Son yıllarda dijital teknolojilerin yaşamın her alanına hızla entegre olması, çocukların gelişim süreçlerinde yeni risk faktörlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Özellikle erken çocukluk döneminde ekranla tanışma yaşı giderek düşmekte, bu durum çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini doğrudan etkilemektedir. Bu makalede, erken yaşta ekran maruziyetinin çocuk psikolojisi üzerindeki etkileri ele alınmakta, dijital bağımlılık kavramı açıklanmakta ve ebeveyn ile eğitimcilere yönelik önleyici stratejiler sunulmaktadır.
1. Giriş
Dijital çağın hızla gelişmesiyle birlikte çocuklar, daha önceki nesillere kıyasla çok daha erken yaşta ekranlarla tanışmaktadır. Özellikle 0–6 yaş grubundaki çocukların, gelişimin en kritik evresinde dijital cihazlarla yoğun şekilde etkileşimde bulunması, psikolojik ve nörogelişimsel sonuçları açısından endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), iki yaş altı çocukların hiçbir şekilde ekran maruziyetine maruz bırakılmaması gerektiğini vurgularken, birçok ülkede bu önerilere rağmen ekran süresi hızla artmaktadır. Bu bağlamda, çocuk psikolojisi alanında dijital bağımlılık, çağdaş bir gelişimsel tehdit olarak ele alınmaktadır.
2. Dijital Bağımlılık: Tanım ve Erken Belirtiler
Dijital bağımlılık, bireyin dijital araçlara (telefon, tablet, bilgisayar vb.) karşı kontrolsüz bir kullanım geliştirmesi ve bu durumun sosyal, bilişsel veya duygusal işlevselliğini olumsuz etkilemesi şeklinde tanımlanır. Yetişkinlerde sıklıkla tanımlanan bu bağımlılık türü, günümüzde okul öncesi çocuklarda da gözlemlenmektedir.
Erken yaşta dijital bağımlılığın en belirgin belirtileri arasında şunlar yer alır:
-
Ekran süresinin sınırlandırılmasına karşı yoğun öfke ve huzursuzluk,
-
Sosyal etkileşimden kaçınma,
-
Yalnızca dijital araçlarla oynamak isteme,
-
Fiziksel oyunlara ilgide azalma,
-
Uyku bozuklukları ve dikkat eksikliği.
Bu semptomlar, çocuklarda duygusal regülasyon becerilerinin gelişimini sekteye uğratarak uzun vadede daha ciddi psikolojik problemlere zemin hazırlayabilir.
3. Ekran Maruziyetinin Gelişimsel Etkileri
3.1. Bilişsel Gelişim
Ekrana maruz kalma süresi ve içeriğin niteliği, çocukların bilişsel gelişimi üzerinde önemli rol oynamaktadır. Özellikle dil gelişimi, problem çözme yeteneği ve dikkat süresi, bu süreçte hassas etkilere açıktır. Araştırmalar, ekran süresi ile gecikmiş dil gelişimi arasında pozitif korelasyon olduğunu göstermektedir. Ayrıca ekran karşısında geçirilen pasif zaman, çocuğun yaratıcı düşünme becerilerinin gelişmesini engelleyebilir.
3.2. Duygusal Gelişim
Erken yaşta ekran kullanımı, çocukların duygularını tanıma ve ifade etme becerilerini sınırlayabilir. Gerçek hayattaki sosyal etkileşimler azaldıkça, empati gelişimi sekteye uğrar. Ayrıca ekran bağımlılığı olan çocuklarda duygusal regülasyon problemleri, düşük stres toleransı ve ani öfke patlamaları daha sık gözlemlenir.
3.3. Sosyal Gelişim
Çocukların sağlıklı sosyal beceriler geliştirmesi için fiziksel oyunlara, grup içi etkileşimlere ve yüz yüze iletişime ihtiyaçları vardır. Ancak ekranla geçirilen yoğun zaman, bu tür etkileşimlerin azalmasına neden olmakta, dolayısıyla çocuklarda içe kapanıklık, iletişim sorunları ve sosyal kaygı belirtileri ortaya çıkabilmektedir.
4. Aile Dinamikleri ve Ebeveyn Rolü
Aile ortamı, dijital bağımlılığın oluşumunda hem risk faktörü hem de koruyucu unsur olabilir. Ebeveynlerin çocuklarına sundukları dijital ortamlar, sınır koyma becerileri ve rol model davranışları bu süreci doğrudan etkiler. Örneğin, ebeveynin sık sık telefona bakması ya da çocuk ağladığında ekranla oyalaması, çocuğun dijital araçları bir “sakinleştirici” olarak görmesine neden olabilir. Bu durum ise öğrenilmiş bir bağımlılık döngüsünü tetikler. Ayrıca “dijital bakıcılık” olarak adlandırılan, çocuğu ekranla susturma davranışı, özellikle çalışan anne-babalar arasında yaygındır ve ciddi gelişimsel riskler taşır.
5. Koruyucu ve Önleyici Stratejiler
5.1. Ekran Süresinin Sınırlandırılması
Uzmanlar, 2 yaşından küçük çocuklara ekran sunulmaması, 2–5 yaş arası çocuklar için ise günlük ekran süresinin 1 saati geçmemesi gerektiğini belirtmektedir. Bu sınırların belirlenmesi ve tutarlılıkla uygulanması önemlidir.
5.2. Kaliteli İçerik Seçimi
Tüm ekran içeriği zararlı değildir. Eğitici, yaşa uygun ve ebeveyn eşliğinde izlenen içerikler, çocuğun öğrenme sürecini destekleyebilir. Ancak bu içeriklerin pasif değil, etkileşimli olması gerekir.
5.3. Alternatif Etkinlikler
Çocukların oyun oynama, resim yapma, kitap okuma gibi yaratıcı ve fiziksel aktivitelerle zaman geçirmeleri teşvik edilmelidir. Açık hava oyunları, sosyal beceri gelişimi açısından oldukça değerlidir.
5.4. Ebeveyn Eğitimi
Ebeveynlerin ekran bağımlılığı konusunda bilinçlendirilmesi, dijital okuryazarlıklarının artırılması ve sınır koyma becerilerinin desteklenmesi gereklidir. Aile içi iletişimi güçlendiren programlar bu açıdan faydalı olabilir.
Kaynakça:
-
American Academy of Pediatrics. (2016). Media and young minds. Pediatrics, 138(5), e20162591. https://doi.org/10.1542/peds.2016-2591
-
Christakis, D. A. (2009). The effects of infant media usage: What do we know and what should we learn? Acta Paediatrica, 98(1), 8–16. https://doi.org/10.1111/j.1651-2227.2008.01027.x
-
Radesky, J. S., Schumacher, J., & Zuckerman, B. (2015). Mobile and interactive media use by young children: The good, the bad, and the unknown. Pediatrics, 135(1), 1–3. https://doi.org/10.1542/peds.2014-2251
-
Strasburger, V. C., & Hogan, M. J. (2013). Children, adolescents, and the media: Policy statement. Pediatrics, 132(5), 958–961. https://doi.org/10.1542/peds.2013-2656
-
World Health Organization. (2019). Guidelines on physical activity, sedentary behaviour and sleep for children under 5 years of age. https://www.who.int/publications/i/item/9789241550536