Bir kişiye olduğu gibi davranırsanız olduğu gibi kalır, olması gereken kişi gibi davranırsanız, olması gereken kişi olur.”
– Johann Wolfgang von Goethe
Çocukların kişiliği yalnızca belli bir yaştan sonra gelişmez. Doğumdan önce ve doğumdan sonra aldığı tüm uyarıcılar, onun gelişiminin bütün boyutlarını etkiler. Bu nedenle çocuğun içinde bulunduğu ortamın kalitesi çok önemlidir. Çocuğun yaşının küçük olmasından dolayı hiçbir şeyin farkında olamayacağını, anlamayacağını ya da herhangi bir sorumluluk alamayacağını düşünen ebeveynler olabilmektedir.
Çocuklukta temelleri atılan özgüven ve öz saygı, bireyin tüm yaşamını şekillendiren psikolojik yapılardır. Bu yapıların gelişimi; aile, okul ve çevresel faktörlerin ortak katkısı ile şekillenir. Psikolojik sağlamlık, duygusal esneklik ve sosyal uyum, sağlıklı özgüven ve öz saygı gelişimi ile doğrudan ilişkilidir. Bu yazımızda, özgüven ve öz saygının gelişimsel temelleri, ebeveynlik stillerinin ve çevresel etkilerin rolü ile birlikte değerlendirilmiş; aynı zamanda sağlıklı gelişimi destekleyen ebeveyn stratejilerine yer verilmiştir.
ÇOCUK DEYİP GEÇMEYİN! ÇOCUĞUNUZUN ÇOCUKLUĞUNU CİDDİYE ALIN. Ona sağlayacağınız GÜVEN, SEVGİ ve SINIRLARI ÇİZİLMİŞ ÖZGÜRLÜKLERLE dolu bir çocukluk, yaşam başarılarının sağlam temellerini oluşturacaktır.
Çocuklarda özgüven ve öz saygı gelişiminin temelinde, onlara yaşına uygun sorumluluklar vermek yatar. Çünkü sorumluluk hissi kendiliğinden gelişen bir his değildir ve çocukların sorumluluklarını bilen bireyler olarak yetişebilmeleri için bazı tedbirler alınması gereklidir. Ancak birçok anne baba, çocuklarının küçük yaştayken sorumluluk alamayacaklarını düşünüp, ergenlik dönemine geldiklerinde ise birdenbire büyüdüklerini fark ederek kendi kendilerine sorumluluk almaları gerektiğine inanırlar. Oysa sorumluluk almayı öğrenmek için küçük yaşlardan itibaren çocuğun yaşına ve gelişim dönemine uygun olarak sorumluluklar vermek ve o sorumlulukları yerine getirmediği zaman karşılığının ne olacağını öğretmek gerekir. Aksi halde, 5 yaşında oyuncaklarını toplama sorumluluğunu almamış bir çocuk, 8 yaşında da ödevlerini yapma sorumluluğunu almayacaktır ve bunun sonucunda da zaman içinde kendine olan güveni düşebilecek ve karşılaşabileceği akademik başarısızlıklardan sonra özgüven sorunlarıyla baş etmek ve yaptığı hatalardan sonra kendi sorumluluğunu almak yerine başkalarını suçlamak (öğretmen zor ödev verdi, öğretmen az zaman verdi, anne sen hatırlatmadın, sen yaptırmadın, defterimi çantama sen koymadın vb.) durumunda kalabilecektir.
HAYATI YETERİNCE ZORKEN, ÇOCUĞUMA NEDEN EK SORUMLULUK VERMELİYİM?
Kayıp izin kağıtları, unutulan ödevler, okulda unutulan çantalar, montlar, kitaplar ve açılmak için sizi bekleyen ödevler… Anne babalar genellikle çocuklarının tek sorumluluklarının ders çalışmak olduğunu düşünürler. Oysa her çocuğun her yaşta ev içinde alabileceği bazı sorumluluklar vardır. Yerine getirdiği sorumluluklar sonucunda, başarıları ve olumlu davranışları takdir edilen çocuğun özgüveni de artacaktır. Özellikle de sorumluluk verdiği görevlerin bedellerini ödemeyen çocuklar, bunların hep başkalarının sorunu olduğunu düşünürler. Sorumluluklar hep başkasına ait olduğu için de hiçbir şeyin sorumluluğunu almayıp, devamlı başkalarını suçlarlar. Ödevlerini yetiştirememiştir; çünkü siz gerekli şeyleri yapmamışsınızdır, odasını toplamamıştır; çünkü siz ona yardım etmemişsinizdir gibi kendileriyle ilgili gerçekleri devamlı olarak görmezden gelip, görevlerini yerine getirememesinin sonucunu başkalarına atmaya başlarlar ve böylece yetişkinler olurlar.
EBEVEYNLİK TARZLARININ ROLÜ
Aşırı koruyucu ebeveynlik ya da sürekli eleştirilen bir ortam, çocuğun girişimcilik cesaretini ve öğrenme motivasyonunu sekteye uğratabilir. Demokratik ebeveynlik tarzı, çocuğun hem özgüvenini hem de öz saygısını besleyen en sağlıklı yaklaşımlardan biridir. Katı disiplin ya da aşırı hoşgörülü tutumlar, çocuğun benlik gelişimini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, ebeveynin çocuğa model oluşturması, öz saygı gelişiminde belirleyici olabilir.
ÇOCUĞUMA SORUMLULUK BİLİNCİ AŞILARKEN NELERE DİKKAT ETMELİYİM?
İşte size bu konuda birkaç destekleyici strateji:
Koşulsuz Kabul: Sorumluluklarını yerine getirirken, başlangıçta mükemmel bir performans göstermeyebilir, hatalar yapabilir, eksik kalabilir, dökebilir, kırabilir, düşebilir. Bu normal karşılanıp, zamanla daha iyi duruma geleceği düşünülmelidir. Çocuğun hata yapmasına izin vermek ve sevgiyi başarılı olma haline bağlamamak önemlidir.
Gerçekçi Övgü: Aşırı ya da sahte övgüler yerine çabayı ve süreci takdir edin. Sonuca değil, verdiği çabaya övgü yapılmalıdır.
Bağımsızlık Fırsatları Sunmak: Çocuklarımızda sorumluluk bilinci geliştirmek için, ona güvendiğimizi göstermeli ve bazı seçimleri onun yapmasına, bazı kararları kendi başına onun almasına izin vermeliyiz.
Güvenli Sınırlar: Evde birlikte açık ve net kurallar belirleyip, bu kuralların takibini yapmalıyız.
Güvenli Sosyal Ortamlar: Akran ilişkilerinin ve okul ortamının destekleyici nitelikte olması önemlidir. Bu tür güvenli sosyal alanlarda çocuğunuzun davranışlarının sonuçlarını yaşamasına da izin vermeliyiz. Örneğin, evdeki evcil hayvanın mamasını koymak ve takip etmek onun sorumluluğu ise, yapmadığında olabilecek şeyler mutlaka önden konuşulmalı (maması bitince koymazsan aç kalabilir, hasta olabilir, kızabilir, ısırabilir vb.) ve eğer koymaz, unutursa onun yerine arkası toplanmamalıdır. Bu alışkanlık oturana kadar hata payı verilmeli ama takibi yapılarak hatırlatılabilir, bir süre sonra sorumluluk tamamen ona bırakıldığında da sonuçları yaşamasına müsaade edilmelidir. (Aç bıraktığın için gelip senin defterlerini parçalamış, bir daha aç bırakmamalısın gibi.)
EBEVEYNLERE NOTLAR…
Çocuğunuza “Keşke öyle yapmasaydın” ya da “Tabi öyle yaparsan, böyle olur” gibi suçlayıcı ifadeler yerine “Böyle bir durumda başka ne yapılabilirdi?” demeyi tercih edin. Çözüm için suçlamak yerine problem çözme becerileri için başka alternatifler düşünmesine yardımcı olun.
Çocuğunuza “Sen zaten her zaman böyle yaparsın” diye başlayan suçlamalar ve etiketlemeler, onun kendisini değersiz hissetmesine neden olur. Bundan kaçının.
Siz hatırlatmadan yerine getirdiği bir sorumluluk için mutlaka çocuğunuza teşekkür edin, memnuniyetinizi belirtin.
Çocuğunuz size bir şey anlatırken, onu gerçekten dinleyin, başka bir şeyle uğraşmayın, gözünün içine bakın.
Özgüven gelişimi için, başlarda her seferinde tek bir görev ya da istekte bulunduğunuzdan emin olun. Yeni bir beceri kazandırma aşamasında aynı anda pek çok işi yapmasını beklemeyin. O görevde ustalaşana kadar bekledikten sonra yeni bir görev tamamlamasını isteyin.
Sonuç olarak; özgüven ve öz saygı, çocukların duygusal, sosyal ve bilişsel gelişimlerinin temel bileşenlerindendir. Bu kavramlar, bireyin kendilik algısını, baş etme becerilerini ve sosyal ilişkilerini doğrudan etkiler. Unutmayalım ki; çocuklarımıza sorumluluk bilincini kazandırabilirsek, yaşamları boyunca mutlu, başarılı ve kendi ayaklarının üzerinde durabilen özgüvenli ve öz saygıları yüksek güçlü bireyler olacaklardır.