Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İlişkiyi Bitiren Ne Kavga Ne Mesafe: 7 Yanlış İnanç

Hayatınızın bu noktasına geldiğinizde, muhtemelen farklı ilişkiler içerisinde bulunmuşsunuzdur ve ilişki deneyimi biriktirmişsinizdir. Bu deneyimlerinizden çıkardığınız bazı sonuçlar vardır. Ancak bu sonuçlar her zaman doğru olduğu anlamına gelmez. Sadece ilişki içerisindeyken değil, arkadaşlarımızdan da duyduğumuz ilişkiye dair bazı inançlar olabilmektedir. Biz de bu inançları sorgulamadan inanırız ve ilişkinin içindeyken beklentiye gireriz. Ancak ilişkiler ne kadar harika olsa da, her zaman beklentimiz karşılanmaz. Çünkü bu yanlış inançlar, kişinin ilişkilerinde veya kendilerinde bir sorun olduğunu düşündürüp partnerlerinden vazgeçmelerine sebep olur. Ama düşünün: İlişkiler hakkında bilgileri nereden öğrendiniz? Bu bilgiler ne kadar doğru? Belki sağlam verilere, belki de iyi niyetli ama yanlış fikirlere dayanıyorsunuz ve farkında bile değilsiniz. Sağlıklı ilişkilerin neleri barındırması gerektiğine dair düşüncelerimiz kimi zaman hiç de gerçekçi olmayabilir. Peki nedir bu düşünceler?

1. Zıt Kutuplar Gerçekten Birbirini Çeker mi?

İlişkinin başlarında ‘zıtlık’ ilgi çekici ve merak uyandırıcı olabilir. Örneğin, dışa dönük olan biri yani sosyal hayatı hareketli olan biri için içe dönük yani sakin bir partneri çekici bulabilir. Özetle, kendisinde eksik gördüğü özellikleri ya da baskılamış olduğu yönleri, bir başkasında gördüğünde bunu tamamlanma olarak görür ve ilişkide bir ‘denge’ olduğunu düşünür. Ancak bu durum, bilimsel açıdan pek desteklenmez, zamanla bu bahsedilen etkinin genellikle geçici olduğu görülmüştür. Çünkü ilişki devam edip derinleştikçe bu tamamlanma olarak görülen özellikler çatışma kaynağına dönüşebilir. Artık ilgi çekici olan ‘farklılıklar’ yorucu hale gelmeye başlar. Çok sayıda araştırma, benzerliklerin ilişki doyumu açısından daha belirleyici olduğunu ortaya koymuştur. Zıtlıklar ilk başta çekici olabilir, ancak asıl benzerlikler ilişkiyi ayakta tutar.

2. Mesafe İlişkiyi Bitirir mi?

Birçok kişi, fiziksel mesafenin ilişkiye zarar vereceğini düşünür. Ancak araştırmacılar yaygın olan bu inancın her zaman doğru olmadığını söyler. Hatta aksine ilişki kalitesini arttırabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü uzak mesafedeki çiftler, birlikte geçirdikleri zamanın daha değerli olduğunu düşünerek, zamanlarını daha bilinçli geçirirler. Aradaki uzaklığı telafi etme çabasıdır bu, telafi etmek için daha fazla ve daha derin iletişim kurarlar. Bu da, ilişkideki bağları güçlendirir. Yaklaşık bin uzak mesafe yaşayan çiftler ile yapılan bir araştırmada, çiftlerin birbirlerine daha bağlı olduklarını, ilişkide kendilerini ‘sıkışmış’ hissetmediklerini, daha kaliteli ve eğlenceli zaman geçirdiklerini, ayrılma ihtimallerinin daha düşük olduğunu, daha az çatışma yaşadıklarını ve daha fazla sevgi hissettiklerini bildirmişler.

3. Partnerlerin Cinsel Uyumsuzluğu İlişkiyi Bitirir mi?

Sürekli cinsel istek duyan biriyle, bu konuda daha çekingen olan birinin ilişki içerisinde olması bir tür ‘uyumsuzluk’ gibi görülür. Ancak araştırmalar böyle söylemez. Yapılan bir araştırmaya göre, cinsel istek düzeyindeki farklılıkların ilişki doyumunu sanıldığı kadar etkilemediği görülmüştür. Yani çiftler, aynı düzeyde istek seviyesinde olmayabilir; bu, ilişkilerini bitirmeleri gerektiği anlamına gelmez. Çiftler, aynı sayfada olmasalar da, birbirlerini arzuluyor olmaları ve bu duygusal tatminlerini karşılıyor ise ilişki sağlıklı bir şekilde ilerleyebiliyor. Cinsel uyumsuzluktan çok ilişkide önemli olan iletişimdir. Bu farklılığın ne şekilde konuşulduğu ve yönetildiği asıl belirleyici olandır. Farklılık bir “engel” değil, doğru iletişimle aşılabilir bir “özelliktir”.

4. Üzgün Hissetmek, İlişki İçin Kötü Müdür?

İlişkinin içinde üzgün hissetmek, her zaman bir tehlike işareti değildir. Yapılan araştırmalar, ilişkide hissedilen bazı olumsuz duyguların zararsız olmadığını ve hatta faydalı olabileceğini gösteriyor. Üzgün hissetmek, yumuşak duygular arasında yer alır. Zorlayıcı duygular kadar riskli değildir. Zorlayıcı duygular derken bahsettiğimiz öfke, kızgınlık gibi duygulardır. Bu duygular güveni zedeleyebilir, iletişimi engelleyebilir. Ancak üzüntü, kırgınlık gibi yumuşak duygular, daha savunmasızdır ve bağ kurmaya yol açar. Araştırmalar, bu duyguların daha az çatışmaya ve yüksek ilişki doyumuyla ilişkili olduğunu göstermektedir.

5. Sürekli Pozitif Bakış Açısı İlişkiyi Kurtarır mı?

İlişkideki sorunlara sürekli pozitif bakış açısıyla yaklaşmak, sorunları fark etmeyi ve sorunlarla yüzleşmeyi engeller. İlişkideki küçük ve nadir yaşanan sorunlarda, pozitif bakış açısı yararlı olabilmektedir. Ancak büyük ve sık yaşanan problemlerde fazlasıyla iyimser olmak, ‘iyi tarafından’ bakmaya çalışmak, sorunları halının altına süpürmek anlamına gelebilir. Araştırmalara göre bu yaklaşım ilişki doyumunu olumsuz etkilemektedir. Partnerler, ilişkide gerçekten neyin yolunda gitmediğini konuşmalılar. Çünkü sorunun olduğunu kabul etmezsek, onu değiştirmek için bir adım atamayız.

6. Partnerim Her Zaman Benim Tarafımda mı Olmalı?

İlişkinin içinde her zaman iyi hissetmek isteyebiliriz. Desteklenmek, moral olması, yanımızda olduğunu hissetmek isteriz. Ancak bu destek her zaman sadece iyi hissetmemiz için olmamalıdır. Örneğin, partnerlerin birbirini desteklemenin yanı sıra, zayıf yönlerini de görebilecek ve bunları nazik bir şekilde dile getirmesi de çok önemli. Bu tür geri bildirimler, partnerleri geliştirir ve dürüst bir iletişim tarzı ortaya çıkarır. Bu da, daha derin bir ilişki kurulmasını sağlar. İyi bir partner, her zaman sizin tarafınızda olan değil, gerektiğinde sizin gelişiminiz için size dürüst davranabilen kişidir. Her zaman “evet” diyen biri yerine, gerektiğinde “birlikte zor konuları da konuşabiliriz” diyen biri, gerçek anlamda sizin yanınızdadır.

7. Partnerimle Aramı Hemen Düzeltmem mi Gerekir?

Sevdiğimiz biri hata yaptığında, affetmek çoğu zaman en doğru karar gibi görünür. Ancak eğer, partnerlerden biri yapılan hatanın sorumluluğunu almıyor ve özür dilemiyorsa hemen affetmek ve arayı düzeltmek sağlıklı olmayabilir. Bu kişinin özsaygısıyla beraber ilişkisine de zarar verebilmektedir. Eğer partnerler, ‘aman sorun devam etmesin’ diye arayı düzeltme davranışı gösteriyorlarsa bu sorunu çözmek yerine üzerini örtmek anlamına gelir. İleriki süreçlerde de sorunların kronikleşmesine sebep olur. Eğer sorun anlaşılmadan, sorumluluk alınmadan üstü örtülüyorsa, kişide ‘yapabilirim’ sinyali algılanır ve davranışlar tekrarlanabilir. Gerçek anlamda sağlıklı bir affetme, karşılıklı sorumlulukla, pişmanlıkla ve değişim niyetiyle birlikte gelir.

Sonuç

Tüm bu yanlış inançlara baktığımızda belki de fark etmediğimiz başka neler hakkında yanılmış olabiliriz? Hatalar ne kadar küçük gibi görünseler de, birikirler. Biriktikçe büyük bir kar topuna dönüşebilir. Biriken hataları düzeltmek de daha zorlayıcı gelebilir. Hiç kimse ilişkinin sona ermesini istemez. Ancak zaten, bu da bir anda gerçekleşmez. Aksine, bu çöküş; küçük çatlakların, temelsiz varsayımların, kötü kararların ve yanlış inançların birikimidir. Bu kör noktaları, ilişkinizi zedelemeden önce fark etmek önemlidir.

Kaynakça:

https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-psychology-relationships/202105/7-false-beliefs-damage-relationships

Lidya Yılmaz
Lidya Yılmaz
Lidya Yılmaz, Psikoloji lisans eğitimini Kadir Has Üniversitesi’nde tamamlamış, ardından İstanbul Gelişim Üniversitesi Klinik Psikoloji yüksek lisans programını bitirerek “Klinik Psikolog” unvanını almıştır. Eğitim süreci boyunca çeşitli hastane ve merkezlerde aktif olarak görev alarak klinik deneyim kazanmıştır. Yılmaz, 2021 yılından bu yana terapilerinde BDT, EMDR, Cinsel Terapi ve Çift Terapisi gibi yaklaşımlarını kullanmakta; bireyin içsel gücünü keşfetmesini ve psikolojik dayanıklılığını artırmayı amaçlamaktadır. Yazılarıyla, psikolojiyi herkes için erişilebilir ve anlamlı kılmayı; ruh sağlığı konusunda farkındalık yaratmayı hedefleyen içerikler üretmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar