Erteleme, kişinin gerekli ve zamanında yapılması gereken görevleri bilinçli olarak geciktirmesiyle karakterize edilen yaygın bir davranış biçimidir. Bu yazıda, ertelemenin psikolojik temelleri, bilişsel-duygusal süreçleri ve bireyin yaşam kalitesi üzerindeki etkileri ele alınmaktadır. Ayrıca bilişsel davranışçı terapi ve öz-şefkat temelli yaklaşımlar üzerinden çözüm yolları sunulmaktadır.
Erteleme, modern yaşamın en sık rastlanan ve birçok bireyin akademik, mesleki ve kişisel hayatında işlevselliği düşüren bir davranıştır. Tanımsal olarak erteleme, yapılması gereken görevleri bilinçli şekilde geciktirme ya da başka, daha az öncelikli faaliyetlerle değiştirme durumudur (Steel, 2007). Erteleme yalnızca zaman yönetimi problemi değil; aynı zamanda öz düzenleme, kaygı, mükemmeliyetçilik ve öz-değer ile yakından ilişkilidir (Sirois & Pychyl, 2013).
Ertelemenin Psikolojik Temelleri
Erteleme davranışı çoğu zaman kişinin duygusal kaçınma eğiliminin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Yapılması gereken görev, bireyde kaygı, başarısızlık korkusu veya yetersizlik duyguları uyandırdığında; kişi bu duygulardan kaçınmak için görevi erteler. Bu durum kısa vadede rahatlama hissi yaratır, ancak uzun vadede suçluluk, utanç ve stres duygularını besler (Pychyl & Sirois, 2016).
Bilişsel çarpıtmalar da bu davranışı besleyen önemli etkenlerdir. Örneğin, “Nasıl olsa yetiştiremem” ya da “Şu an uygun zaman değil” gibi düşünceler, bireyin kendini sabote etmesine neden olabilir. Bu çarpıtmalar genellikle düşük öz-yeterlik inancıyla ilişkilidir; kişi görevi yapabileceğine dair yeterince güçlü bir inanç geliştiremediğinde erteleme davranışı artar (Bandura, 1997).
Ertelemenin Sonuçları
Araştırmalar, kronik ertelemenin akademik performans düşüklüğü, artan stres düzeyleri, düşük yaşam doyumu ve hatta fiziksel sağlık sorunlarıyla ilişkili olduğunu göstermektedir (Sirois, Yang, & van Eerde, 2019). Ayrıca erteleme, bireyin benlik algısını zedeleyerek özgüven eksikliği yaratabilir ve sosyal ilişkilerde çatışmalara yol açabilir.
Özellikle genç yetişkinlerde ve üniversite öğrencilerinde erteleme davranışı oldukça yaygındır. Bu yaş gruplarında ertelemenin hem gelişimsel hem de çevresel faktörlerle beslendiği görülmektedir. Zaman yönetimi becerilerinin yeterince gelişmemiş olması, belirsiz hedefler ya da akademik baskılar bu davranışın yaygınlaşmasına neden olur.
Müdahale ve Çözüm Önerileri
Erteleme davranışına yönelik müdahalelerde en etkili yaklaşımlardan biri bilişsel davranışçı terapi (BDT)’dir. BDT, bireyin işlevsiz düşünce kalıplarını fark etmesini ve bu düşünceleri daha gerçekçi olanlarla değiştirmesini hedefler (Rozental & Carlbring, 2014). Ayrıca görevleri küçük parçalara bölerek ilerlemek, zaman sınırlamaları belirlemek ve ödüllendirme sistemleri kullanmak etkili stratejiler arasında yer alır.
Son yıllarda öz-şefkat temelli yaklaşımlar da erteleme ile mücadelede önemli bir kaynak olarak değerlendirilmektedir. Neff (2003), öz-şefkati; kişinin başarısızlıkları karşısında kendine yargılayıcı değil, anlayışlı ve destekleyici bir tutumla yaklaşması olarak tanımlar. Öz-şefkat düzeyi yüksek bireylerin, erteleme eğilimlerinin daha düşük olduğu ve olumsuz duygularla daha sağlıklı baş ettikleri görülmüştür (Sirois, 2014).
Sonuç
Erteleme davranışı yalnızca basit bir alışkanlık değil; kökeni bireyin duygusal dünyasına uzanan karmaşık bir psikolojik süreçtir. Ertelemenin ardında yatan bilişsel ve duygusal örüntüleri anlamak, bu davranışla baş etmek için temel bir adımdır. Öz-farkındalık geliştiren, kendine öz-şefkatle yaklaşan ve işlevsel stratejilerle desteklenen bireylerin, erteleme eğiliminde anlamlı azalmalar gösterdiği araştırmalarla da ortaya konmuştur. Bu bağlamda erteleme, yalnızca bir engel değil; aynı zamanda kişisel gelişim için bir fırsat alanı olarak değerlendirilebilir.
Kaynakça
Bandura, A. (1997). Self-efficacy: The exercise of control. W.H. Freeman.
Neff, K. D. (2003). Self-compassion: An alternative conceptualization of a healthy attitude toward oneself. Self and Identity, 2(2), 85–101. https://doi.org/10.1080/15298860309032
Pychyl, T. A., & Sirois, F. M. (2016). Procrastination, emotion regulation, and well-being. In S. S. Hodgson (Ed.), Procrastination, health, and well-being (pp. 163–188). Academic Press.
Rozental, A., & Carlbring, P. (2014). Understanding and treating procrastination: A review of a common self-regulatory failure. Psychology, 5(13), 1488–1502. https://doi.org/10.4236/psych.2014.513160
Sirois, F. M. (2014). Out of sight, out of time? A meta–analytic investigation of procrastination and time perspective. European Journal of Personality, 28(5), 511–520. https://doi.org/10.1002/per.1947
Sirois, F. M., & Pychyl, T. A. (2013). Procrastination and the priority of short-term mood regulation: Consequences for future self. Social and Personality Psychology Compass, 7(2), 115–127. https://doi.org/10.1111/spc3.12011
Sirois, F. M., Yang, S., & van Eerde, W. (2019). Procrastination, stress, and chronic health conditions: A temporal perspective. Journal of Behavioral Medicine, 42(1), 56–69. https://doi.org/10.1007/s10865-018-9961-9
Steel, P. (2007). The nature of procrastination: A meta-analytic and theoretical review of quintessential self-regulatory failure. Psychological Bulletin, 133(1), 65–94. https://doi.org/10.1037/0033-2909.133.1.65