Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Eski Bir Şarkıdan Günümüze: Aşkın Affetme Kapasitesi Ne Kadar Olmalı? 

“Aşk her şeyi affeder mi?” sözlerinden aşina olduğumuz bir soru olmakla birlikte zamanında herkesin de  yüksek sesle söylemiş olma ihtimali yüksek olan bir şarkı. 

Peki ne oluyor da aşk üzerine yazılan şarkılar tam da bizim romantik ilişkimiz ile örtüşebiliyor? 

Literatüre genel olarak baktığımızda aşkın pek çok boyutu olan duygusal bir durum olduğunu söylemek  mümkündür. Fizyolojik olrak uyarılmanın ve buna bağlı olarak da hormon salınımlarının değişmesi ile  deneyimlenen aşk, yalnızca romantik bir durum olarak değil, bilişsel ve davranışsal süreçlerin de  birleşiminden oluşur.  

Anotomik olarak aşk karşısında benzer davranışların sergileniyor olmasının temelinde de bu süreçler  yatmaktadır. Bedensel uyarımlar ve oksitosin, vazopressin salınımlarındaki değişiklikler aslında  affetmeyeceğiniz durumları makul karşılamanızın sebebi olarak sayılabilir. 

Psikodinamik yaklaşımlar her ne kadar bakım verenle kurulan bağların öneminden bahsediyor olsa da,  duyguların ve davranışların genellenebilirliği noktasında insanlar ortak bir paydada buluşuyor ve geçmiş yaşam pratikleri, önemini kaybedebiliyor. 

Stenberg’in aşkı tanımladığı üç ana bileşene göre, tutku-yakınlık-bağlılık kavramları aşkı ve bir araya geliş şekillerine göre de aşkın şeklini oluşturuyor. Örneğin üçünün de bir araya geldiği durumu mükemmel aşk  olarak tanımlıyor. Peki gerçekten mükemmel aşk var mı? 

Bu soruya evet cevabı veren kişilerin romantik ilişkileri olması gereken en ideal karışım mı? Stenberg’in kuramına tekrar bakacak olursak, tutku, bağlılık ve yakınlık kavramsal olarak durağan olması  mümkün olmayan tanımlardır. Bu da demek oluyor ki, bileşenler değişebilir ve bu değişime karşı ne kadar  dirençli olduğunuz ya da bu değişim karşısında ne kadar kabullenici olduğunuza göre aşk kavramı yeniden  şekillenir. 

Aile Eğitim Programı kapsamında hazırlanan kitapçıkta (2012), eş seçiminden pişmanlık duyan bireylerin  evlenmeden önce romantik ilişkilerinde vr olan problemleri görmezden geldiklerine yer verilmiştir. Yani aşk  içinde affedilir bulunan şeylerin, zamanla tahammül edilemez durumlara dönüşme ihtimali vardır. Bu  noktada esas olanın mükemmel aşk değil, “kendi içinde en iyi formunda olan aşk” olacağını söyleyebiliriz.  

Her şeyin kabul edilebilir olduğu bir romantik ilişkide aslında yolunda gitmeyen durumlar olduğunu, anak  kabul kelimesinin sınırlarını yeniden belirleyerek düzeltmenin mümkün olduğunu belirtmekte fayda var. Etimolojik olarak kabul kelimesine baktığımızda, eski metinlerde boyun eğmek anlamında da kullanıldığını  görebilirsiniz. TDK’ya göre: bir şeyi yeterli bulup almaya razı olma, onama, benimseme, doğru olduğunu  söyleme..gibi tanımlamalar mevcuttur. İyi bir romantik ilişkide, her tanımlama ilişkinin dinamiğine özgü  olacağından, kabul kavramının ilişki içindeki karşılığının aslında ilişki doyumunuzla doğrudan ilgili  olacağını söylemekte yarar var. Kısacası, güzel günlerin hatrına aşk her şeyi affetmese iyi olur.

Elif Camcı
Elif Camcı
Elif Camcı, 2018 yılında lisans eğitimini psikoloji üzerine tamamlamıştır. Lisans eğitiminin ardından  çalışma hayatına başlamış ve özel kurumlarda psikolog olarak görev yapmıştır. Yüksek lisans eğitimini Gelişimsel Sosyal Psikoloji alanında 2024 yılında tamamlamış ve uzmanlığını almıştır. Aynı zamanda çift terapisi eğitimine ağırlık vermiş ve o alanda uzmanlaşmıştır. Ergen ve yetişkin bireylerle çalışmalarını sürdürmektedir. Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi diğer çalışma alanlarıdır. Bireylerin psikolojik sağlığına yönelik yazıları daha önce de sosyal mecralarda ve dergilerde yayınlanmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar