Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), genellikle çocukluk dönemi bozukluğu olarak bilinmektedir. Tanısı 12 yaşından önce koyulmaktadır fakat tedavi edilmediği sürece genç yetişkinliğe kadar devam etmektedir. DEHB’in yetişkinliğe kadar devam etme olasılığı %50-70 civarındadır (Hechtman, McGough, 2007). Çocuklarda daha çok hiperaktivite ile kendini gösteren DEHB, yetişkinlerde dikkat dağınıklığı ile karakterizedir. Yetişkinlik döneminde DEHB, kişinin iş hayatını olumsuz etkilemektedir. Kişi, iş hayatının getirdiği sorumlulukları zamanında yerine getirmekte zorlanır, otoriteye uymakta güçlük çeker. Böylelikle hayat kalitesinde düşüş ve düşük gelir seviyesine sahip olunmaktadır (Biederman, Faraone, 2006). Aynı zamanda sosyal hayatta da birçok problem doğurmaktadır. İkili sohbette karşıdakini dinlemekte zorlanır, laf bölüp araya girme davranışı göstermektedirler. Sosyal ipuçlarını yakalamakta zayıftırlar, iletişim problemleri ve yanlış anlaşılmaya genel nüfusa oranla daha yatkındırlar (Young vd., 2012).
Belirtiler
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) belirtileri; görev ve etkinlikleri sürdürmede güçlük, detaylara dikkat edememe ve dikkatsiz hatalar yapma, talimatları takip etmede ve işleri tamamlamada zorluk, organizasyon ve planlama sorunları, eşyaları sık kaybetme, dikkatin kolay dağılması ve günlük etkinliklerde unutkanlık sayılabilir. Çocuklarda bu durum genellikle ödev yaparken veya oyun sırasında kendini gösterirken; yetişkinlerde iş ve günlük yaşamda unutkanlık ve projeleri tamamlamada zorluk olarak ortaya çıkar. Hiperaktivite belirtileri, ellerin veya ayakların sürekli hareket etmesi, yerinde oturamama, sakin oyun veya etkinlikleri sürdürmede güçlük ve aşırı konuşmayı içerir. Çocuklarda sınıfta yerinde duramama ve sürekli hareket etme şeklinde gözlenirken, yetişkinlerde içsel huzursuzluk ve uzun süre oturmakta zorlanma olarak kendini gösterir. Dürtüsellik belirtileri ise sırasını beklemekte zorlanma, başkalarının sözünü kesme, aceleci kararlar alma ve sonuçları düşünmeden hareket etme biçimindedir. Yetişkinlerde bu durum, finansal veya sosyal kararlarda düşüncesizce davranma ve tartışmalara atlama şeklinde görülebilir.
Eş Tanılar ve İlişkili Sorunlar
Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), en çok eş tanı aldığı bozukluklar; duygudurum ve anksiyete bozuklukları, kişilik bozuklukları ve madde kullanım bozukluklarıdır. Erişkin DEHB tanısı almış kişilerin %65-89’una bir başka psikolojik bozukluk eşlik etmektedir (Tuğlu, Şahin, 2010). Anksiyete bozukluklarında Genel anksiyete bozukluğu, sosyal fobi gibi kaygı bozuklukları DEHB sıkılıkla görülmektedir. Dikkatini verememe kaynaklı, işlerde oluşan aksaklık anksiyetenin ortaya çıkışına sebebiyet verebilmektedir. Dürtüsel davranım sonucunda sosyal ortama ayak uydurmama ise sosyal kaygı yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Madde kullanım bozukluğunda, dürtüsellik kaynaklı DEHB’li bireyler sonuçları düşünmeden hareket etme eğilimindedir, bu da riskli davranışları artırır. Dikkat eksikliği ve odaklanma sorunları sebebiyle bazı kişiler madde kullanımıyla geçici dikkat ve konsantrasyon artışı sağlamaya çalışır. Böylelikle madde kullanım bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Hiperaktivite ve dürtüsellik, duygu durumunda ani değişimlere yol açabilir. DEHB’li bireyler, öfke patlamaları, sabırsızlık ve irritabilite gibi belirtiler sergileyebilir.
DEHB Neden Görülür?
Genetik yatkınlık: DEHB’li bireylerin ailelerinde benzer belirtiler daha sık görülür. Çalışmalar, DEHB’nin genetik katkısının %70–80 civarında olduğunu göstermektedir. DEHB’deki genetik etki boy uzunluğu kadardır, şizofreni de dahil olmak üzere birçok psikolojik rahatsızlıktan daha fazla genetik faktör etkisi görülmektedir. DEHB tanısı olan yetişkinlerin üçte birinin en az bir DEHB çocuğu olduğu bulgularına ulaşılmıştır. (Tuğlu, Şahin, 2010).
Hamilelik ve doğum komplikasyonları: Düşük doğum ağırlığı, prematüre doğum, anne sigara veya alkol kullanımı DEHB riskini artırabilir.
Çocukluk dönemi çevresel faktörleri: Uzun süreli stres, aile içi çatışmalar veya olumsuz ebeveyn tutumları DEHB semptomlarını şiddetlendirebilir.
DEHB’nin temel nedeni beyindeki nörolojik farklılıklar ve genetik yatkınlık iken, çevresel ve psikososyal faktörler belirtilerin şiddetini ve bireyin yaşamını etkiler.
Tedavi ve Yaklaşımlar
DEHB tedavisinde farmakolojik tedavi ile psikoterapi eş zamanlı olarak ilerlemesi önerilmektedir. Psikoterapide en etkili olacağı belirtilen yöntem Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’dir. Dikkat ve organizasyon becerilerini geliştirme, dürtü kontrolü ve duygusal düzenlemeyi destekler. Davranışsal terapi, çocuklarda ödül ve ceza sistemiyle olumlu davranışları artırmayı hedefler. Davranışçı terapi daha çok çocuklarla çalışılmaktadır. Davranışçı terapide çocuğun konulan hedefe (örneğin; yarım saat boyunca kitap okumak) gerçekleştirmesiyle sevdiği bir ödül (sinemaya götürmek); gerçekleştirmemesi ile hoşnut olmadığı bir ceza (odasında tek başına oturması) yöntemi ile ilerlenir. DEHB’de psikoeğitim de önemli bir yer edinmektedir. Kişinin semptomlarını tanıması, sahip olduğu bozukluğun getirilerini öğrenmesi özellikle çocuklarda aileye verilen psikoeğitim ile evde de nasıl davranılması gerektiğinin belirlenmesi önemli, bir yer tutmaktadır. DEHB’nin erken tanısı ve bireye uygun tedavi yaklaşımı, ilaç tedavisi, psikoterapi ve çevresel desteklerin birlikte uygulanmasıyla belirtilerin kontrol altına alınmasını ve bireyin sosyal, akademik ve duygusal işlevselliğinin artırılmasını sağlar.