Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Jung’un Persona Kavramından Kendilik Algısı | Sosyal Rol, Öz Benlik Haline mi Geldi?

Kendilik algısının gelişimi, doğum öncesi dönemden itibaren şekillenir ve bu algı, bireyin hayat boyu kendini ve çevresini nasıl algıladığını belirler. Persona kavramı ise Carl Gustav Jung tarafından tanımlanmıştır. Bireylerin sosyal bağlamlara göre geliştirdiği bir maskedir. Kendilik algısı gelişmiş, sağlıklı olan birey, personalarını çeşitli bağlamlara göre öz benlik haline getirmeden kullanır. Eğer birey sosyal rollerini, kullandığı personaları kimlik haline getirirse ve bu, öz benlikte çatışmalarla sonuçlanırsa, bireyin kendilik algısının gelişmemiş olduğunun göstergesidir. Bu yazıda, kendilik algısını örnekler üzerinden inceledik ve güçlü-zayıf kendilik algısının kişiliğin gelişimindeki etkilerini vurguladık. Son olarak, olumlu kendilik algısı geliştirmek için bakım verenlere birkaç öneride bulunduk.

Kendilik algısı, bireyin kendisini fiziksel, ruhsal ve sosyal boyutlarıyla bir bütün olarak nasıl değerlendirdiğini ifade eder (Öztürk & Uluşahin, 2016). Kendilik algısı sağlıklı olan biri, kendisini hem bedeniyle hem de ruhuyla uyum içinde hisseder. Bu, kişinin kendisini olduğu gibi kabul etmesi, kendine değer vermesi demektir. Ayna karşısına geçtiğinde kendine gülümseyebiliyorsa, içinde bir huzur duyuyorsa, olumlu bir kendilik algısına sahip olduğunun göstergesi olabilir. Kendilik algısı zayıf olan bireyler ise kendilerini oldukları gibi kabul etmekte güçlük çekerler. Kişiliklerini bir bütün olarak algılamakta zorlanırlar.

Bireyin kendisine ve çevresine ilişkin algısının temelleri, doğum öncesi dönemde atılır ve zihinsel gelişim süreciyle birlikte şekillenmeye başlar (Bee & Boyd, 2011). Yani bir bireyin ilk dünyası annesinin rahmidir. Burada edindiği his tecrübeleri, sonraki hayatında dünyayı ve kendisini algılama eğilimlerinde büyük bir etkiye sahiptir. Örneğin, anne hamileliğini tartışmalar ve olumsuzluklarla dolu bir ortamda geçirmiştir. Bebeğin bu şartlar içinde zihinsel arka planında değersizlik ve olumsuzluk yer alabilir. İçinde dolduramadığı değersizlik, ileride saplantılara sahip bir kişiliğe dönüşmesine davettir. Ne kadar para harcarsa harcasın aynadaki yansımasına tahammül edememek, sırf terk edilmemek için her şeye katlanmak ama hâlâ yeterli olmadığını düşünmek, giyilen markalarla kendine değer biçmek gibi…

Persona, Jung tarafından ortaya koyulmuş bir kavramdır. Bireyin içinde bulunduğu ortama göre sosyal bir onay almak için maskeleme yapmasıdır aslında. Carl Gustav Jung’a göre persona, bireyin sosyal çevreye uyum sağlamak, kabul görmek ve onaylanmak amacıyla geliştirdiği, dış dünyaya sunduğu “sahte benlik” ya da “sosyal maske”dir; ancak kişi bu maskeyle öz benlik arasında bir denge kuramazsa, içsel çatışmalar ve yabancılaşma yaşayabilir (Jung, 1953). Maskeye sosyal hayatımızda kimi zaman ihtiyaç duyarız. Yaşamımızı idame ettirebilmek için sosyal maskelerimize ihtiyacımız olur. Örneğin, arkadaşlarımızla eğlenmeye çıktığımızda, akademik kimliğimizi yanımıza almamız uygun olmaz. Ancak bu maske, bireyde tatminsizlik uyandırıyorsa, kişinin öz benliği maskeyle tamamen bağlı kaldıysa, bireyi öz benlikten uzaklaştırır. Kendilik algısında bozulmalar olur. Kendilik algısı olumlu olan bireyler de toplumsal yaşamda persona kullanırlar; ancak onların maskeleri, öz benlikleriyle uyum içindedir. Bu kişiler, sosyal rolleri gereği farklı ortamlarda farklı yönlerini sergileyebilirler.

Sonuç

Kendilik algısı güçlü ve sağlıklı olan bireyler; kimliklerine, öz benliklerine ve değerlerine uyumlu bir şekilde toplumsal maskelerini kullanabilirler. Bu kişiler, öz benlikleriyle bağlarını koruyarak sosyal çevrelerine uyum sağlarlar. Dış dünyaya sundukları persona, kimliklerinin bir parçası olarak değil, sadece geçici bir rol olarak kalır. Maskeler, kendilik algısı zayıf olan bireylerde ise öz benlikleriyle çatışma yaratır ve yabancılaşmaya yol açabilir. Jung’un persona kavramı; bireylerin sosyal hayatlarındaki farklı rollerin ve kendilik algısı arasındaki dengeyi kurabilme çabalarını anlamamıza yardımcı olurken; sağlıklı bir öz benlik geliştirme süreci, bireylerin bu maskeleri doğru bir şekilde kullanabilmelerine olanak tanır. Bu doğrultuda olumlu bir kendilik algısı geliştirmek, kişisel gelişimimiz için çok önemlidir.

Öneriler

Kendilik algımızı iyi yönde geliştirmek için neler yapabiliriz? Bu önerilerin her birini ufak hedefler halinde, kendimize şefkat içerisinde uygulayabiliriz:

  • Olumlu İçsel Diyalog Geliştirme Antrenmanları: Kendimize karşı eleştirel ve yargılayıcı bir yaklaşımda bulunmak yerine destekleyici ifadeler kullanmak. “Bugün kendime teşekkür ettim mi?”
  • Sınırlar Koymak: Kendimize duyduğumuz saygının tohumlarını bu noktada yeşertebiliriz. Ne istediğinizi veya istemediğinizi doğrudan ve nazik bir şekilde söylemek.
  • Fiziksel Sağlığa Önem Vermek: Uyku düzenimizi sağlamak, kendimize bakım yapmak, beslenmemizi düzenli hale getirmek, bu basamağın ilk adımlarıdır.
  • Başarıları Kutlamak: Küçük veya büyük başarılarımızı ayırt etmeden kutlamalıyız. Bunu duygusal olarak da gerçekleştirebiliriz. “Başardım” diyebilmek, sevdiğimiz bir şeyi yapmak, kendimize bir hediye almak bunlardan birkaçı.
  • Duygusal Farkındalık Geliştirmek: Bir yaşam olayı karşısında ne hissettiğimizi sorgulamak çok önemlidir. Üzüntü verecek bir olaya üzülebiliyor muyuz veya yeterince mutlu olabiliyor, öfkelenebiliyor muyuz? O anda bunları düşünebilmemiz gereklidir.

“Görünüşünüz, yalnızca kalpten bakabildiğinizde berraklaşır. Dışarı bakanlar düş kurar, içe bakanlar uyanış yaşar.”

– Carl Gustav Jung

Kaynakça

  • Bee, H., & Boyd, D. (2011). Lifespan development (6th ed.). Pearson Education.
  • Öztürk, O., & Uluşahin, A. (2016). Ruh sağlığı ve bozuklukları (15. baskı). Ankara: Nobel Tıp Kitabevleri.
  • Jung, C. G. (1953). Psychological aspects of the persona. In H. Read, M. Fordham, & G. Adler (Eds.), The collected works of C. G. Jung (Vol. 7, pp. 147–159). Princeton University Press.
Feyza Nur Armutçu
Feyza Nur Armutçu
Feyza Nur Armutçu, Samsun Üniversitesi Psikoloji Bölümü 3. sınıf öğrencisidir ve bölümün öğrenci temsilciliğini yapmaktadır. TÜBİTAK araştırmacı kontenjanıyla iki projede yer almakta olup, birini aktif olarak yürütmektedir. “Ego” Samsun Üniversitesi Psikoloji Öğrenci Dergisi’nin genel yayın yönetmenliği, tasarımı ve editörlüğünü üstlenmektedir. Yerel gazete Samsunetik’te kişisel gelişim üzerine köşe yazarlığı yapmaktadır. Ulusal düzeyde çalışmaları ve seminerlerden edindiği sertifikaları bulunmaktadır. Psikoloji alanındaki bilimsel bilgileri anlaşılır ve erişilebilir hale getirerek bireylerin psikolojik iyi oluşlarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

1 Yorum

  1. Gerçekten çok güzel bir yazı olmuş. Kendilik algısı ve persona kavramını bu kadar sade ama derin bir şekilde anlatman çok etkileyici. Okurken hem düşündüm hem de kendimle ilgili fark ettiğim şeyler oldu. Emeğine sağlık, çok beğendim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar