Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Kapıdaki Davetsiz Misafir: Mesaj İletmeyi Bekleyen Duygular

Hissettiğiniz duyguları; bazı ihtiyaçlarınızı anlatmaya çalışan, iletmek istediği bir mesajı olan birer aracı olarak düşünmüş müydünüz hiç? Ya da bazı duyguları ısrarla görmezden gelmeye çalışırken daha yoğun bir şekilde onun içinde hissettiğiniz zamanlar oldu mu? Veya “bu duygu çok kötü, bunu hissetmemeliyim” diyerek farklı bir duyguya geçmeye çalıştığınız zamanlar oldu mu? Ya da hiç değişmeyeceğini düşünüp umutsuzluğa kapılarak (ki umutsuzluk da farklı bir duygu) “sanırım hep bu duyguyla yaşayacağım” dediğiniz…

Duyguları Sadece Hissediyor Muyuz? Düşüncelerimizin de Etkisi Olabilir Mi?

Öncelikle kendimize hatırlatmamız gereken ilk şey şu ki: “iyi” veya “kötü” duygu yoktur. Bu “iyi” ve “kötü” etiketleri yalnızca bizim zihnimizde kabul ettiğimiz inançlarımızdır; ama gerçeklik değildir. Şöyle bir örnek üzerinden bakalım; A kişisi üzüntüyü güçsüzlük olarak görüyor ve üzüntü duygusunu her hissettiğinde bunu yok etmeye çalışıyor. B kişisi ise üzüntünün de diğer duygular gibi bir duygu olduğunu düşünerek üzgün hissettiği zamanlarda bunu yok saymadan veya bu duyguyla savaşa girmeden duyguya izin veriyor.

Bu örnekte de görebileceğimiz gibi sıkıntı veren şey duygunun kendisinden çok bizim o duyguya yüklediğimiz anlam ve onu karşılama biçimimizdir. Bir duygu hakkındaki algımız ve inancımız onu yaşama biçimimiz üzerinde oldukça etkilidir.

Davetsiz Misafirimizin Bize İletmek İstediği Bir Mesaj Var!

Şimdi bir metafor ile düşünmeye devam edelim. Duyguları kapımıza gelen, bir ihtiyacı olan ve bizlere bu ihtiyacı iletmeyi bekleyen birer misafir olarak düşünebiliriz. Kimi zaman bir durum karşısında hissedeceğimiz duyguyu biliriz, bunlar beklediğimiz misafirlerdir. Bilgimiz ve beklentimiz doğrultusunda bir hazırlığımız vardır ve çok da zorlanmadan bu duyguyu deneyimleriz.

Kimi zaman ise hiç beklemediğimiz anda ve/veya hiç beklemediğimiz yoğunlukta ve/veya hiç beklemediğimiz türde bir duygu kapımızı çalabilir (davetsiz misafir). Beklentimiz dahilinde bir hazırlığımız olmadığı için ne yapacağımızı bilemeyebilir, uzaklaşmaya çalışabiliriz. Ancak biz onu reddettikçe o kapımıza gelmeye, ihtiyacını anlatmaya daha motive bir şekilde kapımızı çalmaya devam edecektir.

Yapmamız gereken şey; o duyguyu içeri buyur etmek, ihtiyacını ve mesajını dinlemek, bu ihtiyaç konusunda yapabileceğimiz şeyler varsa adımlar atmaktır. Çoğu duygu bir ihtiyaç sonucunda oluşur, bu nedenle de kabul görmeden ve işlenmeden yok olmayacaktır. Aslında duygular akışkan bir şekilde gelip geçicidir, ancak mesajını iletmeden giden duygu tekrar gelir; bazen farklı şekillerde, bazen farklı boyutlarda.

Duyguları Kabul Edebilmek ve Duygusal Farkındalık

Kabul etmekten başlayalım, ne zaman kabul edebiliriz? Sadece mutluluğun değil; üzüntü, korku, öfke gibi tüm duyguların sağlıklı olduğunu bilmekle başlayabiliriz. Belirli bir duyguyu hissetmenin kötü bir şey olmadığını, onun da duygu havuzundan bir parça olduğunu kendimize hatırlatabiliriz.

Peki bu duygular her zaman mı sağlıklıdır, sağlıksız olamaz mı? Günlük rutinimizi etkilemeye başladığı durumlarda sağlıksız olabilir; ancak burada da duygunun kendisi değil, duygunun çıktısı yani davranışlara yansıması sağlıksız boyuttadır.

Burada duyguların düşünce ve davranışlarla ilişkisine bakmak; hangi düşüncelerden geldiğini görmek ve hissedilen duygular karşısında yapılan/yapılmayan davranışları belirlemek gerekiyor.

Duyguları işlemek duygusal farkındalık ile eş zamanlı ilerliyor diyebiliriz. Duygusal farkındalık için kendimize bazı sorular sormamız gerekiyor, bunlar: “Bu duygu bana ne söylüyor?”, “Bedenimde bu duyguya eşlik eden hangi duyumlar var?”, “Duyguma eşlik eden düşünceler neler?/Zihnimden neler geçiyor?” gibi bazı sorular ile duygumuzu ve eşlikçilerini analiz ederek farkındalığımızı arttırabiliriz.

Zihin-Duygu-Beden Etkileşim Halinde

Diğer bir önemli nokta duyguların fizyolojik yönünü bilmek ve yoğun duygular deneyimlerken davranışlarımızı buna göre şekillendirmektir. Beynimizin daha ilkel ve güçlü duygulardan sorumlu kısmı çok aktif olduğunda öğrenme, üst düzey düşünme, problem çözme gibi mantıklı ve bilinçli düşüncelerden sorumlu kısmı tam olarak kontrol edilemez.

Zihnimizin kontrol mekanizmasında olduğu gibi beden duyumlarımızda da kapsamlı değişimler yaşarız. Buradan hareketle, duyguların hem fizyolojik hem bedensel etkilerinin oldukça kapsamlı olduğundan bahsedebiliriz. Tam da bu nedenle zihin-duygu-beden etkileşimine yapabileceğimiz en önemli müdahalelerden biri nefes egzersizi, farkındalık çalışmaları (mindfulness), meditasyon, yoga gibi uygulamalardan yararlanmaktır.

Bir Öneri ile Noktalayalım…

Duygular karmaşık bir yapıdadır ve günlük hayatta tanımladığımız birkaç duygudan (mutluluk, şaşkınlık, öfke, üzüntü, korku, tiksinti) çok daha fazlasıdır. Parantez içinde sayılı olan ve günlük hayatta sıklıkla tanımladığımız duygular temel duygular; ancak bunların arka planında çok daha fazla duygu olabileceğini unutmamalıyız.

Bu konuda “duygu çemberi”ni araştırarak görselini incelemenizi öneririm. Ayrıca unutmamak gerekir ki, duygu düzenleme öğrenilebilir bir beceridir, baş edemediğimizi düşündüğümüz duygular ile baş etmeyi öğrenebiliriz. İlk adımı duygusal farkındalık ve duyguların kabulü ile atabilirsiniz. Bir duyguyu hissetmek sizin için fazlasıyla zorlayıcı geliyorsa ve günlük hayatınızı etkilemeye başladıysa lütfen bir uzmandan destek almaya çekinmeyin.

Gizem Cömert
Gizem Cömert
Uzman Psikolog Gizem Cömert, doktora eğitimiyle birlikte hem akademik hem de uygulamalı alanlarda deneyim elde etmiştir. Lisans eğitimini psikoloji, yüksek lisans eğitimini aile danışmanlığı alanında tamamlayan Gizem Cömert; lisans tezinde pozitif psikoloji ve karakter güçlü yönleri, aile danışmanlığı bitirme projesi kapsamında ise psikolojik flört şiddeti üzerine çalışmalar gerçekleştirmiştir. Psikolojik danışmanlık alanında Bilişsel Davranışçı Terapi'ye ek olarak Çift Terapisi üzerine yoğunlaşmıştır. Uzun vadedeki temel hedefi aynı anda hem bilimsel hem de günlük hayata uyarlanabilir bilgileri harmanlamak olan yazar, bilimsel çalışmalarına devam etmekte ve genel psikoloji ile çift ilişkileri üzerine yazılar yazmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar