Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

İLİŞKİLERDE KIRILMA: BOŞANMA RAKAMLARININ ARDINDAKİ HİKAYE

Birlikte yaşlanma hayaliyle kurulan nice evlilik, daha birkaç yıl dolmadan mahkeme salonlarında son buluyor. Sosyal medya düğünlerini izlerken iç geçiriyoruz; oysa aynı çiftler bir yıl sonra “anlaşamadık” diyerek yollarını ayırıyor. Peki ne oldu da boşanma bu kadar kolaylaştı, hatta sıradanlaştı? Eskiden “ölüm bizi ayırana dek” diye verilen sözler artık birkaç tartışmada buharlaşıyor. Elbette kimse mutsuz bir evliliğe mahkûm edilmemeli. Ancak bugünkü mesele sadece mutsuz evliliklerin artması değil; ilişkilerin sabırla değil, hızla tüketilmesi.

Mahremiyetin Kaybı: Her Şeyin Herkese Açık Olması
Günümüz ilişkilerinde gözden kaçan en büyük değerlerden biri mahremiyet. Evlilik içinde yaşanması gereken özel duygular, tartışmalar ya da anılar sosyal medyada paylaşıldıkça, ilişkinin içsel dengesi bozuluyor. Herkesin gözü önünde yaşanan bir ilişkide, çiftin birbirine ait özel alanı kalmıyor. Oysa sağlıklı ilişkiler sessizlik ister. Dış seslerin çok olduğu bir yerde iç ses duyulmaz. Mahremiyet yalnızca cinsellik değil; iki insanın arasında kalması gereken bağın, güvenin ve kırılganlığın korunmasıdır.

İlişkiler Neden Daha Kırılgan?
Modern çağın bireyi çok bağımsız, çok kendi merkezli. Kimse eleştirilmek istemiyor, kimse sınırlanmak istemiyor, herkesin beklentisi yüksek. Bu bireysel özgürlük talebi, iki kişinin bir hayatı paylaşmasını zorlaştırıyor. Çünkü evlilik sadece sevmek değil; emek vermek, bazen kendinden ödün vermektir. Birlikte yaşam başladığında sadece aşk yetmez. İniş çıkışları birlikte yönetebilmek gerekir. Ancak artık çoğu kişi ilk sorun çıktığında hemen gitmeye hazır. “Ben böyleyim” demek, değişmekten daha kolay geliyor.

Sosyal Medya: İlişkilerin Sessiz Düşmanı
İnsanlar artık ilişkilerini değil, o ilişkinin sosyal medyada nasıl göründüğünü önemsiyor. Takipçilerin beğeneceği çift pozları, mutlu tatil kareleri, etiketli kutlama mesajları… Gerçek bağlar değil, sanal onay peşindeyiz. Üstelik bir “story” kadar hızlı da tüketiyoruz ilişkileri. Başkalarının “ideal” gibi görünen hayatlarını izledikçe kendi ilişkimize olan memnuniyetimiz azalıyor. Oysa o kusursuz görünen çiftlerin de kırıldığı, sustuğu anlar var. Sadece paylaşmıyorlar. Paylaşılan tek şey “mutluluk illüzyonu.” Ve biz bu illüzyonla kendi hayatımıza haksızlık ediyoruz.

Ekonomik Baskılar: Sevgi Yetmiyor
Boşanmalarda sadece duygusal değil, ekonomik etkenler de önemli rol oynuyor. Geçim derdi, iş stresi, borç yükü… Bazen çiftler birbirinden değil, yaşadıkları baskıdan yoruluyor. Özellikle ekonomik eşitsizlik yaşandığında, bir tarafın sürekli yük taşıması ilişkinin dengesini sarsıyor. Bu dengesizlik; suçlama, değersizlik hissi ve özgüven sorunlarını beraberinde getiriyor. Maddi sıkıntıların oluşturduğu gerilim, evlilik bağını içten içe kemiriyor.

Ebeveynlikte Kaybolan Evlilikler
Çocuk sahibi olmak çiftlerin hayatında önemli bir dönemeç. Ancak bu süreçte kadın ve erkek sadece “anne” ve “baba” kimliğine sıkıştığında, birbirlerini “eş” olarak görmeyi bırakıyorlar. Sevgi dili, ilgi, sohbet, birlikte vakit geçirmek unutuluyor. Bir süre sonra çocuk odaklı bir hayatta çiftler birbirine yabancılaşıyor. Oysa sağlıklı bir ailede önce eşler birbirini sevmeli, sonra çocuklarını. Evlilik çocukla bitmemeli; çocukla birlikte güçlenmeli.

Toplumsal Roller ve Sessizleşen Erkekler
Hâlâ geçerli olan cinsiyet kalıpları, özellikle erkeklerin duygularını bastırmasına neden oluyor. “Erkek adam ağlamaz” baskısı, sağlıklı iletişimi engelliyor. Duygularını ifade edemeyen erkekler zamanla içine kapanıyor ya da ilgisizleşiyor. Kadınlar ise bu durumu soğukluk olarak algılıyor. “Benimle konuşmuyor, bana değer vermiyor” gibi düşünceler oluşuyor. Oysa sorun çoğu zaman sevgisizlik değil, ifade eksikliğidir. Bu iletişim kopukluğu, çiftleri duygusal anlamda yabancılaştırıyor.

Boşanmanın Görünmeyen Yüzü: Çocuklar
Boşanma sadece iki kişiyi değil, bir çocuğun dünyasını da ikiye bölüyor. Sessiz kalan çocuk her şeyi hisseder: annenin ağladığını, babanın gitmesini, evdeki değişen havayı… Boşanma kararı verilirken “çocuk için kalmayalım” demek kolay, ama çocuk için ayrılmanın da büyük bir sorumluluğu vardır. Bazı durumlarda çocuklar adeta bir “araç” haline gelir. Kimde kalacak, kimi daha çok seviyor, hangisini seçmeli? Oysa çocuk hiç kimseyi seçmek istemiyor. Sadece huzurlu bir ortam istiyor.

Sessizleşerek Bitmek
Boşanmaların birçoğu büyük tartışmalarla değil, sessiz uzaklaşmalarla başlıyor. İlgisizlik, anlayışsızlık, sürekli eleştirilmek ya da sadece “duyulmamış hissetmek”… Bu küçük gibi görünen ama biriken sorunlar çiftlerin arasını açıyor. Bir gün bakıyorlar ki; aynı evde ama ayrı hayatlarda yaşıyorlar. Göz göze gelmiyorlar. Konuşsalar bile aynı dili konuşamıyorlar.

NE YAPILABİLİR?

Boşanmayı değil, sağlıklı ilişkileri konuşmalıyız. Çünkü bazen ayrılmak çözüm olabilirken, bazen sadece bir konuşma, bir sarılma, bir anlayış kurtarır evliliği.

  • Beklentiler açıkça konuşulmalı. Ne istiyoruz, neye tahammül edemeyiz?

  • İletişim, suçlamak için değil, anlamak için kullanılmalı.

  • Gerçeklik kabul edilmeli. Kimse her gün mükemmel olamaz. Hatalar, telafisi mümkünse, affedilmeli.

  • Destek alınmalı. Evlilik danışmanlığı sadece kriz anlarında değil, öncesinde de faydalı olabilir.

Evlilik kolay değildi, hiçbir zaman olmadı. Ama bugün daha da zor, çünkü insanlar hızlı yaşıyor, hızlı vazgeçiyor. Aşk başlatır ama yürütmez. Evlilik, niyet, sabır, anlayış ve emekle yürür. Bazı ilişkiler gerçekten sona ermelidir. Ama bazıları, sadece biraz daha ilgi, biraz daha empati ve biraz daha “çaba” ile yeniden can bulabilir.

Çünkü mutlu evliliklerin sırrı; çok sevmek değil, her gün yeniden “onu” seçebilmektir.

Büşra Çınar
Büşra Çınar
1995 yılında Kastamonu’da doğan Büşra Çınar, lisans eğitimini Başkent Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü’nde tamamlamıştır. Lisans süresince gösterdiği akademik performans ile Haberal Başarı Bursu’na layık görülmüştür. 2020-2022 yılları arasında aldığı Aile Danışmanlığı eğitimi sonucunda ‘’Aile Danışmanı’’ unvanını almıştır. Sosyal Hizmet alanında kurumsal ve saha temelli birçok projede yer alan Çınar; Çankaya Belediyesi, Etimesgut Belediyesi ve T.C Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde yürütülen çeşitli sosyal hizmet projelerinde aktif rol üstlenmiştir. Ayrıca, bağımlılıkla mücadele alanında da çalışmalar yürüten Çınar, Yeşilay’da aktif görev alarak bireylerin psiko-sosyal destek süreçlerine katkı sağlamıştır. Toplumsal konulara yönelik düşünsel üretimini yazılı alana da taşıyan Büşra Çınar, Açıksöz Gazetesi’nde aile ve toplum temalı makaleler kaleme almakta; özellikle aile yapısı, toplumsal değişim ve sosyal bütünleşme konularında değerlendirmelerde bulunmaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar