Oyun, çocuklarımız için yalnızca bir serbest zaman aktivitesi ya da meşguliyet değildir. Çocuklar için hem duygularını ifade etmenin bir yolu hem de öğrenmeyi sağlamanın eğlenceli bir yöntemi olan oyun, çocuk gelişimi ve tedavisinde vazgeçilmez bir araçtır. Çocukların kendi başlarına ya da diğer çocuklarla oyun oynamasının yanı sıra, bir uzmanın tedavi amaçlı oyunu kullanması, oyun terapisi adı altında gerçekleşir.
Oyun Terapisinin Temeli: Güvenli Bir İlişki Kurmak
Oyun terapisinin başlangıcı için en önemli unsur, çocuğun terapiste güvenmesidir. Çocuğun terapide kendini açabilmesi için terapiste güvenerek arkadaşça bir ilişki geliştirmesi gerekir. Güven ve arkadaşlık ilişkisi oluştuğunda çocuk, kendini daha rahat ifade eder, özgür hisseder ve duygularını oyunlarına daha iyi yansıtır. Terapist, çocuğu olduğu gibi kabul eder ve süreci yönlendirmez. Burada terapistin görevi, ilişkiyi dostça kurarken aynı zamanda bir sınır koymaktır. Sınır koymak; çocuğu, terapisti ve oyun odasını korur.
Oyun Terapisi Süreci: Hazırlık ve İlerleme
Oyun odası içerisinde bulunan materyaller, rastgele seçilmiş değildir. Her bir materyalin amacı ve temsil ettiği anlamlar vardır. Kullanılan materyallerin kırılgan olmayanları tercih edilmelidir. Ahşap oyuncaklar, oyun terapisi için güvenli, uygun ve hesaplı bir seçenektir. Odanın içerisinde, gözlemci terapist ve çocuğa uygun bir ortam hazırlanmalıdır. Terapistin gözlemlerini daha sağlıklı yapabilmesi için odanın bir köşesinde sandalyede oturması uygun olabilir. Duvarların temizlenebilir olması önemlidir. Çocuk, oyun odasına geldiğinde daha önce yapılmış çizimleri görmemeli ve başka bir çocuğun o odada neler yaptığını anlamamalıdır.
Süreç boyunca terapist, çocuğun sorumluluk almasına izin verir ve çocuğun bir şeyleri kendi başına yapabileceğine inanır, saygı duyar ve müsaade eder. Bu tutum, çocuğun özgüven derecesini yükseltmesine, özgür hissetmesine ve ruhsal iyi oluşunu sağlayarak oyun terapisine istekli katılmasına yardımcı olur. Böylece kendini daha iyi ifade eden çocuk, hedefe daha fazla yaklaşır. Yönlendirmesiz oyun terapisi, doğal bir süreç olarak ilerler. Terapist, burada gözlemci bir roldedir; çocuğu yönlendirmeden, seansları hızlandırmadan, sabırlı bir şekilde ilerletir.
Oyunun Amaçları: Öğrenme ve İyileşme
Oyunun birçok kullanım amacı vardır ve çok işlevlidir. Oyunlar ve oyuncaklar sayesinde çocuk; çevresindeki nesneleri, renkleri, sayıları öğrenir. Oyunlar, gerçek hayattaki durumları deneyimlemesini sağlar. Hareketli oyunlar, çocuğun kas sağlığı için etkilidir; bedenini tanıyarak onu nasıl kullanacağını öğrenir. Diğer arkadaşları sayesinde hayatı “ben” olarak değil, “biz” olarak görmeye başlar; paylaşmayı, işbirliğini ve iletişimi güçlendirir. Bu işlevler, daha çok eğitimsel ve gelişimseldir. Bunun yanında çocuğun davranış problemleri, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, dürtüsel davranışları, tuvalet problemleri ve benzeri birçok sorun için tedavi olarak da kullanılır.
Oyun Kategorileri ve İşlevleri
Oyunlar, işlevlerine göre kategorilere ayrıldığında; akıl oyunları, strateji oyunları, eğitici oyunlar, taklit oyunları, yaratıcılık oyunları, grup oyunları ve bedensel oyunlar gibi çeşitlerle karşımıza çıkar. Oyunları seçerken çocuğun yaş grubuna dikkat edilmelidir:
- Akıl ve Strateji Oyunları: Çocuğun düşünce gücünü geliştirir.
- Eğitici Oyunlar: Çocuğun yaş grubuna bağlı olarak ders niteliğinde (nesneler, sayılar, renkler, kelimeler vb.) gelişimine katkı sağlar.
- Taklit Oyunları: Rol model alarak öğrenmeyi destekler.
- Yaratıcılık Oyunları: Hayal gücünü besler.
- Grup Oyunları: Sosyalleşme, işbirliği ve iletişim becerilerini geliştirir.
- Bedensel Oyunlar: El becerisi, koordinasyon ve kemik gelişimi gibi fiziksel etkilere katkıda bulunur.
Ebeveynlerin Rolü: Destek ve Sabır
Ebeveynlerin çocuklara sunduğu ortam ve davranışlar, çocuğun psikolojisi için çok önemlidir. Kimi zaman çocuğun sorunlarının temel sebebi, ebeveynlerin kendi sorunları ya da ebeveynler arasındaki problemlerden kaynaklanabilir. Çocuğun sağlıklı gelişimi için ebeveynlerin de sağlıklı bir yaşam sürmesi gerekir. Eğer böyle bir durum söz konusuysa, ebeveynlerin Aile Oyun Terapisi’ne başlamaları uygun olacaktır.
Oyun terapisine başlama kararı alındığında, çocuğa terapiyi anlatma biçimi kritik bir öneme sahiptir. Gidilen yeri hastane, bulunulan durumu hastalık ya da terapisti doktor olarak tanıtmak, çocuğu korkutabilir ve kendini rahat hissetmemesine yol açabilir. Ebeveynler, bunu daha doğru ifadelerle açıklamalıdır. Oyun terapistinin çocuğu yönlendirmeyeceğini, karar ve davranışlarında özgür olacağını, oyun terapisi odasında oyunlar oynayacağını ve eğlenceli faaliyetlerde bulunacağını, çocuğun anlayacağı şekilde aktarmalıdır. Böylece çocuk, kendini güvende hisseder ve terapiye gelmekten çekinmez.
Ebeveynlerin, oyun terapisinin uzun bir süreç olduğunu bilmeleri, sabırlı olmaları, verilen ev ödevlerini aksatmadan yerine getirmeleri, çocuğa zaman ayırmaları ve destek olmaları büyük önem taşır. Çocukların bazen tek istediği, ailenin ilgisidir. Ebeveynler, çocuğun hata yapmasına izin vererek deneme-yanılma yoluyla öğrenmesine yardımcı olmalı, kızmamalı ve yargılamamalıdır. Fazla müdahale etmek, kızmak ya da yargılamak; çocuğun özgüven kaybına ve içe kapanmasına yol açabilir.
Ebeveynler, çocuklarını gözlemlemeli; dikkat çeken bir durum, her zamankinden farklı ortaya çıkan bir duygu ya da davranış, normalde sık olan ve azalmaya başlayan duygu ve davranışları not ederek bir sonraki seansta oyun terapistine sunmalıdır. Bu, süreci hızlandırır ve daha sağlıklı adımlarla ilerlemeye yardımcı olur.
Sonuç: Oyunun İfade Gücü
Oyun, bir çocuğun hayatındaki en önemli yapı taşlarından biridir. Çocuğun kendini ifade edebileceği en doğal ve güvenli alandır. Unutmayalım ki: “Bir çocuk bazen konuşamaz, ama oyun her zaman konuşur.
Çok başarılı buldum ve başarılarının devamını diliyorum