Psikolojik perspektiften baktığımızda ruhsal işleyişi bilinçaltı, bilinç dışı ve bilinç olarak üç ana kategoriye bölebiliriz. Bilinçte, günlük hayatımızı devam ettirmemizi sağlayan bilgiler, planlar, kendimize ve dış dünyaya dair duygu ve düşüncelerimiz yer almaktadır. Bilinçaltı ise; anne karnından ölüme kadarki bütün yaşamımızın kayıt olduğu ve bu bilgilerin sürekli işlendiği bir mekanizmadır. Bilinç dışı, bilinç ile bilinçaltının arasında kalan, henüz bilinçaltından gelen bilginin bilince çıkmasına karar verilmemiş ara bir bölme olarak düşünebilirsiniz.
Zihnin Karmaşık Yapısı
İnsan zihni sürekli işleyen aktif ve karmaşık bir yapıdır. Bu sebeple insan psikolojisini çözümlemek oldukça meşakkatli bir keşiftir. Bilinç dediğimiz yapı “bilincinde olmak, farkında olmak” tabirleriyle de karşılık bulan, kendi iç dünyamıza ve dış dünyaya dair bilgileri kapsar. Örneğin; işimizde başarılı olduğumuzun farkındayızdır, yaşadığımız toplumun kolektif problemlerini veya geleneklerini biliyoruzdur. Gün içinde neler yapacağımızı az çok planlamışızdır ve o gün neler yaşayacağımızı tahmin ediyoruzdur. Bilinci, bizim rutin hayatımızı oluşturan bir iç asistanımız olarak düşünebiliriz.
Bilinçaltı: Kara Kutumuz
Bilinçaltı, bizim kara kutumuzdur. Kara dememin sebebi gizemli ve görmek istemediğimiz bilgilerin yer almasıdır. Kendimize ve dış dünyaya dair farkında olmadığımız veya fark edersek bizde rahatsızlık yaratacak utanç, kaygı, öfke, üzüntü, hayal kırıklığına sebep olacak durumların yer aldığı yapıdır. Örneğin; başarılı bir iş hayatımızın yanı sıra tembel, üşengeç bir yanımız da olabilir fakat kendimize biçtiğimiz karakterimizde tembel ve üşengeç yanımızı görmek istemeyiz. Bu bilgi, oluşturduğumuz ideal karakteri kendi gözümüzde zedeleyen bir bilgidir; dolayısıyla bu rahatsız edici bilgiyi bilinçaltımıza bastırabiliriz. Hatta bazen bastırmakla kalmaz, tam tersi yönde davranır, ruhsal işleyişimizin çoğunu bu bilgiyi bastırmak ve değiştirmek için kullanırız. Sonuç olarak ortaya çalışkan, belki işkolik bir karakter yaratırız kendimize ve tembel, üşengeç yanımızdan uzaklaşırız. Oysa bazen dinlenmek, nefes almak daha verimli çalışmamızı sağlar. Psikolojik danışmanlık sürecinde dinamik yaklaşımla çalışıyorsak eğer, kişiye kendinde görmek istemediği bu yanlarını gösterir ve işlevsel olarak kullanmaya teşvik ederiz.
Bilinç Dışı: Ara Bölme
Bir de bilinç dışı kavramı vardır ki bilinçaltından bilince çıkmak için bir yol arayan ve o ânı kollayan bilgilerin hazırda bekleyen kısmıdır. Bilinç dışını, deniz ve kumun birleştiği suyun, kumun hemen üzerindeki dalgalar yoluyla kıyıya vuran, suyun kuma en yakın bölümü olarak tasvir edebiliriz. Öyle ki bilinçaltında çatışma çıkararak bilince doğru gelmeye güdülenen bilgi, bilince çıkmak için fırsat kollar. Buradaki bilginin bilince gelmesi ve fark etmemizin bazı yolları vardır:
Günlük Yaşantımızda Kendiliğinden Ortaya Çıkan Durumlar:
- Rüyalar
- Espriler
- Dil sürçmeleri
Psikolojik Danışmanlık Sürecinde Kullandığımız Tetkikler:
- İmgeleme (İmajinasyon) Tekniği
- Hipnoz
- Serbest Çağrışım
- Sanat Terapisi
Günlük Hayatta Bilinç Dışı Bilgiler Nasıl Ortaya Çıkar?
Günlük hayatımızda bilinç dışındaki bilgiler kendiliğinden nasıl dışarı çıkıyor, gelin bakalım.
Rüyalar
Rüyalar, psikolojik danışmanlık sürecinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Çünkü iç dünyanızla ilgili oldukça değerli bilgiler taşırlar fakat zaman algısı, mekân ve olay örgüsü kopuktur. Bazı sembollerin anlamı olsa da seansta kişiye özgü anlamlarıyla birlikte yorumlanır. Parçaların birleştirilerek yorumlanmasıyla kişi hakkında oldukça derin, bilinçaltı işleyişle ilgili bilgileri görünür kılabiliriz. Kişinin kendinde belki de hiç fark etmediği durumları görmeyi sağlar; dolayısıyla uzmanların da kişiyi yakından tanımasını sağlar.
Espriler
Espriler, bilinç dışı bir arzunun (saldırganlık, cinsellik vb.) doğrudan değil de mizahi bir biçimde, örtük ve ekonomik şekilde söylenmesidir. Espriyi duyan kişinin aynı arzuya sahip olması ve bu arzunun bilince çıkmasından/görünür olmasından rahatsızlık duymamasıyla birlikte yoğun bir kahkaha ortaya çıkar. Bu, o kişiler arasında ortak bir arzu ve paylaşımdır. Espriyi duyan, anlayan fakat esprinin anlamından rahatsız olan kişi, bu arzularının bilince gelmesinden, dolayısıyla arzunun kendisinden rahatsız olan kişilerdir. Kişinin bu arzuyu bastırmaya, görmezden gelmeye eğilimli olduğunu da düşünebiliriz. Espriyi duyan fakat anlamayan kişiler ise; esprinin çağrıştırdığı arzuyu yoğun ve katı bir biçimde bastırdığı, bu arzuyu fark etmenin onda yoğun bir rahatsızlığa (kaygı, suçluluk vb. duygulara) yol açacağı için veya kişi henüz bilmeye hazır olmadığı için espriyi anlayamaz.
Dil Sürçmeleri
Son olarak dil sürçmeleri; bazı kelimeleri telaffuz ederken bir harfin fark etmeden değiştirilmesi veya kelimenin bize çağrıştırdığı başka bir kelimeyle değiştirilip söylenmesidir. Burada olan şey, bilinç dışında bilince çıkmaya hazır bir bilginin konuşma ve kelimeler yoluyla görünür olmasıdır. Örneğin; psikoloji kavramını “piskoloji” olarak telaffuz edilmesi, kişinin kendi ruhsal işleyişiyle ilgili, duygularıyla ilgili rahatsızlık hissediyor olması mümkündür. Tabii ki başka sebepleri olması da mümkündür; bu yüzden yaşanan durumları kişiye ve kişinin içsel dünyasına, ruhsal durumuna vs. göre yorumlamak daha sağlıklı olacaktır.