Bugün sizlerle romantik ilişkilerde çiftlerin sıkça yaptığı hatalardan birkaçını paylaşmak istiyorum. İlişki dinamikleri çiftler arasında değişse de bazı temel davranışlar, ilişkilerin genelinde aynı sorunları beraberinde getirebilir. Bu yazı, ilişkilerinizdeki bu kritik anları daha iyi anlamanız ve bu hatalardan kaçınmanız için önemli bir rehber olabilir. Makalemizde, danışanlarımda görerek tecrübe edindiğim ve araştırmalarım sonucunda rastladığım durumlardan bahsedeceğim. Romantik ilişki dediğimizde, bununla beraber aşk kavramı aklımıza gelir. Peki aşk nedir? Nasıl tanımlayabiliriz? Carl Jung, “Aşk, iki bireyin birbirlerine kayıtsızca ve tam anlamıyla kendilerini sundukları bir süreçtir. İki insan arasındaki en derin bağ, birbirlerini olduğu gibi kabul etmeleridir,” tanımını kullanırken; Sigmund Freud, “Aşk, insanın en temel içsel çelişkileriyle yüzleşmesine yol açar; ne kadar arzulansa da, aşk genellikle acı ve hayal kırıklığı getirir,” tanımını yapmıştır. Genel olarak baktığımızda, herkes için aşk tanımı bambaşka olabilir. Sizin için aşk ne demek? Siz aşkı nasıl tanımlarsınız?
Siz bu soruya zihninizin bir köşesinde cevap ararken, ben adım adım çiftlerin yaptığı bazı hatalar üzerinde konuşmaya başlamak istiyorum.
1. Çiftlerin Birbirinin Kişiliğini Değiştirmeye Çalışması
İlişki içerisinde bireylerin partnerlerini değiştirmeye çalışması, sık karşılaştığımız bir durumdur. Bu değiştirme çabası, iki taraf için de sancılı bir süreç olabilir. Bunu isterken, nedenini bulmak bize yardımcı olabilir. “Neden aşık olduğum adamı/kadını değiştirmeye çalışıyorum? Aşık olduğum ilk anda beni rahatsız etmeyip şimdi rahatsız eden durumun sebebi nedir?”
Çocukluk döneminde büyüdüğümüz ev ve geliştirildiğimiz kültürel dinamikler, partner seçimimizi etkiler. Örneğin, babası tarafından annesi sürekli eleştirilen bir kadın, bir süre sonra ya babası gibi davranan bir erkeği ya da babasının tam zıttı bir karakteri kendisine partner olarak seçecektir. Bilinçaltındaki “baba-partner” tanımı bu şekilde olabilir. Erkekler için de durum benzerdir. Böyle bir durumla karşılaştığımızda, partnerimizi değiştirmekle yükümlü olmadığımızı ve onunla ilk tanıştığımızda bizi rahatsız etmeyen durumların, davranışların şimdi neden iyi hissettirmediğini bulmak yardımcı olabilir.
2. Duygu ve Düşünceleri Gizlemek – Çiftlerin Birbirleriyle İletişim Kurmaktan Kaçınması
Bazen hayatımızın merkezine aldığımız arkadaşlarımız, aile fertlerimiz ve partnerimiz bizi konuşmadan anlasın ve buna bir adım atsın isteriz. Ancak kendimizi ifade etmemek, durumları iyileştirmekten ziyade daha kötü bir hale getirebilir. Bunun yerine, birbirimizle hangi durumlarda konuşmanın ilişkimize zarar verdiğinin analizini yapıp bir kritik oluşturabiliriz. Örneğin, uzmanların geneli, yemek masalarında ve yatak odalarında kriz çözmeye çalışmanın faydasız olduğunu söyler. Bunun gibi çizgiler çizip tartışmalarımızı, farklılıklarımızı dile getirmek yerinde olacaktır. Unutulmamalıdır ki, her sağlıklı ilişkide mutlu anlar olduğu gibi tartışmalar da olabilir ve bunun üzerine konuşulması gerekir.
3. Hataları Yüzüne Vurmak ve Geçmişi Eşelemek
İletişimde “ben dili” kullanmak daha yapıcı bir üsluptur. Örneğin, eşiyle tartışan bir kadının, “Bu yaptığın beni üzdü,” demesi, “Hep beni üzecek şeyler yapıyorsun,” demesinden daha yapıcı ve yargısız bir tavır olduğundan yardımcı olacaktır. Bununla beraber, zıtlıklarla karşılaşıldığında geçmişi değil, o anı konuşmak sağlıklı bir ortam yaratabilir. “Geçen sefer de bunu yapmıştın… İlk evlendiğimizde böyle değildi…” gibi geçmişe bağlı kalınan ilişkilerde, anın tadı ve büyüsü bozulabilir.
4. Aile veya Üçüncü Kişilerle Olan İlişkilere Dikkat Edilmemesi
İlişkide çiftler, birbirine yeterince zaman ayırdıktan sonra birbirlerinin ailelerine vakit ayırmalıdır. İlişki yerine, iki taraftan birinin ailesi ya da arkadaşları ön plana koyulduğunda, ilişkinin dinamiklerinde zedelenmeler oluşabilir. Böyle bir durumda, karşılıklı olarak bu durumu konuşmak ve buna göre bir çizgi belirlemek faydalı olacaktır. Bu çizgiler belirlenmediğinde, aşılması çok daha kolay olacak sınırlar oluşturulmuş demektir.
Bu noktada unutulmamalıdır ki, bu tür problemler her çiftin başına gelebilen durumlardır. Önemli olan, bunun farkına varıp bu konuda destek almaktır. Sevgiyle kalın…