Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) ya da Attention-deficit and hyperactivity disorder (ADHD), genellikle çocukluk döneminde kendini gösteren, bireylerin hayata uyumunu etkileyen nöropsikiyatrik bir bozukluktur. Dünya genelinde çocukların yaklaşık %5’inde DEHB teşhis edilmektedir. Bu bozukluğu olan bireyler, odaklanma güçlüğü, aşırı hareketlilik, dürtüsellik, verilen görevleri yapamama gibi semptomlar sergileyebilir.
DEHB‘nin genel nedenleri arasında genetik faktörler, beyin hasarı ve çevresel etkenler yer alır. Her yaş döneminde farklı semptomlar gösterse de, bu bozukluk genellikle çocukluk çağında belirginleşir ve çevre tarafından fark edilebilir. DEHB, tedavi edilmezse ergenlik ve yetişkinlikte de devam edebilir.
DEHB Belirtileri ve Gelişim Süreci
Çocukluk Dönemi
Çocuklarda DEHB’nin belirtileri şunları içerir:
- Dikkatsizlik
- Hiperaktivite
- Dürtüsellik
- Okul başarısında düşüş
- Eşyaları kaybetme
Ergenlik Dönemi
Ergenlikte DEHB, şunlarla kendini gösterebilir:
- Kurallara uymakta zorluk
- Sosyal ilişkilerde problemler
- İçsel huzursuzluk
Yetişkinlik Dönemi
Yetişkinlikte ise belirtiler şu şekilde devam edebilir:
- Sabırsızlık
- Öfke kontrolü sorunları
- Organizasyon zorlukları
DEHB, yaş ilerledikçe bazı semptomları değiştirip daha içsel bir huzursuzluk ya da kurallara uymayan bir yaşama biçimine dönüşebilir. Özellikle çocuklukta görülen dikkat eksikliği ve hiperaktivite, çocuğun sosyal ilişkilerini, akademik başarısını ve özgüvenini etkileyebilir. Çocuklukta başlayan DEHB, çoğu zaman ergenlikte devam eder ve %80 civarında ergenlikte de belirginleşir.
DEHB Tanısı ve Sürekliliği
Semptomlar farklı yaşlarda farklı şekilde gelişebilir, ancak DEHB’nin tedavi edilmemesi durumunda, çocukların yalnızca %10-20’sinin erişkinlik dönemine ciddi bir zarar görmeden geçebileceği belirtilmektedir. Erken tanı ve tedavi süreci, DEHB’nin etkilerini önemli ölçüde azaltabilir.
DEHB’de Tedavi ve Terapi Yöntemleri
DEHB tedavisinde stimülan grubu ilaçlar birinci seçenek olarak kullanılmaktadır. Ancak, yalnızca farmakolojik tedavi gören hastalara kıyasla psikoterapiyle tedavi edilen bireylerde daha az gerileme ve daha uzun süreli iyileşme gözlemlenmiştir. Günümüzde nöropsikolojik ve nörogörüntüleme çalışmaları, bu bozukluğun nörobiyolojisine yönelik önemli bulgular sunmaktadır.
Psikoterapi ve Psikososyal Müdahale
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), bireylerin hayatlarını düzenlemelerine yardımcı olabilir. DEHB’li bireylerin dürtülerini kontrol etmeyi öğrenmesi, sosyal ilişkilerde başarılı olabilmesi için önemli bir adımdır.
- Neurofeedback, bireylerin beyin dalgalarını izleyerek dikkat ve dürtü kontrolünü geliştirmeyi amaçlayan bir tekniktir. Neurofeedback‘in DEHB semptomlarını azaltmada etkili olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır (Kaynak & Erdeniz, 2019).
- Ayrıca meditasyon, dikkat ve odaklanma konusunda faydalı bir uygulamadır.
Aile Eğitimi ve Destek
- Aile içi iletişimyi düzenlemek, DEHB’li çocukların gelişimine katkı sağlar. Aileler, çocuğa nasıl yardımcı olabileceklerini öğrenebilir.
- Ebeveyn eğitim programları, ailelerin DEHB’li çocuklarla daha etkili bir şekilde başa çıkabilmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca kendine yardım grupları, ailelerin deneyimlerini paylaşarak birbirlerine destek olmalarına olanak tanır.
DEHB Tedavisinde Multidisipliner Yaklaşım
DEHB, multidisipliner bir yaklaşım gerektiren, nöropsikiyatrik temelli ancak psikososyal müdahalelerle başarılı sonuçlar alınabilen bir bozukluktur. DEHB’nin yaşam kalitesi üzerindeki etkisini azaltmak için bireyselleştirilmiş terapi ve sosyal destek ağları gibi çok yönlü yaklaşımlar önemlidir. Bu yaklaşım, bireylerin daha işlevsel bir hayat sürdürebilmesi için önem taşır.
Sonuç: DEHB İle Baş Etme Yolları
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), genetik, çevresel ve nörobiyolojik etmenlerin birleşimiyle ortaya çıkan, çocukluk döneminde başlayan ancak ergenlik ve yetişkinlikte de devam edebilen bir bozukluktur. DEHB’nin tedavi edilmesi, sadece çocuklar için değil, aileler için de büyük bir önem taşır. Psikoterapi, ilaç tedavisi ve sosyal destek programları gibi çeşitli tedavi yöntemleriyle bu bozukluğun etkileri azaltılabilir.