Salı, Ağustos 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Hayattaki Her Problem Çözmeye Değer Değil

İnsanın psikolojik yapısı, anlam arayışı üzerine kuruludur. Beyin, belirsizliğe tahammülsüzdür; bu yüzden karşılaştığı her sorunu çözmeye, her çatışmayı anlamlandırmaya, her duyguyu yerli yerine koymaya çalışır. Ancak bu doğal eğilim, kontrolsüz kaldığında zihinsel ve duygusal tükenmişliğe yol açar. Oysa psikolojik dayanıklılığın temel taşlarından biri şudur: Hayattaki her problemi çözmeye çalışmak zorunda değiliz. Çünkü bazı problemler dış dünyanın değil, başkalarının tercihidir; bazıları ise çözülecek değil, bırakılacak şeylerdir.

Özellikle kişilerarası ilişkilerde karşımıza çıkan birçok çatışma, bizim sorumluluğumuzda değildir. Örneğin, birinin bizi yanlış anlaması ya da bizi onaylamaması, çoğu zaman onun algısının ürünüdür. Elbette empati göstermek değerlidir; ancak kendimizi sürekli başkalarının memnuniyeti için değiştirmeye çalışmak, “onay bağımlılığı” denen psikolojik tuzağa sürükler. Bu durum bireyin özsaygısını zedeler ve kendi ihtiyaçlarını bastırmasına neden olur.

Burada devreye şu cümle girer: “Kendi dünyanızın merkezine kendinizi koyun.” Psikolojik olarak bu ifade, “içsel odağı dışsal onaydan bağımsızlaştırmak” anlamına gelir. Kişinin kendi değerlerini, isteklerini, sınırlarını merkeze alması, sağlıklı bir benlik gelişimi için elzemdir. Bu yaklaşım, bireyin “başkaları ne der?” kaygısından uzaklaşmasını, kararlarını kendi içsel pusulasına göre vermesini sağlar. Kendini merkeze koymak, bencilce değil; bilinçli ve sorumlu bir şekilde kendine sahip çıkmaktır.

Bu durum, “kişisel sınır koyma becerisi” ile de yakından ilişkilidir. Kendi merkezinde duramayan birey, başkalarının duygusal sorumluluklarını da taşımaya başlar. Bir arkadaşının öfkesini yatıştırmak, ailesinin beklentilerine göre hayatını şekillendirmek, partnerinin, eşinin huzursuzluğunu gidermek için kendi duygularını bastırmak gibi davranışlar, kişinin ruhsal yükünü artırır. Halbuki herkesin içsel düzeninden kendisi sorumludur. Bir bireyin sürekli başkalarının problemlerine koşması, farklı psikolojik rahatsızlıklara dönüşebilir. Bu durum da uzun vadede tükenmişlik, değersizlik hissi ve depresif eğilimlere yol açar.

Öte yandan, her problemi çözmeye çalışmak, kontrol ihtiyacının bir sonucudur. İnsan, belirsizliğe tahammül edemediği ölçüde çözüm üretme zorunluluğu hisseder. Ancak psikolojik olgunluk, bazı şeylerin kendi akışında çözülmesine izin verebilme becerisidir. Çünkü bazı durumlar yalnızca zamanla şekillenir, bazı insanlar ise değişmek istemez. Böyle zamanlarda geri çekilmek, susmak, izlemek ve kendi zihinsel sınırlarını korumak en sağlıklı tutumdur.

Kendini merkeze koymak aynı zamanda “öz şefkat”in bir uzantısıdır. Kendine dost olmak, kendine alan tanımak, başkalarıyla yaşanan zorlukları kişisel yetersizlik olarak değil, hayatın doğal parçası olarak görebilmek… Öz şefkat geliştikçe kişi, her problemi çözmek yerine, bazı problemleri sadece gözlemlemeyi, bazılarını ise arkasında bırakmayı öğrenir.

“Bilişsel çarpıtmalar”dan biri de “aşırı genelleme”dir. Kişi, yaşadığı her olumsuzluğu büyütür, her olayı kişiselleştirir ve her soruna müdahale etme sorumluluğu hisseder. Bu da kaygıyı ve çaresizlik hissini artırır. Terapötik süreçte amaç, bireyin bu döngüyü fark edip durdurabilmesini sağlamaktır. Her olayı analiz etmek, her çatışmayı çözmek ve herkesi memnun etmek gibi bir zorunluluk olmadığını kavramak, psikolojik özgürlüğün anahtarıdır.

Sonuç olarak, insan zihni bir süzgeç gibi çalışmalı; her gelen problemi değil, gerçekten anlamlı ve etkili olanları içeri almalı, diğerlerini ise elemelidir. Bu da yalnızca güçlü bir benlik bilinci ve sağlıklı bir içsel denge ve psikolojiyle mümkündür. Kendi dünyasının merkezine kendini koyan birey, dış dünyadan gelen rüzgârlarla savrulmaz. Neyi çözmesi gerektiğini, neyi bırakması gerektiğini bilir. Bu da onun ruhsal esnekliğini ve içsel gücünü besler.

Unutmayın: Hayattaki her problem sizin göreviniz değildir. Bazen en büyük çözüm, hiç müdahale etmemektir. Ve en sağlıklı adım, kendinizi hayatınızın merkezine almaktır.

Aşk ile…

Alev Yıldız
Alev Yıldız
Alev Yıldız, eğitimci ve psikoloji bilim uzmanı olarak ,akademik anlamda geniş bir deneyime sahiptir.Lisansını Türk Dili ve Edebiyatı ve Sosyoloji alanında,Yüksek Lisansı Psikoloji alanında tamamlayan Yıldız, özellikle Aile Danışmanlığı, Çift Danışmanlığı, Ergen Danışmanlığı, Travma Terapi alanlarında uzmanlaşmıştır. Bireylerin ruh sağlığını desteklemek amacıyla, ulusal platformlarda düzenli olarak yayımlanan yazı ve videolarla nitelikli içerikler üretmeye devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar