Pazartesi, Nisan 28, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İyileşme Her Zaman Güçlü Olmak Değil: Psikolojik İyileşmenin Sessiz Hali

Günümüzde hayatın yoğun temposu, stres ve belirsizlikler birçok insanı derin psikolojik zorlanmalarla baş başa bırakıyor. Her gün biraz daha yoruluyoruz; bazen kaygı, bazen gelecek korkusu, bazen de geçmişin izleri… Psikolojik iyileşme, bu görünmez yüklerle başa çıkabilmek için belki de en sessiz ama en önemli süreçlerden biri. Çoğu insanın sessizce kendine sorduğu bir soru vardır: “İyileşiyor muyum, yoksa sadece hayatı idare mi ediyorum?” Bu soru, modern zamanların en sessiz çığlıklarından biri…

İyileşme mi, Sadece Ayakta Kalmak mı?

Psikolojik iyileşme çoğu zaman bir “dönüm noktası” gibi görünmez. Ne alkışlanır ne de dışarıdan fark edilir. Bazen sadece bir sabah, yataktan biraz daha kolay kalkabilmekle başlar. Ya da eski bir anıyı düşündüğünde artık ağlamamakla… Toplum, iyileşmeyi güçlü durmakla karıştırsa da, aslında gerçek iyileşme; kırılganlıkla barışmak, duygulara izin vermek ve her şeye rağmen devam edebilmektir. Ve bu süreç her zaman sessizdir. Gösterişli değildir, hatta bazen seni bile ikna etmez iyileştiğine.

Psikolojik İyileşme Sessizdir

Beynimiz, özellikle travmatik deneyimlerden sonra, “tehdit algısını” uzun süre açık tutabilir. Yani tehlike geçmiş olsa bile, sinir sistemi hâlâ tetikte kalır. Bu yüzden bazı insanlar gülümserken bile içten içe diken üstündedir. Özellikle amigdala gibi duygusal belleği yöneten bölgeler, geçmişin izlerini bugünün gerçekliğiymiş gibi algılayabilir. Bu da iyileşme sürecini yavaşlatır. Kişi dışarıdan “normal” görünse de, zihninde hâlâ savaş bitmemiştir. Bu yüzden iyileşme; zaman, tekrar ve en önemlisi şefkat ister. Kendimize gösterdiğimiz anlayış, bazen ilaçlardan daha güçlü bir iyileştiricidir.

Beynimiz Bizi Korumaya Çalışırken…

Beynimiz, travmatik deneyimlerden sonra hayatta kalma içgüdüsüne dayanarak uzun süre tehdit algısını açık tutabilir. Yani geçmişte yaşanan bir travma, günümüzde her şey yolunda olsa bile beynimizde tetikte kalma durumunu sürdürebilir. Bu, kişiyi psikolojik olarak daha hassas ve kırılgan yapar. Zihinsel iyileşme, beyin ve vücut arasında bir uyum arayışıdır. İyileşme, genellikle çok ince bir süreçtir ve başlangıçta dışarıdan fark edilmez. Birey, zihinsel ve duygusal açıdan dengeyi bulmaya çalışırken, içsel huzurunu oluşturma yolunda adım adım ilerler.

Şefkatle Başlayan Bir Süreç

İyileşme, çoğu zaman hızlı ve görkemli bir dönüşüm gibi düşünülse de, gerçekte derin ve sessiz bir süreçtir. Kimi zaman büyük adımlar değil, küçük anların birikimidir iyileşme. Kendi duygularımıza şefkat göstermek, kendimizi kabul etmek ve bu süreçte sabırlı olmak, iyileşmenin temel taşlarını oluşturur. Çünkü iyileşme, yalnızca fiziksel değil, duygusal ve zihinsel bir dönüşüm gerektirir. Kendimize gösterdiğimiz şefkat, zamanla içsel gücümüzü ortaya çıkarır.

Günümüz dünyasında güçlü olmanın, duygusuz olmakla eşdeğer tutulduğu bir çağda, gerçek dayanıklılık; acıyı, kaygıyı ve kırılganlıkları kabul etmekte yatar. Bazen, kendini iyileşmiş hissetmek için bir patlama, bir mucize gerekmez. İyileşme, sadece bir sabah, biraz daha az acıyı hissederek, biraz daha çok nefes alabilmekle başlar. Bu da yeterince güçlü bir adımdır. Ve belki de asıl güç, her şeye rağmen, sessizce yol alabilmektir.

Feyzanur Çıracı
Feyzanur Çıracı
Feyzanur Çıracı, Psikoloji Bölümü mezunu ve Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) alanında uzmanlaşmıştır. Depresyon, anksiyete, stres yönetimi, yeme bozuklukları ve alkol-madde bağımlılığı tedavisi üzerine çalışmalar yapmıştır. Eğitim sürecinde birçok hastane, klinik ve AMATEM'de staj yaparak klinik psikoloji deneyimini pekiştirmiştir. Akademik araştırmalar yapmayı hedefleyen Feyzanur, psikoloji platformlarında yayınlar yaparak bilgi ve deneyimlerini paylaşmakta ve terapötik yaklaşımlar üzerine kendini sürekli geliştirmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar