Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Geçmişinle Evlenmek: Kader Motifi

Daha önce hiç partnerinize baktığınızda, geçmişinizden, özellikle de ailenizden bir kişiye oldukça fazla benzettiğiniz oldu mu? Veya hep sahip isteyip de olamadığınız o duyguyu bir kişide bulduğunuzu düşündünüz mü?

Eğer düşünmediyseniz, bu soruları şimdi yazıyı okumadan önce kendinize sorabilirsiniz.

Sizinle birlikte bu yazıda ‘Kader Motifi’nin ne olduğunu ve hayatımızdaki en büyük kararlardan biri olan evliliği nasıl şekillendirebileceğini ele alacağız. Gülseren Budayıcıoğlu, kader motifi kavramını “Erken çocukluk döneminde edindiğimiz tecrübeler ve bu tecrübeler sonucunda ortaya çıkan duygularla çizilmiş bir yaşam haritasıdır. Başka bir deyişle, kader motifi için yaşamın çekirdeği olduğunu söylemek de mümkündür. Her birimiz yaşamdan çıkardığımız derslerle kendimize bir yol çiziyor ve sonrasında öğrendiğimiz o yoldan sapmamak için bildiğimiz, tanıdığımız duyguları yaşamlarımızda korumaya çalışıyoruz.” şeklinde ele almıştır. (Budayıcıoğlu, 2019)

Yaşamımızda korumaya çalıştığımız bu tanıdık duygular sevgi ve heyecan olabilirken, aynı zamanda nefret, değersizlik ve yetersizlik duyguları da olabilir. Bazen annenizden gördüğünüz şefkat partnerinizde bulduğunuz temel duygu olabilirken, anneniz tarafından hiç görmediğiniz değer partnerinizde sizi etkileyen temel unsurlar da olabilmektedir. Sizin için yeterince emek verilmeyen, sizi anlamayan veya yalnız bırakıldığınız bir ortamda büyüdüyseniz, otomatik olarak bunları karşılayan bir partner seçiyor olabilirsiniz.

Ancak kader motifi kavramı her zaman bu şekilde ilerlemeyebiliyor. Sevginin yeterli olmadığı, içerisinde şiddetin barındığı bir ailede uzun zaman geçirdiğinizde, aile kavramını bu şekilde gördüğünüz için, yine bir aile kurarken sevginin yetersiz olduğu ve şiddetin gösterildiği bir evlilik hayatınız da olabilmektedir.

Şimdi bir de bu durumun tam tersini düşünelim. Yani sizin gördüğünüz sevgiyi ve sahiplenmeyi veya gördüğünüz şiddeti ve karamsarlığı aktardığınızı bir düşünün. İşte o zaman bu nesillerce devam eden sonsuz bir aktarım haline gelebiliyor. Bu aktarımlar bazen kişilik bozukluklarına neden olabileceği gibi, kişinin sadece partneri ile olan ilişkisini değil, sosyal ilişkisini de etkileyebiliyor. Bireyin kendine olan bakış açısını, hayata karşı duruşunu, psikolojik sağlamlık seviyesini, beklentilerini hatta vücut sağlığını bile değiştirebiliyor.

Sizinle birlikte örnek bir durumu ele alalım. Bir erkek çocuğu olarak küçüklüğünüzden itibaren sürekli şefkat göstererek, koruyup kollayarak, her türlü yardımınıza koşarak size destek olan bir anne ile büyüdünüz. Öyle ki, anneniz sizin için dünyadaki en mükemmel kişiydi. Ardından karşınıza bir kadın çıktı ve bu kadın iyimser, şefkatli, yardımsever ve size her zaman destek olan bir kişi. Bu kişi ile evlendiniz ve her şey hayal edemeyeceğiniz kadar güzel gidiyorken, bir süre sonra karınızla cinsel hayatınızda yolunda gitmeyen bazı şeyler olduğunu, arzu duygusundansa karınızla olan ilişkinizde daha çok şefkat ve değer duygularının ağır bastığını fark ediyorsunuz. İşte tam da bu noktada aslında annesi ile evlenmiş bir kişiyi görebiliriz. Birey, kader motifi ile evine yeni bir anne koymuştur.

Bu durumu, annesinden hep görmek istediği şefkati, takdiri, anlayışı, değeri ve emeği göremediği için partnerindenbunu alarak hissetmeye çalışan bir bireyde de görebiliriz.

Başka bir örnek verecek olursak, etrafımızda ilişkisinde mutlu olmadığı veya zarar gördüğü halde yine de ilişkisini bitiremeyen ve devam ettiren insanlar vardır. Bu kişileri kader motifi çerçevesinde ele aldığımızda, kişinin büyüdüğü ortamda/ailesinde içinde mutluluğun olmadığını görme ihtimalimiz yüksek diyebiliriz. Kişi aile kavramını mutluluğun olmadığı, psikolojik ve/veya fiziksel şiddetin olduğu, yetersizlik duygusuyla bürünmüş bir yapı olarak tanımlamıştır. Tanımı da bu şekildeyken ancak ve ancak bu yapıya uyum sağlayabilecek bir kişi ile evlenirse aile kurmuş olabilir. Yani aslında kendi kader motifini yine kendi kurduğu aile ile devam ettirecektir.

O zaman bunun için ne yapmalıyız?

Bunun için, öncelikle elinize 2 adet kağıt alın ve birine kendi ailenizi anlatan, diğerine ise kendi kurduğunuz ailenin özelliklerini anlatan birer yazı yazın. Yazdıktan sonra bunları karşılaştırın. Eğer ki belirli beklentiler, bakış açıları ve duyulan ihtiyaçlarda birbirini tamamlayan cümleler ortaya çıkıyorsa, bunların üzerine eğilebilirsiniz.

Eşinizle aranızda bir türlü çözemediğiniz veya nedenini anlayamadığınız problemleriniz varsa, eşinizle büyüdüğü ortamın yapısı ile ilgili biraz sohbet edebilirsiniz. Ona aile kelimesinin çocukluk döneminde nasıl bir tanıma karşılık geldiği ile ilgili konuşarak bazı noktalar bulabilirsiniz. Bu hem sizin nasıl davranmanız gerektiği konusunda hem de aranızda yaşadığınız olumsuz durumlar için çözümler getirebilir.

Bu konuda farkındalık sahibi olmak, ikili ilişkinizdeki bakış açılarını ve içerisinden çıkamadığınız bazı sorunları çözmenize yardımcı olabilir. Hatta belki de hiç fark etmediğiniz detaylara bile ışık tutabilirsiniz.

Kaynakça

  • Budayıcıoğlu, G. (2019, Kasım). Kader motifimizi nasıl değiştirebiliriz?
Aslı Solak
Aslı Solak
Demet Aslı Solak, psikoloji alanında özellikle çocuk psikolojisi, yetişkin psikolojisi, ebeveyn danışmanlığı ve iletişim becerileri konusunda deneyime sahiptir. Lisans eğitimini Psikolojik Danışmanlık üzerine tamamladıktan sonra, o günden bu yana çocuklar ve yetişkinlerle çalışmalar yapmaktadır. Aynı zamanda drama eğitimi almış olan Solak, psikodrama yöntemini kullanarak bireylerle terapi sürecini desteklemektedir. Önceki dönemde edebiyat alanında dergilerde yazılar yazan Solak, şu anda psikoloji alanında da yazılar yazmaya devam etmektedir. Hedefi, psikoloji temelli doğru bilgileri, yaş fark etmeksizin herkese ulaşılabilir kılmak ve doğru yönlendirmelerle insanların hayatlarında farkındalık yaratmaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar