Dopamin, beynimizdeki nöronlarla iletilen ve kimyasal bir habercidir. Beynimizin ödül sisteminde etkili olan dopamin, motivasyon konusunda en büyük yardımcılarımızdan biridir. Bu kimyasal haberci aynı zamanda mutlulukve dikkat gibi süreçlerde de önemli rol oynar. Hayattan ne kadar keyif aldığımız, diğer kimyasal habercilerle birlikte bu nörotransmitter aracılığıyla belirlenir. Şimdiye kadar hep dopaminin olumlu etkilerinden bahsettik, ancak dopamin aynı zamanda bağımlılıkların da temel sebeplerinden biri olabilir. Alkol, şeker gibi keyif verici maddeler, beynimizde anlık dopamin artışına yol açar. Bu maddelerin düzenli kullanımı, dopamin eşiğimizi yükseltir.
Dopamin Eşiği Nedir?
Dopamin eşiği yükseldikçe, ihtiyaç duyduğumuz dopamin miktarı da artar. Yani, eskiden aldığımız dozlar artık bize yeterli keyfi sağlamaz ve bu durumda daha fazlasını istemeye başlarız. Bağımlılık yalnızca keyif verici maddelere duyulan bir ihtiyaç değildir. Dopamin ihtiyacımız, çeşitli kaynaklardan da karşılanabilir. Örneğin; arka arkaya dizi izlemek, yemek yemek, alışveriş yapmak veya para harcamak gibi davranışlar da dopamin salınımına yol açar.
İş Gittikçe Tehlikeli Bir Hal Alabilir Mi?
Bir süre sonra izlediğimiz diziler bize eskisi kadar keyif vermeyebilir, her canımız sıkıldığında yemek yeme ihtiyacı(özellikle karbonhidrat) hissedebiliriz. Ayrıca, bütçemizi aşan harcamalar yaparak maddi açıdan zorlanabiliriz. Özellikle online alışveriş çılgınlığının arttığı günümüzde, bir tıkla yaptığımız alışverişler eskisi kadar tatmin edici olmayabilir. Bu da ödeme zamanı geldiğinde can sıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Beynimizdeki Sisteme Hâkim Olabilir Miyiz?
Evet, bu noktada dopamin orucu faydalı olabilir. Dr. Cameron Sepah tarafından ortaya atılan dopamin orucu, en yaygın olarak 24 saat boyunca haz kaynaklarından uzak durmayı içerir. Sigara, alkol, şeker ve sosyal medya gibi bağımlılık yapıcı maddelerden 24 saat uzak kalarak, beynimizdeki dopamin seviyesini normal düzeylere getirebiliriz. Ayrıca, bu oruçla birlikte hazzı ertelemeyi öğrenerek beynimize daha iyi hâkim olabiliriz.
Çünkü fazla dopamin, fazla geri çekilme etkisi anlamına gelir. Geri çekilme etkisiyle birlikte dopamin, normalin de altına düşer ve bu durum kaygı, huzursuzluk ve mutsuzluk hissiyatı olarak geri dönebilir. Bu dalgalanmalara hâkim olabilmek, dopamin kaynaklarımızı kontrol etmekle mümkündür.
Sonuç Olarak Dopamin: Dostumuz Mu, Düşmanımız Mı?
Dopamin elbette düşmanımız değildir. Onun sayesinde motive olur, hayattan zevk alır, dikkatimizi toplar ve harekete geçeriz. Ancak her şeyin fazlası zararlıdır, dopaminin fazlası da buna dâhildir. Dolayısıyla, zihnimize hâkim olmak, beynimizi eğitmek ve bu kadar plastisiteye sahip bir organa disiplin vermek, bize daha dikkatli, daha mutluve daha neşeli bir hayat sunabilir.