Güçlü olmak, modern toplumda fazlasıyla övgü alan bir nitelik. Özellikle sosyal medyada, iş hayatında, akademik başarılarda ya da aile rollerinde sürekli dirayetli, üretken, ayakta duran bireyler olarak algılanmak sanki bir zorunlulukmuş gibi sunuluyor. Ne var ki, bu “güçlü kalma” baskısı, uzun vadede kişinin hem psikolojik hem de fizyolojik sağlığını tehdit eden bir unsura dönüşebiliyor.
Güçlü Olma Baskısı Nereden Geliyor?
Öncelikle toplumsal roller bu baskıyı çoktan şekillendirmiş durumda. Kadınlardan hem evde mükemmel bir anne ve eş, hem işte üretken bir çalışan, hem de sosyal çevresinde duygusal olarak destekleyici biri olmaları beklenirken; erkeklere ise asla duygularını göstermemesi, her durumda çözüme yönelmesi ve daima kontrolü elinde tutması gerektiği gibi duygu ve durumlar öğretiliyor. Bu öğretiler, bireyin zorluk karşısında çaresizlik, yorgunluk ya da kaygı hissetmesini “zayıflık” olarak değerlendirmesine neden olabiliyor.
Psikolojik Etkileri Nelerdir?
Sürekli güçlü görünme çabası, bastırılan duygulara, içselleştirilen kaygılara ve depresif belirtilere yol açabilir. Yapılan çalışmalar, duyguları ifade edemeyen ya da yardım istemeyi zayıflık sayan bireylerde stres hormonlarının daha yüksek seyrettiğini ve bu bireylerin daha sık psikosomatik hastalıklar (baş ağrısı, mide problemleri vb.) yaşadığını ortaya koymuştur.
Ayrıca bu kişilerde sosyal ilişkilerde yükler de artar; yaşanılan zorluklar paylaşılamaz, yardım talep edilemez ve “ben iyiyim” maskesi takılmak zorunda hissedilir. Bu durum, hem duygusal yalnızlığa hem de kişinin kendine yabancılaşmasına neden olabilmekte.
Her Zaman Güçlü Görünme Zorunluluğu Performans Kaygısını Tetikliyor
Özellikle öğrencilerde ve profesyonellerde görülen bir durumdur: Başarılı olduğunuz sürece “değerli” hissediyor olabilirsiniz. Bu da her performansınızın en iyisi olması gerektiği yanılsamasını yaratıyor. Oysa ki, zirvede kalma çabası hem fiziksel hem duygusal yıpranmaya neden olur. Kaygı artar, erteleme davranışı sıklaşır ve sonunda kişi “başarısızlıktan korktuğu için” performans sergileyemez hale gelir.
Ne Yapabiliriz?
-
Duygusal Farkındalık Geliştirin: Kendinize “Bugün nasılım?” sorusunu sormakla başlayabilirsiniz. Cevabının “iyi” ya da “kötü” olmasına gerek yok; sadece fark edin.
-
Yardım İstemeyi Normalleştirin: Profesyonel destek almak, bir yakınınızla zorlanınızı paylaşmak sizi zayıf değil, cesur yapar.
-
Mola Vermeyi Öğrenin: Sürekli çalışmak, verimli olduğunuz anlamına gelmez. Dinlenmek, zihinsel ve fiziksel iyilik hali için şarttır.
-
Kıyas Mekanizmasını Durdurun: Sosyal medya dünyasında herkesi başarılı, her şeyi yolunda görüyoruz. Oysa ki olumsuz duygularınız, kırılganlıklarınız utanılacak şeyler değil.
-
Kendinizle Konuşma Biçiminizi Değiştirin: Hata yaptığınızda içinizdeki sesi dinleyin. Eleştiriyor mu, yoksa anlıyor mu? Kendinize iyi davranmadan sağlıklı bir ilişki kuramazsınız.
Son Söz
Her zaman, her gün, her an, her dakika güçlü kalmak zorunda değilsiniz. Zaman zaman yorgun, kırılgan, çaresiz veya ürkmüş hissetmek insan olmanın doğal bir parçasıdır. Asıl güç, bu duyguları fark edebilmek ve onlarla kalabilmektir. Güçlü olmak, her şeyi kendi başına yapabilmek değil; yardım isteyebilmeyi, destek almayı, insan olmanın kusurlu ama kıymetli yanlarını kabul edebilmeyi de içerir. Unutma: Güçlü kalmanın yolu, bazen durabilmekten geçer.