Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Dijital Çağın Ruh Sağlığına Etkileri: Teknoloji Bağımlılığı, Siber Zorbalık ve Sanal Gerçeklik Terapilerinin Yükselişi

Dijital çağın getirdiği yenilikler hayatımızı sayısız yönden dönüştürürken, bu dönüşümün ruh sağlığımız üzerindeki etkileri de giderek daha fazla tartışılıyor. Teknoloji bağımlılığı, siber zorbalık gibi olumsuz yönlerin yanı sıra, sanal gerçeklik terapileri gibi umut vadeden çözümler de bu karmaşık tablonun bir parçası haline geldi. Haydi neler olduğunu birlikte inceleyelim.

Teknoloji Bağımlılığı: Dijital Dünyanın Pençesinde

Akıllı telefonlar, sosyal medya platformları ve online oyunlar hayatımızın vazgeçilmez birer parçasıyken, bu araçların aşırı kullanımı teknoloji bağımlılığı olarak bilinen yeni bir ruhsal sağlık sorununu ortaya çıkarmıştır. Bu bağımlılık, bireylerin dijital dünyaya aşırı derecede bağlanması, online olmama durumunda anksiyete, huzursuzluk gibi yoksunluk belirtileri göstermesi ve günlük yaşam aktivitelerini aksatmasıyla kendini gösterir. Özellikle genç nesiller arasında yaygın olan bu durum, dikkat eksikliği, uyku bozuklukları, sosyal izolasyon ve hatta depresyon gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Sürekli bildirimler, “beğenilme” arzusu ve sonsuz içerik akışı, dopamin salgısını tetikleyerek beynin ödül sistemini manipüle eder ve bireyleri dijital ekranlara daha da bağlar. Teknoloji bağımlılığıyla mücadele etmek için farkındalık, dijital detoks ve profesyonel destek önemli adımlardır.

Siber Zorbalık: Ekranların Arkasındaki Gölge

İnternet ve sosyal medya platformları, bireylerin iletişim kurmasını, bilgiye erişmesini ve kendilerini ifade etmesini sağlarken, aynı zamanda siber zorbalık adı verilen tehlikeli bir fenomenin de ortaya çıkmasına neden olmuştur. Siber zorbalık, dijital ortamlar aracılığıyla bir veya birden fazla kişiye kasıtlı olarak zarar verme, aşağılama, tehdit etme veya taciz etme eylemlerini kapsar. Anonimliğin getirdiği cesaretle birleşen bu durum, özellikle çocuklar ve ergenler arasında ciddi psikolojik travmalara yol açabilir. Mağdurlar arasında depresyon, anksiyete, intihar düşünceleri ve sosyal çekilme gibi sorunlar yaygın olarak görülür. Siber zorbalıkla mücadele etmek için ebeveynlerin, öğretmenlerin ve kurumların ortak çabası büyük önem taşır. Eğitim, farkındalık kampanyaları ve yasal düzenlemeler, bu dijital tehdide karşı durmak için atılması gereken adımlardır.

Sanal Gerçeklik Terapileri: Dijitalin İyileştirici Gücü

Dijital çağın ruh sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin yanı sıra, teknolojinin tedavi amaçlı kullanımı da giderek artmaktadır. Özellikle sanal gerçeklik terapileri, fobiler, post-travmatik stres bozukluğu (PTSD), anksiyete bozuklukları ve hatta kronik ağrı gibi çeşitli ruhsal ve fiziksel rahatsızlıkların tedavisinde umut vadeden bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır. Sanal gerçeklik terapileri, bireylerin güvenli ve kontrollü bir sanal ortamda korkularıyla yüzleşmelerini, travmatik deneyimlerini işlemelerini veya rahatlatıcı senaryolar aracılığıyla stresle başa çıkmalarını sağlar. Örneğin, bir uçuş fobisi olan kişi, sanal bir uçağa binme deneyimi yaşayarak korkusunu kademeli olarak azaltabilir. PTSD hastaları, sanal ortamda travmatik anılarını güvenli bir şekilde yeniden yaşayarak bu anılarla başa çıkma stratejileri geliştirebilirler. Bu terapiler, geleneksel tedavi yöntemlerine tamamlayıcı veya alternatif olarak sunularak, ruh sağlığı hizmetlerine erişimi kolaylaştırabilir ve tedavi süreçlerini daha etkili hale getirebilir. Ancak insan-insana olan terapinin empatik ve iyileştirici gücüne erişebilir mi? Bu da başka bir araştırma konusu.

Sonuç

Dijital çağ, ruh sağlığımız için hem zorlukları hem de fırsatları beraberinde getiriyor. Teknoloji bağımlılığı ve siber zorbalık gibi sorunlar, dijitalleşmenin karanlık yüzünü temsil ederken, sanal gerçeklik terapileri gibi yenilikçi yaklaşımlar, teknolojinin iyileştirici gücünü gözler önüne seriyor. Önemli olan, bu dijital dönüşümü bilinçli bir şekilde yönetmek, riskleri minimize etmek ve teknolojinin potansiyel faydalarını maksimize etmektir. Bireysel farkındalık, eğitim, aile desteği ve profesyonel yardım, dijital çağın ruh sağlığına olan etkilerini olumlu yönde şekillendirmek için atılması gereken temel adımlardır. Dijitalleşmenin kaçınılmaz olduğu bir dünyada, ekranların arkasındaki ruh sağlığımızı korumak ve geliştirmek hepimizin ortak sorumluluğudur.

Ece Ruşen Sarı
Ece Ruşen Sarı
İstanbul'da dünyaya gelen Ece RUŞEN SARI, lise eğitimini Kartal Anadolu Lisesinde tamamladı. Akademik kariyerine Işık Üniversitesi İngilizce Psikoloji Bölümü’nde yarı burslu eğitim alarak başladı. Mezun olduktan sonra Psikoloji alanındaki eğitimini derinleştirmek adına Medipol Üniversitesi Bilişsel Sinirbilim Yüksek Lisans Programı’na katıldı ve onur belgesi ile mezun oldu. Yüksek lisans tezini, nöropsikoloji alanında önemli bir konu olan Erişkin Tip DEHB'de Sosyal Kognisyon ve Yürütücü İşlevlerin İlişkisinin Elektrofizyolojik Yöntemle Araştırılması" üzerine yazdı. Ardından Prof. Dr. Hakan TÜRKÇAPAR’dan Bilişsel Davranışçı Terapi ve Psikiyatr Dr. Alp KARAOSMANOĞLU’ndan Şema Terapi eğitimi aldı. Klinik alanda uzmanlaşmak amacıyla Gelişim Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nı da başarıyla tamamlayarak ikinci kez onur belgesi aldı. Profesyonel kariyeri boyunca Medipol MEGA Hastaneler Kompleksi ve İstanbul Rumeli Üniversitesi gibi saygın kurumlarda görev aldı. Bunun yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda öğrencilere motivasyon üzerine eğitimler vererek genç bireylerin gelişimine katkı sağladı. Alzheimer, Parkinson, Unutkanlık ve Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) gibi nöropsikolojik alanlarda çalışarak danışanlarına yönelik kapsamlı değerlendirme ve müdahaleler gerçekleştirdi. Ek olarak Anksiyete Bozuklukları, Panik Atak gibi konularda da terapi seansları yürüttü. Akademik çalışmaları kapsamında SD Platform dergisinde, tez danışmanı ve yanında asistanlık yaptığı Prof. Dr. Lütfü Hanoğlu ile birlikte “Yeni bir ahlaki tartışma: Beyinde Doping” başlıklı yazıyı kaleme alarak DEHB'de ilaç kullanımına dair önemli bir perspektif sundu. Klinik Nöropsikolog Ece RUŞEN SARI, klinik psikoloji ve nöropsikoloji alanındaki uzmanlığıyla danışanlarına bilimsel temellere ve ‘her insan saygı değerdir’ anlayışına dayalı terapi hizmetleri sunmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar