“İlişkiniz düşündüğünüz ve hissettiğiniz boyutta olumsuz gidiyorsa korkunuzda HAKLISINIZ demektir!”
İlişki konusunda korkularımız vardır. Gelin beraber bu korkuyu anlayıp, çözme konusunda daha tertibatlı düşünelim. Konuyu hemen açalım. Bazı ilişkiler çevreden etkili duygusal ağırlıklı bazıları da daha çok ruhsal yapımızla ilgili mental ağırlıklıdır. İlişkinin aşırı mental bir yönü en azından duyguların karmaşıklığı bakımından daha bir merci tutulacak yöndür. Sığ bir düşünceye sahip olmak ve insanın kendini buna alıştırması gibidir. Bu sığ düşünceden çıkmak önemlidir. Peki ilişki konusunda sığ bir düşünceden çıkmış olmak ne demektir? Tabi etrafı başka kimsenin bakış açısına ihtiyaç duymadan geniş bir şekilde görebilmeniz sizin için ilişkiyi anlama noktasında önemlidir. Evet, ilişkilerin duyguların ağır basması ve bu duygu çoğunluğuyla bu ilişkinin yürümesi, eylemlerin tutarsızlığına sebebiyet vermektedir. Başkalarının aklıyla da yürümek ve bunlara her anlamda muhtaç olmak yine bundan kaynaklanmaktadır. Arada bir gelen iradenin, partnerini ya da bizatihi seni kontrol etme konusunda bu durum geçicidir. Başka bir şey, olumsuz ilerleyen ilişkiler her iki adayın birbirine karşı tutumlarındaki gizliliklerinde kendini belli etmektedir. Maalesef ortak bir çözüme de odaklanılmıyor. Çünkü bunlar ‘başkalarına’ bağlılar ve öyle sanıyorlar ki ‘başkaları’ kendilerini koruyor veya bir şekilde duygusal olarak muhafaza ediyor. Bu da tabi ilişki konusunda garipsediğimiz başka bir konudur. Şunu iyi bilmeliyiz: Gizlilik dengeli ilerleyen ilişkilerin düşmanıdır.
İlişki Konusunda “Başkaları”
Dış etkenler sürekli her iki adayın lehine gibi çalışıyor ancak öyle değildir. Onların aleyhine çalışıyor. Çünkü kendindeki eksiklikleri görememelerine sebep olmaktadır. Evet, maalesef ilişki konusunda ‘başkaları’ gözlerinize bir tür perde çekmektedir. Bunu fark etmek kolay olmuyor. Çünkü başkaları tarafından dilimlenmiş pastayı gayret etmeden ağzımıza almayı alışmışızdır. Başkalarının tavsiyeleri kendilerinin yıkılmış, yok olmuş ilişkilerini gerçekte muhafaza etmemiş ki ilişkimizi de sağlıklı bir şekilde yürümesini sağlasınlar.
İlişki Konusunda “Zaman”
İlişkinin gerginlik boyutu ya da birbirlerine karşı tahammülsüzlükleri kendilerine zaman ayıramamaları yüzündendir. Bu da başka bir ilgisizlik aşamasıdır. Bu aşamalar ilerliyor evet, ama gerçekte olumsuz yönde ilerliyor. Kendi hatalarını muhakeme etme noktasında kendilerini yalnız bırakmamaktadırlar. Tabidir ki insanların bir şeyleri fark edebilmesi için mesela acılarını, tutumlarını veya buna tutkularını bile ekleyebiliriz ki bunları kendindeki o irade terbiyesi nihayetinde mukayese edilerek yalnızlıklarında ancak anlayabilirler. Evet, olumsuz ilişkinin her iki adayı için tahammül edilemez duruma gelmesi en önce başkaları yani çevrenin tavsiyeleri sebep olmaktadır ve tabidir ki sonra kendilerine zaman ayıramamalarıdır. Çevrenin tavsiyeleri ve her iki adayı birbirine karşı ilgisiz bırakmaları konusunda bu ilişkiye bu şekilde zarar verdiğini analiz edebilirsiniz. Çevrenizde gördüğünüz bütün yıkıma uğramış sağlam ilişkiler çevrenin hem olumsuz tutumu hem de kadın ve erkeğin birbirine zaman ayıramaması yüzünden yok olup sönmeye mahkûm olduğuna şahit olabilirsiniz. Burada geleneksel bir tutumun da etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Ailelerde görülen adetlerin veya bazı ilkel düşüncelerin hayata geçirilmesi gibi bazı baskın düşünceler ilişkileri ‘başkalarına’ bağlı olarak yürütülmesi zorunlu hale getirilmektedir.
İlişki Konusunda Kendimiz İçin Bir Muhakeme
Her ne olursa olsun partnerler yalnızca kendini bildikten sonra iradesiyle ilişkisi hakkında muhakeme yapabilmekteler. Pekâlâ, bunu hepimiz biliyoruz ama genel olarak tabi uygulamıyoruz! İlişkimizi kendi aklımız, kendi ilgilerimiz, beklentilerimiz, tutumlarımız, irade gücümüzle-tutarlı karakterimizle analiz edemiyoruz! Burada kendimize yüklememiz gerekecektir. Çünkü partnerimize teslim ettiğimiz benliğimizi başka birine teslim etme gücümüzü tekrar geri almamız emin olun aştığımız, ama düzelttiğimiz ve zamanla üstesinden geldiğimizi öğrendiğimiz o zorluklar kadar yine de evhamlı olacaktır. Evet, ilişkimizi tutarlı, maksimum düzeyde ilerletme noktasında kendimizi buna veremiyoruzdur. Çünkü kendimizi çevremize, aşırı bencil özgürlüğümüze, bencil zihinsel kalabalığımıza teslim ediyoruz!
Gerektiğinden Fazlası “Kendimizi” Önemsemek
Kendimizi önemsediğimiz kadar bize değer veren ve bir şekilde algılamadığımız veya onu anlamak için ertelediğimiz partnerimizi de önemsememiz gerçekte gelecek mutluluğumuzun asıl teminatıdır. Ve burada en büyük yanlışlığı kendimize yapıyoruz! Çünkü kendimizi yalnız bırakıp, kendimizi dinleyip ve kendi ilişkimiz hakkında en önce bizim bu durumu analiz etmemiz için işte bu noktaları kaçırıyoruz. Ve bunları sürekli erteliyor ve askıda bırakıyorsak gittikçe bir hayli olumsuz sonuçlar alacağız demektir. Bir şeyleri kaçırıyor, bir şeyleri hissedemiyor veya bir şeyleri aksatıyoruzdur. Bunu bize değer veren partnerimize, eşimize veya sevdiğimize yapmamız gelecekte başka bir ilişkimizde yine kendimizi yetersiz, duygularımızı anlamamış ve irademizi terbiye edilmemiş olarak görebiliriz. Şimdiki ilişkimiz için konusunda olumlu adımlar atamıyorsak, bu ilişkiyi bitirip başka bir ilişkiye başlayıp o ilişkide daha iyi olacağımızı sanıyorsak bu sadece bir yanılgıdan ibarettir. Kendine yetemeyen ve gereğinden fazlası kendini önemseyen birey karşı tarafı anlama konusunda empati yeteneğini geliştirmediğini söyleyebiliriz.
İlişki Konusunda Bir Şeyleri Gizlemenin Özgürlük Sanılması
Evet, ilişkilerde bir gizlilik var ki vay canına ona hiçbir şekilde dokunulsun istenmiyor! Bunu isteyen partner haklı mı? Şunu özellikle belirtmek istiyoruz ki ilişkilerde her iki partner de birbirine karşı o gizliliği kaldırması gerekiyor ve hatta zorunludur. Her iki partner de birbirine karşı şeffaf yani diğer anlamda ılımlı olması ilişkinin seyrinde ilerlemesi konusunda şart olacak bir konudur. Tabidir ki sağlıklı ilişkinin kontrol edilebilir olması her iki adayın birbirine karşı olan ilgisi ölçülebilir olmalıdır; tutarlı olmalıdır, tutumlar karakterize edilmelidir. Bunun özel bir anlamı olması gerekiyor. Buna heves etmek gerekir. Mukayese edilecek tutumlar elde tutulabilir sonuçlar vermelidir. İlginin azı da vardır ve fazlası da vardır. İlginin fazlası ziyan olmaz ama hiçbir zaman ilgi verilmezse, olmazsa bu ilişkiye zarar verecektir. Mutlaka az bir ilgi bile olsa her zaman verilmelidir. Her iki aday da birbirinden haberdar olmalı, birbirlerine danışabilmeli, sorabilmeli, haberleşebilir olmalı ve nereye giderlerse gitsinler birbirlerini habersiz bırakmamalıdır. Bu noktada herhangi bir ‘gizlilik’ olmamalıdır. Tabi bu da yanlış bir tutumla karıştırılıyor; bu ‘birbirine hesap verme‘ ile karıştırılıyor. Ancak çevresel etkiden dolayı, çevrenin bize verdiği bir tür yerel veya geleneksel tutumdan dolayı veya zarardan dolayı “siz nasıl partnerinize hesap veriyorsunuz” gibisinden aslında yukarıda ifade ettiğimiz gibi geleneksel bazı tutumlarla yanlış tavsiyelerde bulunulması sonucunda partnerinizi gerçekten kaybediyorsunuz. Onu ilgisiz bırakıyorsunuz.
Aşkın Kuralı Var mıdır?
Elbette aşk konusunda bazı kurallar geçerlidir. Bu her iki anlamda da her iki partner ve ilişkilerde her iki anne ve baba adayları için de özgürlüğün kısıtlanması anlamına gelmemektedir. Ancak yine çevresel etkiden dolayı bu ‘özgürlüğün kısıtlanması‘ şeklinde yorumlanıyor, buna atfediliyor. Ve gerçekten tekrar edelim, aşkta da kontrol edilebilir konusunda gerçekten bir nizama tam teşekküllü olabilmesi için bazı ciddi kurallara ihtiyaç duyulmaktadır. Bir başka konu ise şununla hesap edilebilir: Bir ilişkide hangi partner daha ilgili ve hangisi daha ilgisizse bunlar mutlaka bellidir. Bunlar kendini mutlaka bilmelidir. Örneğin bir partner kaçar, biri kovalar. Böyle bir durumda şunu söyleyebiliriz ki partnerinizin ilgisi az ise zorla ilgisini üzerinize alamazsınız. Tabiidir ki onun ilgilendiği şeyler arasında çevresi, işi ve kendi özel tutumları daha önemli gelmektedir. Bunlar üzerinden yoğunlaşmıştır. Açıkça belirtmeliyiz ki sizi gerçek manada mutlu edemeyecektir. Ya da siz bu durumu kabullenip tahammül edeceksiniz. Çünkü siz de partnerinizi, eşinizi ya da sevdiğinizi kovalamakla mutlu olamazsınız. Çünkü bu tutumla partneriniz tutarlı, güven veren bir bağlanma için hem duygu ve hem de iradesiyle bile eksik kalacaktır.