Pazar, Mayıs 25, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Hayal Kuramayan İnsanlar: İmgelem Eksikliğinin Psikolojik Etkileri

Afantazi, zihinsel imgeleme yetisinin kısmen ya da tamamen yokluğu olarak tanımlanan ve son yıllarda tanımlanmış bir bilişsel durumdur. Zihinsel imgeleme, çoğu insanın hayal kurma, hatırlama ve planlama gibi süreçlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Örneğin, “güneşli bir plaj” denildiğinde birçok kişi gözünde deniz, kum ve güneşi canlandırabilir. Ancak afantazik bireyler için bu çağrışımlar sözel düzeyde kalır; zihinlerinde görsel bir sahne oluşmaz.

Gerçek Hayat Örnekleri

Bir danışanımdan çocukluk evini tarif etmesini istediğimde, anlatımı “evimiz vardı, bahçesi vardı” gibi soyut ifadelerle sınırlı kalmıştı. Oysa ben aynı sahneyi zihnimde detaylarıyla canlandırabiliyordum. Bu fark, onun zihinsel deneyimini anlamam açısından belirleyiciydi. Afantazi, yalnızca hayal gücünü değil; bireyin dünyayı algılama, hatırlama ve deneyimleme biçimini de etkiler. Pek çok kişi bu durumdan habersiz yaşar çünkü zihinsel imgelemenin evrensel olduğunu varsayar (Zeman ve ark., 2020).

Bilimsel Bulgular

Bainbridge ve arkadaşlarının (2021) yaptığı çalışmada, afantazik bireylerin mekânsal düzeni hatırlamada başarılı oldukları, ancak nesne detaylarını ve renkleri zihinsel olarak imgeleyemedikleri gösterilmiştir. Bu bulgu, afantazinin daha çok görsel detay eksikliğiyle ilişkili olduğunu ortaya koyar.

Bir başka danışanım, taşındığı evin içini zihninde canlandıramadığını ve yalnızca kelimelerle düşünebildiğini ifade etmişti. Bu gibi deneyimler, afantazinin günlük yaşamda da çeşitli zorluklara yol açabileceğini gösterir.

Afantazinin Farklı Yönleri

Afantazik bireyler, genellikle sözel ve kavramsal hafıza stratejileri kullanırlar. Görsel imgeleme yerine işlev, isim ya da konum bilgileriyle hatırlarlar. Bu fark, meslek seçimlerine de yansır; matematik, mühendislik ve fen bilimlerinde daha başarılı olabildikleri gözlenmiştir (Zeman ve ark., 2020). Bir mühendis bu durumu şöyle özetler: “Tasarımı gözümde canlandıramam ama nasıl çalışacağını adım adım düşünebilirim.”

Bir kişi, çocukken favori kitabını yeniden okuduğunda diğer insanların karakterleri ve mekânları “gözünde canlandırarak” okuduğunu öğrenince şaşırmıştı. O, her zaman yalnızca kelimeleri takip etmiş, hiç görsel bir sahne hayal etmediğini fark etmemişti. Bu farkındalık sarsıcıydı.

Afantazi, rüya görme deneyimini de etkileyebilir. Yapılan anketler, bu bireylerin rüyalarının daha çok kavramsal ve duygusal içerik taşıdığını göstermiştir. Bu, zihinsel imgelemenin bilinçdışı süreçlerle de yakından ilişkili olduğunu ortaya koyar.

Sonuç olarak, afantazi yalnızca bir eksiklik değil, bilişsel çeşitliliğin bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Bu durum, beynin bilgiyi işlemede izlediği farklı ve değerli bir yolu temsil eder.

Zihinsel İmgeleme Eksikliği Psikolojik Süreçleri Nasıl Etkiler?

Zihinsel imgeleme, hafıza ve yaratıcılık için temel bir işlevdir. Hayal kurmak, sadece boş vakit değerlendirmek değil; beynimizin en aktif süreçlerinden biridir. Örneğin, bir yazar yeni bir roman yazarken, karakterlerin yüzlerini, diyaloglarını ve ortamlarını zihninde oluşturur. Bir mühendisin ise karmaşık makinelerin işleyişini zihninde canlandırması gerekir.

Nörobilimsel Bulgular

Zhang ve arkadaşlarının 2023’teki nörobilim çalışması, hayal kurma ve yaratıcılık arasındaki ilişkinin altında yatan beyin ağlarını ortaya koydu. Hayal kurmanın beyindeki varsayılan mod ağı (Default Mode Network, DMN) gibi ağlarını etkinleştirdiğini ve bu ağların yaratıcılık performansını öngörebildiğini gösterdi. Özellikle varsayılan mod ağı, merkezi yönetici ağ ve belirginlik ağının bu süreçlerde kilit roller üstlendiği anlaşılmıştır.

Hayal kurmanın olumlu ve yapıcı türleri yaratıcılıkla pozitif ilişkilendirirken, zayıf dikkat kontrolü yaratıcılığı olumsuz etkiler. Bu bulgular, zihinsel imgelemenin sadece görsel değil, bilişsel ve duygusal bir süreç olduğunu destekler (Zhang ve ark., 2023).

Günlük Hayatta Afantazi

Hayatından bir örnek: Bir öğrenci, sınavlarda soruları zihninde “canlandırarak” çözemediğini fark ettiğinde zorlanıyordu. Fakat sözel stratejilerle, kavramsal analizle başarılı oluyordu. Öğrenci, kendi öğrenme stilini keşfettiğinde motivasyonu arttı.

Hayal Kuramamak: Psikolojik Etkiler ve Duygusal Yansımalar

Zihinsel imgelemenin yokluğu sadece zihinsel değil, duygusal hayatı da etkiler. Duygusal düzleşme denilen durum, yüz ifadeleri, ses tonu ve beden dilinde duygu eksikliği olarak kendini gösterir ve sosyal hayatta ciddi engeller yaratabilir (Kutlubaev ve ark., 2024).

Duygusal Zorluklar

Afantazik bireylerin iç dünyası ise bazen bu duruma benzer. Geçmişe ait mutlu anıları zihninde canlandıramadıkları için, bu anılara bağlı pozitif duyguları tam anlamıyla yaşamakta zorlanabilirler. Mesela, eski güzel bir tatili gözünün önünde canlandıramamak, o tatilin getirdiği huzur ve mutluluk duygusunu da kısıtlar.

Sosyal ilişkilerde bu durum zorluk yaratabilir. Diyelim ki birisi size gelecek planlarından bahsediyor ve onları zihninde somutlaştırıyorsunuz. Afantazik bir kişi ise o planları kavramsal olarak anlıyor ama “onları yaşama” deneyimini paylaşamıyor. Bu, bazen iletişim kopukluklarına yol açabilir.

Gerçek Hayat Örneği

Bir danışanım, yeni evlenmiş ve gelecekteki ev hayatını hayal etmekte zorlandığını anlatmıştı. “Kendi evimi, çocuklarımızı gözümde canlandıramıyorum, bu bazen beni korkutuyor, sanki hayal edemediğim şey gerçekleşmeyecekmiş gibi geliyor” diyordu. Bu örnek, afantazinin duygusal dünyaya nasıl nüfuz ettiğini gösteriyor.

DEHB ile birlikte afantazi olduğunda ise kaygı ve motivasyon sorunları karmaşıklaşır. Çünkü hayal kuramamak, geleceğe dair belirsizlik hissini artırır ve bu da kaygıyı besler. Terapi süreçlerinde bu nedenle özel stratejiler geliştirmek gerekir.

Terapi Sürecinde Afantazi ile Çalışmak

Geleneksel psikoterapi teknikleri, özellikle travma, kaygı ve depresyon tedavisinde, zihinsel imgeleme temelli yaklaşımlara dayanır. Bilişsel-davranışçı terapi (BDT) ve EMDR gibi yöntemler, danışanın olumsuz anıları veya düşünceleri zihninde canlandırmasını gerektirir. Ancak afantazik bireyler için bu çağrılar, neredeyse imkânsız bir görev anlamına gelir; çünkü görsel imgeler oluşturamazlar. Bu nedenle, klasik teknikler beklenen etkiyi göstermeyebilir.

Terapide Yeni Yaklaşımlar

Terapi sürecinin başında, danışanın zihinsel imgeleme kapasitesini netleştirmek önemlidir. “Gözlerin kapalıyken bir görüntü görebiliyor musun?” gibi sorular, uygun yaklaşımın seçilmesini sağlar.

Afantazik bireylerle çalışırken metaforlar, hikâyeleştirme, sesli/dokunsal farkındalık egzersizleri ve somatik terapi gibi yöntemler etkili olabilir. Örneğin, DEHB ve afantazi tanılı bir danışan, hedeflerini görselleştirmekte zorlandığında, terapist süreci somut adımlara bölerek ilerlemiş ve danışanın motivasyonunu artırmıştır.

Afantazi, hayal gücünün yalnızca görsel imgelerle sınırlı olmadığını hatırlatır. Bu durum, terapistler için bireysel farklılıkları daha derinlemesine keşfetme fırsatı sunar. Somatik terapi, kabul ve kararlılık terapisi (ACT) ve sözel bilişsel yöntemler, afantazik bireylerle etkili çalışmanın yollarını açar.

Sonuç: Afantazi ve Bilişsel Çeşitlilik

Sonuç olarak, her bireyin içsel deneyimi benzersizdir. Terapötik süreçte önemli olan, danışanın “gördüğü” değil, “hissettiği ve anladığı” dünyaya ulaşabilmektir. Afantazi, hayal kuramamanın psikolojik etkilerini anlamak için bir kapı aralar ve bilişsel çeşitliliğin değerini vurgular.

Kaynakça

  • Bainbridge, W. A., Pounder, Z., Eardley, A. F., & Baker, C. I. (2021). Quantifying aphantasia through drawing: Those without visual imagery show deficits in object but not spatial memory. Cortex, 135, 159-172.
  • Kutlubaev, M. A., Akhmadeeva, L. R., & Bikbulatova, L. F. (2024). Emotional flattening in neurological practice: A review. Neuroscience & Behavioral Physiology, 1-7.
  • Zeman, A., Dewar, M., & Della Sala, S. (2020). Lives without imagery – Congenital aphantasia. Cortex, 73, 378-380.
  • Zhang, W., Sjoerds, Z., & Hommel, B. (2023). Metacontrol of human creativity: The neurocognitive mechanisms of convergent and divergent thinking. NeuroImage, 210, 116-127.
Miray Eraslan
Miray Eraslan
Ben, insan ilişkilerinin ve duygusal bağların karmaşıklığını anlamaya ve anlamlandırmaya tutkuyla bağlı bir psikoloğum. 2024 yılında Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi’nden mezun oldum. Sistemik psikoterapi alanında çalışıyor, yetişkinler, ergenler ve çiftlerle bir araya gelerek hem bireysel hem de ilişkisel dünyalarına ışık tutuyorum. Danışanlarımla yüz yüze olduğu kadar online olarak da çalışarak, psikolojik desteğe erişimi daha kolay ve ulaşılabilir hale getirmeye önem veriyorum. Duygusal ilişkilerdeki dinamikleri keşfetmek, sağlıklı bağlar kurmak ve bireylerin kendilerini daha derinlemesine tanımalarına yardımcı olmak benim için sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi. İnsan doğasının en hassas ve en güçlü yanlarını barındıran ilişkileri anlamlandırmak, psikolojiyi herkes için anlaşılır ve erişilebilir kılmak en büyük önceliklerimden biri. Hem terapi sürecinde hem de yazılarımda, bilimsel bilgiyi gündelik hayatın gerçeklikleriyle harmanlayarak, insanların kendilerini ve sevdikleriyle olan bağlarını daha iyi kavramalarına destek oluyorum. Yazılarımda eleştirel bir dili benimsiyor, insan ilişkilerine dair ezberleri sorgulayan bir bakış açısı sunuyorum. Bazen düşündüren, bazen gülümseten ama her zaman içten ve gerçekçi bir üslupla yazıyor, psikolojinin yalnızca akademik bir disiplin olmaktan çıkıp herkesin hayatına dokunan bir rehber haline gelmesini amaçlıyorum. Benim için psikoloji, insan ruhunun derinliklerine inebilen, duyguların ve ilişkilerin iç içe geçtiği bir yolculuk. İnsanların kendilerini daha iyi tanıyabildiği, duygusal ilişkilerini güçlendirebildiği ve değişimin mümkün olduğunu görebildiği bir alan yaratmayı hedefliyorum. Bu yolculukta, kendini anlamaya ve ilişkilerini dönüştürmeye cesaret eden herkesin yanında olmak en büyük motivasyonum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar