Salı, Eylül 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Jung ve Rüyalar

Jung’ın kuramında en dikkat çeken konulardan biri olan rüyaları bu yazımda sizinle birlikte analitik psikoloji çerçevesinden inceleyeceğiz.

Rüyalar

Kafamızı yastığımıza koyduğumuz zaman bizi farklı olay ve hislere götüren hatta bazen uyanmak istemediğimiz ama bazen de dehşetle uykumuzdan uyandıran rüyalar. Görüp de etkisinden çıkamadığımız rüyaları birilerine anlatarak ya da internetten aratarak anlamlandırmaya çalışırız.

Rüyalar, bizim o dönemde bulunduğumuz duygu durumlarından, izlediğimiz film/dizilerden ya da etkisinden çıkamadığımız olaylardan bağımsız tabii ki düşünülemez. Kişinin bilinçaltının en iyi yansımalarından biri olduğunu hem Freud’dan hem de Jung’dan bilmekteyiz. Peki, psikolojinin iki dev ismi rüyalar konusunda aynı görüşte miydi?

İlk zamanlar çok iyi anlaşan bu ikili rüyalar konusunda da ortak fikirde gibi görünseler de Freud’un rüyaları libidoya ve saldırganlık dürtülerine indirgemesi Jung’ın düşünceleri ile örtüşmüyordu (Çetin, 2010).

Jung’a Göre Rüyalar

Jung’a göre rüya, kişinin bilinçdışında bulunan arketiplerin belirlenmesindeki en önemli yoldu (Güven, 2015). Aynı zamanda Jung rüyaları, kişinin gölge yönünün açığa çıktığı yer olarak da görüyordu (Şimşek, Şenocak, 2009). Bununla birlikte Jung, rüyaları gece bilincimizin kapalı olduğu anda gördüğümüzü, bu yüzden de rüyaların kişiliğimiz açısından nesnel bir yorum yapılmasına olanak tanıdığını ve rüyaların psişik dengemiz bozulduğu zaman bu dengeyi koruduğunu da söylemektedir (Kavut, 2020). Kişiliğin dengelenmesi konusunda Freud ile ortak görüşe sahiptirler. Ama yukarıda da belirttiğim gibi Jung, Freud gibi rüyaları sadece bilinçaltına itilmiş libido ile maskelenmiş istek ve arzular olarak gören indirgemeci yaklaşımla bakmıyordu (Çetin, 2010).

Aynı zamanda Jung’un kuramı mitolojiden, dinlerden çok etkilenen bir kuramdır. Bunun en büyük nedenlerinden biri de dindar bir ailede yetişmiş olması idi. Babası ile beraber amcalarının da papaz olması Jung’un kuramında etkiliydi. Jung aynı zamanda rüyaların kişilik için bir uyarıcı rolü olduğunu da düşünmektedir (Çetin, 2010).

Jung rüyaların kaynağının Kişisel Bilinç Dışı ve Kolektif Bilinç Dışı olmak üzere 2 kaynaktan geldiğini söyler:

● Kişisel Bilinç Dışı Kaynaklı Rüyalar:

Kişisel bilinçdışı kaynaklı rüyalarımız, yaşam tecrübelerimizden ve kendi yaşantımız kaynaklı rüyalar olur. Burada bulunan komplekslerimiz kendisini rüyalar aracılığı ile gösterir (Çetin, 2010).

● Kolektif Bilinç Dışı Kaynaklı Rüyalar:

Burada bireysel deneyimlerden çok atalarımızdan gelen evrensel özelliklerimizin bulunduğu yerdir. Rüyalarımızın asıl kaynağıdır der Jung kolektif bilinç dışı için ve kolektif bilinç dışının, arketiplerden oluştuğunu söyler. Bu arketipleri de en iyi rüyalarımızda görürüz der. Jung, arketiplerin rüyalarımız aracılığı ile sembollere dönüştüğü görüşünü savunur ve onları yorumlamak için arketiplerin anlamlarını iyi bilmemiz gerektiğini söyler (Çetin, 2010).

Jung’un rüyalara karşı bakış açısı olumlu yöndeydi. Rüyaların dengeleyici bir rolü olduğunu savunuyordu. Çünkü kendisi hem tıp eğitimi hem de psikoloji eğitimi almış, vücudun biyolojik ve ruhsal olarak dengede olması gerektiğinin ne kadar önemli olduğunun farkında olan biriydi. Ama Freud gibi bu dengeyi sadece rüyaların derininde bulunan ve aslında bilinçdışının cinsellik ve saldırganlıkla dolu güdülerin ortaya çıkardığı güdüleyici bir mekanizma olarak görmüyordu (Katırcıoğlu, 2024).

Rüyaların birçok işlevinin olduğunu savunmaktaydı. Rüyaların insanın iyi ve kötü tarafının açığa çıktığı, haberci oldukları, gelecek beklentilerini ve bilinçdışının yansıdığı çok yönlü bir araç olarak görüyordu.

Rüya Analizi

Jung, rüyaların analizini yapmadan önce danışanının özelliklerini, düşünce yapısını, çevresi ve ailesindeki rollerini öğrenmekte ve kişinin sorunlarını ele almaktadır. Daha sonra kolektif bilinç dışını incelemektedir.

Rüya analizinde ise özellikle “Aktif Hayal Kurma” tekniğinden yararlanıyordu. Bu yöntemde kişi gördüğü rüyayı terapi esnasında tekrar düşlüyor ve rüyada bulunan sembollerle temasa geçmeye çalışarak bu sembollerin kişiyi nerelere çektiği araştırılıyor ve Aktif Hayal Kurma tekniğinden sonra danışan bu tecrübesini terapist ile paylaşarak üzerinde konuşuyorlardı (Çetin, 2010).

Bunun yanında Jung danışanlarına “Rüya Günlüğü” tutmak gibi ödevler veriyordu. Bu teknikte danışan gördüğü rüyayı uyandığı an ilk iş olarak hatırladığı kadar ile yazmak olacaktı.

“Psikoloji ve Din” isimli kitabında Jung (1938), tek bir rüyayı yorumlamanın mümkün olmadığını, bundan kaçınmak gerektiğini söylemekte ve rüyaları seri halde analiz ederek bir bütün halinde ele alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Çünkü Jung, rüyaların seri halde olduğunu ve birbirini tamamladıklarını söylemektedir. Hatta bazı danışanlarının rüyaanalizlerine başlamadan önce onların 1000 küsur kadar rüyasını dinlemiş ve analizlerine öyle başlamıştır (akt. Karabey, 2010).

Sonuç

Jung, rüyaların bütüncül bir şekilde incelenmesinin ne kadar önemli olduğunu ve rüyaların birkaç kalıba indirgenmesine karşı çıktığını kuramının içerisinde birçok kere değinmiştir. Çünkü rüyaların anlam yelpazesini son derece geniş tutmakta ve onları sınırlandırmamaktadır. Bu da bir bakıma rüya analizlerinin çok ayrıntılı yapılması gerektiğini ve arketiplere iyi hâkim olunması gerektiği anlamına gelmektedir. Kolektif bilinç dışının rüyalar üzerindeki etkisi asla azımsanmamalıdır, çünkü arketiplerin çıkış noktası olan kolektif bilinç dışı, rüyalarımızın büyük çoğunluğunun referans noktası hâlindedir.

Tüm bunlara bir bütün olarak baktığımız zaman Jung’un Analitik Psikoloji kuramı, rüyaları geniş bir çerçeveden hem bireysel hem de kültürel bir bakış açısıyla ele alıp yorumlamaktadır.

Kaynakça

Çetin, Ö. (2010). Jung psikolojisinde rüya. Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, 19(2), 249-269.
Güven, E. (2015). Rüyaların Dili: Psikolojide Rüya Çalışmaları. Türk Psikoloji Yazıları, 18(36), 15-25.
Jung, C. G., Karabey, R., Düzelti, Ö., & Bilal, E. (1938). Psikoloji ve Din.
Katırcıoğlu, E. (2024). Jung Perspektifinden Rüyaların Analizi Üzerine Bir Derleme. IKSAD JOURNAL, 9(35), 80-91.
Kavut, S. (2020). Carl Gustav Jung: Kavramları, Kuramları ve Düşünce Yapısı Üzerine Bir İnceleme. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 6(2), 681-695.
Şimşek, E., & Şenocak, E. (2009). İbn Sina Hikâyelerinin Arketipsel Tahlili. Millî Folklor, 21(82).

Şüheda Kurt
Şüheda Kurt
Şüheda Kurt, psikolojik danışman, aile danışmanı ve yazar olarak kariyer sürecine başlamış bulunmaktadır. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik lisans eğitimini tamamlayan Kurt, özellikle oyun terapisi, aile danışmanlığı ve filial terapi (ebeveyn ve çocuk ilişkisi terapisi) alanlarında çalışmaktadır. Çocuk terapisi ve travma terapisi üzerinde uzmanlaşmak isteyen Kurt, psikoloji alanında gelişmeyi amaçlayıp bilgi ve deneyimlerini anlaşılır bir dilde yazmakta ve herkese yönelik içerek üretmeyi amaç edinmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar