Perşembe, Ekim 9, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Gelecek Kaygısı ve Çıkış Yollarımız

Bazen geleceği düşünürken içimde tanımlayamadığım bir sıkışma hissi oluyor. Sanki önümde sisli bir yol var; adımlarımı atıyorum ama nereye çıkacağını bilmiyorum. Arkadaşlarımla sohbet ettiğimde fark ediyorum ki bu yalnızca bana özgü bir duygu değil; çoğumuz aynı belirsizlikle boğuşuyoruz.
“Ya mezun olunca iş bulamazsam, ya emeklerim boşa giderse, ya yarın bugünden kötü olursa?” Bu sorular, bizim kuşağımızın adeta ortak cümleleri hâline geldi.

Psikoloji öğrencisi olduğum için, hissettiğim şeyleri anlamlandırmaya çalışıyorum. Biliyorum ki “kaygı” kötü bir duygu değil, aksine insanın hayatta kalmasını sağlayan bir alarm sistemi. Kaygı bize “hazırlan, önlem al” diyor. Fakat bu alarm hiç susmadığında, yani sürekli çalıp durduğunda, hayatın doğal akışını bozuyor. İşte gelecek kaygısı dediğimiz şey tam da burada başlıyor.

Belirsizlikle Baş Etmek

Gelecek kaygısının en zorlu tarafı, belirsizlikle el ele yürümesidir. Çünkü biz insanlar bilinmezliği sevmeyiz; kontrol etmek, güvenli hissetmek isteriz. Ama yaşam dediğimiz şeyin büyük kısmı zaten belirsizlikten oluşuyor. Benim için bu gerçekle yüzleşmek ilk başta çok zor oldu.

Fakat zamanla şunu fark ettim: Belirsizlik aslında kötü değil, içinde ihtimaller barındırıyor. Yani geleceğin kesin olmaması, bizim onu şekillendirebilmemiz için bir fırsat.
Bazen ders çalışırken, başvurular yaparken ya da geleceğe dair plan kurarken kaygım yükseliyor. O anlarda kendime küçük bir cümle söylüyorum: “Şu an yapabileceğini yap, gerisi yavaş yavaş gelir.” Bu cümle bana güç veriyor, çünkü zihnimi kontrol edemediğim şeylerden, kontrol edebildiklerime yönlendiriyor.

Küçük Adımların Gücü

Çözüm ararken öğrendiğim en önemli şeylerden biri şu: Kaygıyı azaltmak için büyük hedeflere değil, küçük adımlara odaklanmak gerekiyor.
Mesela “iyi bir meslek sahibi olmalıyım” düşüncesi beni sıkıştırıyor ama “bugün şu makaleyi okuyayım” dediğimde işler kolaylaşıyor. Çünkü küçük adımlar somut ve ulaşılabilir, büyük hedefler ise çoğu zaman gözümüzde devleşiyor.

Bir defterim var; oraya günlük yapılacak küçük şeyler yazıyorum. Sadece dersle ilgili değil, kendime iyi gelecek aktiviteler de ekliyorum. Bir kahve molası, kısa bir yürüyüş, bir arkadaşımı aramak… Küçük gibi görünen bu şeyler aslında çok büyük bir fark yaratıyor.
Çünkü kaygının en çok beslendiği şeylerden biri “hep ilerlemeliyim, hep büyük şeyler yapmalıyım” baskısı. Oysa küçük adımlar bize şunu hatırlatıyor: İlerlemek, bazen bir sayfa okumak kadar basit olabilir.

Duygularla Barışmak

Uzun süre kaygımı bastırmaya çalıştım. “Saçmalıyorsun, boşuna stres yapıyorsun” diyerek kendime yükleniyordum. Ama zamanla fark ettim ki bastırmaya çalıştığım her duygu daha güçlü geri dönüyordu. Bunun yerine kaygımla barışmaya çalıştım.
Onu bir düşman gibi görmek yerine, bana anlatmak istediğini dinledim. Çoğu zaman kaygım, “hazırlan” diyordu. Bazen de “kendine dikkat et, temponu yavaşlat.”
Onu dinlemeye başladığımda kaygım beni yönetmeyi bıraktı, bana yol göstermeye başladı.

Paylaşmanın Hafifliği

Bir başka önemli nokta, paylaşmak. Kaygılarımı içime attığımda daha ağır geliyor. Ama arkadaşlarımla konuştuğumda, çoğunun benzer şeyler yaşadığını duyuyorum. O an anlıyorum ki yalnız değilim. Bu duygu, tek başıma taşımam gereken bir yük değil; bir kuşağın ortak deneyimi.
Dayanışmanın insan psikolojisinde çok güçlü bir etkisi var. Dertleşmek yükü hafifletiyor. Deneyimleri paylaşmak çözümleri çoğaltıyor. Kendi adıma, sohbetlerin kaygımı yarı yarıya azalttığını söyleyebilirim.

Profesyonel Destek Neden Önemli?

Kaygı hepimizin hayatında belli ölçülerde var. Ama bazen bu duygu o kadar yoğunlaşıyor ki; derslere odaklanmak, sosyal ilişkileri sürdürmek ya da uyku düzenini korumak zorlaşıyor. İşte bu noktada profesyonel destek almak çok değerli hale geliyor.
Çünkü kaygıyla tek başımıza mücadele etmeye çalıştığımızda, genellikle aynı döngü içinde sıkışıp kalıyoruz.

Bir psikolog ya da terapist, kaygıyı dışarıdan ve tarafsız bir gözle görmemize yardımcı oluyor. Kendi başımıza fark edemediğimiz düşünce kalıplarını gösteriyor, kaygıyı artıran otomatik inançları yakalamamızı sağlıyor.
Ayrıca sadece dinlemekle kalmıyor; baş etme becerileri kazandırıyor, nefes tekniklerinden düşünce sorgulamalarına kadar birçok yöntem öğretiyor.

Destek almak aynı zamanda yalnız olmadığımızı hatırlatıyor. Çünkü kaygı çoğu zaman “Bu sorun sadece bende var” duygusuyla birleşiyor. Oysa profesyonel destek, yaşadıklarımızın anlaşılır ve üzerinde çalışılabilir olduğunu gösteriyor. Bu farkındalık bile tek başına büyük bir rahatlama yaratıyor.

En önemlisi ise, kaygıyı tamamen yok etmek değil, onunla daha sağlıklı bir ilişki kurmamızı sağlıyor. Yani profesyonel destek, kaygıyı hayatımızdan silmeye değil, onunla birlikte daha özgür yaşamaya yardımcı oluyor.

Umudu Kaybetmemek

Bence bütün bu sürecin en önemli kısmı, umudu kaybetmemek. Çünkü kaygı bize hep aynı soruyu sorduruyor: “Ya olmazsa?”
Ben artık o soruya şöyle cevap veriyorum: “Olmazsa başka yollar bulurum.”
Hayat hiçbir zaman düz bir çizgi değil. Yolumuzda virajlar, inişler, çıkışlar olacak. Bazen kaybolacağız, bazen yeniden yön bulacağız. Önemli olan, tökezlediğimizde yeniden ayağa kalkabilmek.

Bugün bu satırları okuyan herkese söylemek istediğim şey şu: Gelecek kaygınız sizi yalnız hissettirmesin. Hepimiz aynı duygularla mücadele ediyoruz.
Kaygınızı yok etmeye çalışmayın, onunla konuşun, anlamaya çalışın. Küçük adımlar atın, paylaşmaktan çekinmeyin ve en önemlisi umudunuzu koruyun.

Çünkü kaygınızın söylediği tek şey var: “Gelecek senin için önemli.”
Ve önemli olan şeyler için çaba harcamaya değer.

Naz Kurtoğlu
Naz Kurtoğlu
Naz Kurtoğlu, İstanbul Kent Üniversitesi 3. sınıf Türkçe Psikoloji öğrencisidir. Şu anda Balıklı Rum Hastanesi'nde staj yapan Naz, daha önce bir klinik psikolog yanında da deneyim kazanmıştır. İnsanlarla psikoloji alanındaki bilgilerini paylaşan bir Instagram hesabı yöneten Naz, psikolojinin hayatımızdaki büyük rolünü ve önemini anlatmayı hedeflemektedir. İnsanların psikolojiye dair daha fazla bilgi sahibi olmalarını sağlamak amacıyla paylaşımlar yaparak, bu alandaki farkındalığı artırmayı amaçlamaktadır.

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar