4. Fitzgerald, J. L., et al. (2019). The impact of decision-making styles on
psychological health: A longitudinal study. Psychological Reports, 123(3),
1027–1045.
5. Gigerenzer, G. (2007). Gut feelings: The intelligence of the unconscious.
Viking Press.
6. Hastie, R., & Dawes, R. M. (2010). Rational choice in an uncertain world: The
role of heuristics and biases. Sage Publications.
7. Hilbig, B. E., et al. (2012). Time pressure and decision making: The role of
heuristics. Journal of Behavioral Decision Making, 25(1), 1–14.
8. Kahneman, D. (2011). Thinking, fast and slow. Farrar, Straus and Giroux.
9. Kozhevnikov, M. (2007). Cognitive styles and decision-making styles: A new
perspective. Learning and Individual Differences, 17(1), 75–89.
10. Newell, B. R., et al. (2003). The role of heuristics in decision making: A
review and a new perspective. Journal of Economic Psychology, 24(3), 425–442.
11. Pohl, R. F. (2006). Heuristics: A short history of the concept. In Heuristics in
decision making (pp. 1–22). Psychology Press.
12. Scott, S. G., & Bruce, R. A. (1995). Decision-making styles: The development
and assessment of a new measure. Educational and Psychological Measurement,
55(5), 818–831.
13. Simon, H. A. (1979). Rational decision making in business organizations.
American Economic Review, 69(4), 493–513.