Ergenlik dönemi insan yaşamında bebeklikten sonra en hızlı değişimlerin olduğu dönemdir. Latince kökenli olan ve “yetişkinliğe doğru büyüyen” anlamına gelen ergenlik, çocukluktan yetişkinlike ve bağımsızlaşmaya gidilen, aileyle çatışmaların ve müzakerelerin olduğu bir geçiş dönemidir. Her dönemin ayrı bir önem taşıdığı insan yaşamında ergenlik dönemi biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan büyük ve hızlı değişimlerin yaşanmasıyla ayrı bir önem taşımaktadır.
Ergenlik Dönemleri
Ergenlik dönemi kendi içinde hızlı fizyolojik değişimlerin yaşandığı erken ergenlik dönemi, kimlik arayışının olduğu orta ergenlik dönemi ve çelişkilerin azaldığı geç ergenlik dönemi olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Erken ergenlik döneminde (11-14 yaş) yaşanan hızlı fizyolojik değişimler, ergen bireylerin duygu dünyasını karmaşık, yoğun ve istikrarsız hale getirmektedir. Bu dönemde yaşanan değişimlere erkek ergenler ve kız ergenlerin verdiği tepkiler farklıdır. Erkek ergenler bu dönemi kız ergenlere göre daha rahat atlatırken kız ergenlerde beden imajı üzerinde yaşanan yoğun kaygı düşük özsaygı, depresyon, anksiyete ve yeme bozukluğu riskini arttırmaktadır. Bu fizyolojik ve psikolojik değişimlere uyum sağlamakta güçlük çeken ergenler içsel çatışmalar ve öfke patlamaları yaşayabilir. Bu dönemin en zor yanlarından biri de erken ergenlik döneminde olan bireylerin ailesi ve çevresi tarafından ne tam bir yetişkin ne de çocuk olarak algılanmasıdır. Bu belirsizlik ve beklentiler ergen ve ailesi arasındaki çatışmayı arttırmaktadır. Yapılan bilimsel araştırmalara göre erken olgunlaşan ergenlerin aileleriyle daha fazla çatışma yaşadıkları bulunmuştur. Erken ergenlik döneminde otoriteye baş kaldırı, ebeveynleri sorgulama, artan bağımsızlık hissi ve buna karşın ailenin itaat isteği karmaşa yaratıp aile içi çatışmaların başlamasına neden olmaktadır.
Orta ergenlik dönemi, 15-17 yaşındaki ergenlerin kimlik bulmaya çalıştıkları dönemdir. Artan bağımsızlıkla aileden uzaklaşma, arkadaşların ailelerden önce gelmesi, kız-erkek ilişkilerinin önem kazanması bu dönemin özelliklerindendir. 18-21 yaşı kapsayan geç ergenlik döneminde ise ergen kendi ilgi ve yeteneklerini tanıyarak iş, meslek ve romantik ilişki seçimlerine yönelir. Bu dönemdeki ergen sorunlarla baş etme konusunda daha uyumlu hale gelir. Aileyle çatışmalar ve ailelerin müdahaleci tavırları daha da azalır. Aileyle olan en yoğun tartışmaların erken ergenlik döneminde olduğu ve en yoğun kavgaların anneyle yaşandığı yapılan çalışmalarda belirtilmiştir.
Ergenlik Dönemi Aile İçi İletişim
Ergenlik döneminde sorunlar, süreçler, ilişkiler gittikçe karmaşıklaşır; ergen birey için bu problemler hayatında ilk kez karşılaştığı durumlardır. Bu nedenle ergenlik dönemi kararsızlıkların, kendini ifade etme anlamında zorlukların yaşandığı bir süreçtir. Ergenin fizyolojik, bilişsel, sosyal ve duygusal alanda yaşadığı değişimler; artan bağımsızlık ve özerkleşme ihtiyacı, arkadaşlık ilişkilerinin önem kazanması ebeveynler için süreci oldukça baş edilemez hale getirebilmektedir. Ergen bireylerin benmerkezcilikinin artması, ebeveynlerin düşüncelerine, yaşam tarzlarına ve kurallarına karşı gelmeleri, değişken ruh halleri karşısında ebeveynlerin bu süreçlere anlam verememesi sıklıkla yaşanan sorunlardır. Ebeveynin ergene kurallar konusunda baskıyı arttırması ve onunla adeta bir güç mücadelesine girmesi ilişkileri bozarak iletişimde çatışmayı başlatır. Ergenlerin yaşadığı değişimler, ebeveynlerin kendi süreçleri, anne baba arasındaki ilişki ve aile içinde yaşanan diğer süreçler de bu çatışmalar üzerinde etkili olmaktadır.
Ergenlik dönemi ailedeki sistemin ve düzenin değişmesine yol açar. Bu dönemle birlikte ergen çocuğu olan aileye yeni görevler düşmektedir. Çocukun büyümesiyle beraber sorunların daha da azalacağını varsayan aileler çoğu zaman bu süreçe hazırlıksız yakalanmaktadır. Bu süreci yönetmekte ve yeni bir sisteme geçiş yapmakta zorlanırlar. Bazı ailelerde sınırların belirsiz ya da çok katı olması da ergenin gelişim sürecini olumsuz etkileyebilir. Ergenlik dönemi ayrıca çocuklukta yaşanan çatışmaların yeniden gündeme geldiği bir dönemdir. Yani ergenin nasıl bir çocuk olduğu, nasıl bir çocukluk yaşadığı ergenlik dönemindeki psikolojik süreçler için de belirleyici bir etken olabilir.
Bu dönemde ergenler ve aileleri arasındaki çatışmalar kaçınılmazdır. Sanılanın aksine orta düzeyde yaşanan aile içi çatışmalar ergenlerin psikososyal gelişimlerine olumlu yönde katkı sağlamaktadır. Ergenle aile arasındaki iletişimin sağlıklı bir şekilde yönetilememesi ergenin riskli davranışlara yönelmesine neden olmaktadır ve ruhsal problemler yaşama riskini de arttırmaktadır. Aileyle sağlıklı kurulan ilişkinin ruhsal açıdan koruyucu bir etkisi vardır.
Sonuç olarak, ergenlik dönemi çocukluktan yetişkinlike geçiş sürecinde iniş çıkış ve çatışmalarıyla birlikte uzun bir yolculuktur. Bu nedenle ailelerin ergenlerin kural ihlallerini, gerginliklerini ve çatışmalarını daha sakin bir şekilde karşılamaları gerekmektedir. Yetişkinlike yol alan ergenle iletişim dilinin değişmesi gerekir. Ergen ve aile arasında bir uzlaşma sağlanmalı yeni bir iletişim sistemi oluşturulmalıdır. Ona bir birey olduğu hissettirilmelidir.
Öneriler
- Hem aileler hem de ergenler ergenlik dönemiyle ilgili bilgilendirilmelidir. Psikoeğitimlerin ya da destek gruplarının bu süreçin yönetilmesinde önemli katkısı olacaktır.
- Ergenler bağımsızlıklarını kazanmak adına aileleriyle güç savaşına girseler de bu süreçi nasıl yöneteceklerini bilememektedir. Ergenler kimlik kazanma sürecinde bir rol model ararlar. Bu nedenle ailelerin ergenler için bir rehber olduğu unutulmamalıdır.
- Yapılan en büyük yanlışlardan biri de bu dönemde ergenin gönlünü hoş tutmak amacıyla her şeye izin verilmesidir. Bazı aileler ise daha müdahaleci sert bir tavır takınır. Yapılması gereken ergenin yaşadığı süreçin farkında olarak belirli sınırlar dahilinde bireysellikinin gelişmesine izin vermektir.
- Ergenle ilişki ve iletişim kadar aile içinde kurulan ilişki de oldukça büyük önem taşımakta ve ergenin gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Bu nedenle anne-baba arasında sağlıklı bir iletişimin olmasına dikkat edilmelidir.
- Ailelerin ergenlerle konuşurken onları anladığını ifade eden duygusal ifadelere yer vermeleri ve empatik iletişim kurmaları önem taşımaktadır. Ergen bireylerin içinde bulunduğu duygusal çalkantılı süreçin zamanla durulacağı ve geçici olduğu ebeveyn tarafından hissettirilmelidir. Ayrıca ebeveynin her durumda rehberlik etmek amacıyla onun yanında bulunduğunu ifade etmesi ve güven vermesi gerekmektedir.
- İletişimle ilgili sorunların artarak devam etmesi durumunda bir ruh sağlığı uzmanından destek alınmalıdır.
KAYNAKÇA
Kulaksızoğlu, A. (2013). Ergenlik Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Santrock, J. (2012). Ergenlik. Çev: Diğdem Müge Siyez. 14. Basım. Nobel Yayıncılık.
Şahin, Ş., Özçelik, Ç. (2016). Ergenlik Dönemi ve Sosyalleşme. Cumhuriyet Hemşirelik Dergisi, 5(1): 42-49.
Yörükoğlu, A. (2012). Gençlik Çağı. 14. Basım. İstanbul: Özgür Yayınları.