Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Doğumdan Sonra Kopan Sessiz Fırtına: Postpartum Psikoz

Annelik çoğu zaman bir başlangıç olarak anlatılır. Yeni bir can dünyaya gelir, bir bebek doğar… Ama aslında o an yalnızca bir bebek değil; yepyeni bir kimlik de doğar: anne. Ve doğumdan sonra her şeyin bir anda rayına oturması, annenin bebekle birlikte uyum içinde huzurla buluşması beklenir. Fakat her anne bu yolculuğa aynı duygularla başlayamaz. Kimi anneler için bu süreç, sessiz bir fırtına gibi içeriden içeriye büyür. İşte o fırtınanın adı bazen çok az bilinir: Postpartum psikoz.

Toplumun Gözünde Annelik ve Gerçeklik

Toplumun gözünde anne olmak, sevgiyle, şefkatle, sonsuz sabırla özdeşleşmiştir. Oysa annelik sadece içgüdülerle değil; hormonal, duygusal ve fiziksel bir dönüşümle inşa edilir. Ve bazı kadınların doğum sonrası yaşadığı şey, ne yorgunlukla ne uykusuzlukla açıklanabilir. Bu kadınlar kendilerini aniden yabancı bir dünyada bulurlar. Zihnin sınırları kaybolur, gerçeklik duygusu bulanıklaşır. Bazen bebeğin ağlaması korkuya yol açar. Aynaya bakıldığında görülen yansıma tanıdık gelmez. Ve o anda zihinden geçen bazı düşünceler annenin kendisini bile ürkütür.

Postpartum Psikoz Nedir?

Postpartum psikoz, doğumdan sonra ortaya çıkan nadir ama son derece ciddi bir ruhsal bozukluktur. Genellikle ilk günler içinde başlar ve hızlıca ilerler. Annenin gerçeklikle olan bağı zedelenir; düşünceleri dağılır, duyguları aniden dalgalanır. Kimi zaman olmayan şeyleri duyar ya da görür, kimi zaman gerçekle uyumsuz düşüncelere kapılır. Bu deneyim, kadının ruhsal dünyasında fırtınalar estirir. Ancak dışarıdan bakıldığında çoğu zaman görünmezdir. Çünkü toplum anneden mutlu olmasını, bebeğiyle “bağ kurmasını”, güçlü ve fedakâr olmasını bekler.

Nedenleri ve Risk Faktörleri

Bu ruhsal bozukluğun nedenleri hâlâ tam olarak bilinmese de bazı kadınlar için risk daha yüksektir. Özellikle daha önce bipolar bozukluk ya da şizofreni gibi ruhsal rahatsızlıklar yaşamış olanlar, genetik yatkınlığı olanlar ya da ağır bir doğum deneyimi geçirenler bu riski daha fazla taşır. Ancak bazen hiçbir öykü olmadan da bu durum ortaya çıkabilir. Doğum sonrası hormonal değişimler, uykusuzluk, stres ve yalnızlık birleştiğinde, zihinsel denge sarsılabilir. Bu annenin güçlü olup olmamasıyla ilgili değil; bir bedenin ve zihnin taşıyabileceği yükle ilgilidir.

Sessizlik ve Damgalanma Korkusu

Ne yazık ki birçok anne yaşadıklarını ifade edemez. Çünkü korkar. “Ya damgalanırsam, ya çocuğumu elimden alırlarsa, ya insanlar bana deli derse…” Ve bu sessizlik içinde yalnızlaşır. Oysa yardım istemek zayıflık değildir. Postpartum psikoz tedavi edilebilen bir hastalıktır. Doğru zamanda, doğru destekle tamamen iyileşme mümkündür. Ama bunun için önce görünür olması gerekir.

Aile ve Toplumun Rolü

Ailelerin, eşlerin ve sağlık çalışanlarının burada çok önemli bir rolü vardır. Bir kadının “iyi görünmemesi” değil, “kendisi gibi görünmemesi” dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Kimi zaman gözlerindeki ışıltı eksilir, kimi zaman davranışları anlam verilemez bir şekilde değişir. Onu yargılamak ya da susmak yerine, “yanındayım” diyebilmek belki de en büyük ilaçtır.

Farkındalığın Önemi

Çünkü annelik kutsaldır demek yeterli değildir. Annelik, aynı zamanda korunması gereken bir alandır. Ruh sağlığı olmadan anneliğin güzelliğinden söz etmek eksik kalır. Doğum sonrası ruhsal bozukluklar, sadece annenin değil, bir ailenin, bir bebeğin ve dolaylı olarak bir toplumun da ruh halini etkiler. Bu yüzden farkındalık yaratmak, konuşmak ve destek mekanizmaları kurmak toplumsal bir sorumluluktur.

Sonuç: Bir Tohum Gibi Annelik

Bir anne her zaman neşeli, sabırlı ya da güçlü olmayabilir. Ama anlaşılmaya, görülmeye ve desteklenmeye her zaman ihtiyaç duyar. Postpartum psikoz da tıpkı diğer hastalıklar gibi bir tedavi süreciyle yönetilebilecek bir durumdur. Bu sürecin başlangıç noktası ise annenin suçlanmadığı, korkmadığı, yardım istediği bir dünyayı mümkün kılmaktır.

Anneliğe bir çiçek gibi değil, bir tohum gibi yaklaşmalıyız. Toprak ne kadar güçlü olursa, o çiçek o kadar sağlıklı büyür. Ruhsal sağlığı desteklenen bir annenin sevgisi de bağlanması da kendiliğinden yeşerir. Çünkü sevgi, sadece hislerle değil, güvenli bir zihinle yaşanır.

Kaynakça

Havvanur Karacagün Hakkari
Havvanur Karacagün Hakkari
Havvanur Karacagün Hakkari, 26 Ağustos 1998’de Aksaray’da doğdu. Hollanda ve Türkiye vatandaşlığına sahip olup tüm eğitim hayatını Türkiye’de tamamladı. Sağlık Meslek Lisesi’nde hemşirelik eğitimi alarak yenidoğan yoğun bakım alanında stajlarını tamamladı. Bu süreçte emzirme danışmanlığı programlarına katılarak annelerin bebekleriyle sağlıklı bir bağ kurmalarını destekleme konusunda uzmanlaştı. Eğitim hayatına Akdeniz Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nde devam etti ve mezun olduktan sonra özel bir okulda sınıf öğretmenliği yaptı. Aynı zamanda üstün zekâlı çocuklarla çalışmalar yürütmek üzere Bilsem’de bir dönem görev aldı. Eğitime ve bireysel gelişime olan ilgisi doğrultusunda ikinci üniversite olarak Belek Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nü tamamlayarak psikolog unvanını aldı. Şu anda klinik psikoloji yüksek lisans başvurusunu tamamlamış olup, uzmanlık alanını derinleştirmek üzere akademik çalışmalarına devam etmektedir. Bir çocuk annesi olan Karacagün, sağlık, eğitim ve psikoloji alanındaki deneyimlerini birleştirerek bireysel gelişim ve ebeveyn danışmanlığı üzerine çalışmalarını sürdürmektedir. Kendi annelik yolculuğundan edindiği deneyimleri, mesleki bilgisiyle harmanlayarak annelere ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bilimsel bilgiyi ve gerçek deneyimleri bir araya getirerek, ebeveynlerin güvenle ilerleyebileceği bir rehber kitap oluşturmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar