Perşembe, Nisan 24, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Çocuk Kaleminden Dünyaya Bakış: Resimle İfade ve Sanatsal Gelişim Süreci

Bir çocuğun dünyaya açılan ilk penceresi çoğu zaman sözcükler değil, çizgilerdir. Henüz dil becerileri gelişmemişken, kendilerini ifade etmek için çizgilerin, şekillerin ve renklerin dünyasına yani resim dünyasına adım atarlar. Resim, sadece bir oyun ya da zaman geçirme aracı değil; aynı zamanda zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimin güçlü bir ifadesidir. İşte bu noktada Charles Darwin’in “Bir Bebeğin Biyografisi” adlı çalışması dikkat çekici bir örnek olarak karşımıza çıkar. Darwin, kendi çocuğunun doğumdan itibaren gelişimini gözlemleyerek kaleme aldığı bu günlükte, yalnızca çocuğunun davranışlarına değil, çocuğun çizdiği resimlere de yer vermiştir (Maley, 2009, akt. Kutluer, 2015). Resimlerin günlük içerisinde yer almaları önemlidir çünkü henüz dilsel becerileri gelişmemiş bir çocuğun kendisini ifade edebilmesini sağlayan araçlardan biri de resimdir. Ayrıca çocuk için resim yapma, kendiliğinden gelen ve istediği gibi sürdürebildiği bir eylemdir. Bu noktada çocuğun çizimlerini yalnızca basit birkaç çizik olarak değil, gelişimsel ipuçlarıyla dolu bir harita gibi okumak gerekir. Aynı zamanda çocuğun her bir çizimi, sanatsal bir figürdür bizim için. Nasıl mı? Hadi birlikte bakalım.

Sanat ve Çocuk Gelişimi

Sanat, çocuklar için yalnızca bir ifade biçimi değil; aynı zamanda onların beyin gelişiminin doğal bir uzantısıdır. Sanatsal çalışmalar, çocukların iç dünyalarını, yaşadıkları deneyimleri ve hayal güçlerini somutlaştırmalarına imkân tanır. Ünlü ressam Paul Klee’nin şu sözleri bu durumu en iyi şekilde özetler: “Sanatın kökeni etnografya müzelerinde değil, anaokullarındadır.” Klee’ye göre çocuklar, hiçbir dış yönlendirme olmadan çizdikleri resimlerle adeta birer sanat eseri ortaya koyarlar. Gerçekten de yapılan bazı araştırmalardan, bu görüşü destekleyen kanıtlara ulaşabiliriz. Prehistorik çağlarda mağara duvarlarına çizilen resimlerle günümüz çocuklarının çizimleri arasında dikkat çekici benzerlikler olduğu görülmüştür (S. Buyurgan ve U. Buyurgan, 2012, s. 29). Bu benzerlik, sanatın insanlık tarihindeki derin ve evrensel kökenini ortaya koyar.

Resim ve Sanatsal Gelişim Evreleri

Sanatın bir parçası olan resim, doğrudan gözlenebilen ve belirli evreler halinde incelenebilen bir süreçtir. Bu bağlamda, sanat eğitimi ve çocuk gelişimi alanında öncü isimlerden biri olan Viktor Lowenfeld, çocukların sanatsal gelişimini sistematik olarak açıklayan bir teori geliştirmiştir (1947). Bu teori, çocukların yaşlarına ve gelişim düzeylerine göre geçirdikleri altı temel evreden oluşur (akt. Kutluer, 2015):

1) Karalama Evresi (2–4 yaş)

Bu dönemde çocuk, motor becerilerinin gelişmeye başlamasıyla birlikte rastgele çizgiler çizer. Bu evre kendi içinde üç alt basamakta incelenir:

  • Düzensiz evre: Çizgiler tamamen gelişigüzeldir ve kol hareketleri bilinçsizdir.
  • Kontrollü evre: Çocuk artık daha bilinçli hareket eder; çizgilerde tekrarlar ve yuvarlak şekiller görülmeye başlar.
  • Adlandırma evresi: Çocuk çizimlerine anlam yüklemeye başlar, yaptığı şekillere isim verir ve artık hayal gücünü kâğıda döker.

2) Şema Öncesi Evre (4–7 yaş)

Bu evrede çocuk, çevresini bilinçli bir şekilde gözlemler ve gözlemleri sonucunda çizimlerinde belirli temaları işlemeye başlar. Resimler, dışarıdan bakan biri için daha anlaşılır hale gelir. İnsan figürlerine bu dönemde daha sık yer vermeye başlar (Roland, 2006, s. 4, akt. Kutluer, 2015).

3) Şematik Evre (7–9 yaş)

Çocuk, geometrik şekillerden yararlanarak insan figürlerini daha pratik bir şekilde çizmeye başlar. Genellikle geometrik şekillerle figürler oluşturur ancak mekân, iç-dış ilişkisi gibi kavramları henüz ayırt edemez. Örneğin, ev çizerken hem evin dış cephesini hem de evin odalarını aynı karede gösterebilir. Bu, çocuğun perspektif ve soyutlama becerilerinin gelişmekte olduğunu gösterir. Ayrıca çocuk çizmek istediği nesne veya konuyla ilgili her ayrıntıyı resmine eklemeye çalışır.

4) Ergenlik Öncesi Evre (9–11 yaş)

Lowenfeld, bu dönemi “Realizmin Doğuşu” olarak açıklar. Çocuk, çizimlerinde “gerçeği çizmek” için çaba gösterir. Şematik evrede kullanılan geometrik şekillerin yerini daha gerçeğe yakın formlar alır. Resimde yer alan figürler artık daha detaylıdır. Çocuğun çevresine olan ilgisi artar ve bunu çizimlerine yansıtır.

5) Mantık Çağı (11–13 yaş)

Çocuk için doğruluk ve detayın önem kazanmaya başladığı evredir. Örneğin hareket halindeki bir insan figürünün giysisi dahi hareketine uygun şekilde çizilerek gölgelendirme yapılır. Ayrıca kız çocuklarının erkek çocuklara göre cinsel gelişim dönemine daha erken girmeleri bu evrede gerçekleştirilen faaliyetlerde cinsiyet açısından farklılıklar görülmesine neden olur. Kız çocukları gelişimleri sonrasında yaşadıkları fiziksel değişimlere resimlerinde de yer verirler. Bu yaş grubundaki çocuklar tarafından çizilen resimler özeldir ve bu resimlerinin diğerleri tarafından görülmesi çocuk açısından istenmeyen bir durumdur.

6) Ergenlik Evresi (13–18 yaş)

Çocuğun gelişiminde önemli değişikliklerin yaşandığı bu evrede “Ergenlik Krizi” olarak da ifade edilen çeşitli çözülmesi gereken konular ortaya çıkar. Bu krizleri önleyebilmek adına yapılacak ilk şeylerden biri çocuğun biyolojik özelliklerinden kaynaklanan farklılıkları anlayabilmektir. Lowenfeld bu farklılıkları Görsel Tip ve Dokunsal Tip olmak üzere iki ayrı yaratıcılık tipi şeklinde açıklamıştır:

  • Görsel Tip, bir seyirci konumunda etrafını gözlemleyen ve tanımlayan çocukları ifade eder.
  • Dokunsal Tip, daha çok kendi iç dünyasına yoğunlaşan çocukları ifade eder.

Bahsedilen evrelerin kişiye özgü olduğunu ve aynı yaş aralığındaki çocuklarda, benzer süreçlerin gerçekleşmemesinin olağan bir durum olduğunu unutmamak gerekir. Çocuğun yaşı, eğitimi, ailesi gibi unsurlar bu değişkenliğe sebep olabilecek faktörlerdendir. Her çocuk, bu evrelerden kendi ritmine göre ilerler.

Resimlerin Çocuğun İç Dünyasındaki Yeri

Son olarak resmi çocuğun problemini teşhis eden bir araç olarak değil, çocuğun iç dünyasına yönelmemizde ve ihtiyaçlarını anlamamızda yardımcı bir araç olarak kullanmamız gerekir. Çizimler; çocuğun duygusal ihtiyaçlarının, düşünsel süreçlerinin ve yaratıcılık potansiyellerinin farkında olmamızı sağlar. Çocuğun çizdiği bir güneş, sadece bir yuvarlak ve birkaç çizgiden ibaret değildir; aynı zamanda içindeki umut, neşe ya da anlam arayışının da bir ifadesi olabilir.

Kaynakça

  • Buyurgan, S., & Buyurgan, U. (2012). Sanat eğitimi ve öğretimi: Kuramlar, yöntemler, teknikler. Pegem Akademi Yayıncılık.
  • Kutluer, G. (2015). Gelişim süreçlerinde çocuk resminin yeri. EKEV Akademi Dergisi, 19(63), 403–410. https://doi.org/10.17753/Ekev1349
Elif Rojin Güzel
Elif Rojin Güzel
Elif Rojin Güzel, lisans eğitimi süresince ve sonrasında mesleki yetkinliklerini geliştirmek adına çeşitli eğitim programlarına katılmış, farklı kurumlarda staj yaparak psikoloji alanında değerli deneyimler edinmiştir. Akademik bilgisini pratik uygulamalarla birleştirmeyi hedefleyen Güzel, psikoloji alanındaki güncel gelişmeleri yakından takip ederek kendini sürekli geliştirmeye devam etmektedir.Edindiği bilgileri topluma fayda sağlamak amacıyla paylaşmayı önemseyen Güzel, ruh sağlığına dair bilgilendirici içerikler üretmekte ve şimdilerde Psychology Times Türkiye dergisinde çocuk psikolojisine dair yazılar kaleme almaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar