Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

“Çocuğum Neden Dinlemiyor?”: Aslında Ne Demek İstiyor?

Anne babalar olarak çocuklarımızın bizi dinlemediği anlarda, çoğu zaman hayal kırıklığı yaşarız.
“Defalarca söyledim ama yine yaptı.”
“Hiç söz geçiremiyorum.”
“Beni hiç duymuyor sanki…”
gibi cümleler, pek çok ailenin ortak iç sesi hâline gelmiş durumda.

Peki, gerçekten çocuğunuz sizi dinlemiyor mu? Yoksa dinliyor ama başka bir şey mi anlatmaya çalışıyor?

Bu yazıda, çocukların “söz dinlememe” davranışının altında yatan psikolojik dinamikleri ve ebeveyn olarak nasıl daha sağlıklı bir çocuk iletişimi kurabileceğimizi ele alacağım.

Davranış Bir İletidir

Çocuklar, yetişkinler kadar kelimeleri ustaca kullanamaz. Henüz duygularını tam anlamıyla tanımlayamazlar. Bu nedenle sık sık davranışlarıyla konuşurlar. “Söz dinlemeyen” bir çocuk çoğu zaman:

  • Anlaşılmadığını hissediyordur,
  • Sınırları test ediyordur,
  • Duygusal olarak zorlanıyordur,
  • Fark edilmek istiyordur.

Bir çocuğun duygularını ifade edemediği yerde, davranışları devreye girer. Ve bu davranışların her biri, bir tür yardım çağrısı olabilir. İşte bu nedenle, “çocuğum beni dinlemiyor” yerine “çocuğum bana ne anlatmaya çalışıyor?” sorusunu sormak çok daha işlevsel olabilir.

Duyulmak, Dinlenmekten Önce Gelir

Birçok ebeveyn, çocuğuna bir şey anlatırken “beni dinle” beklentisi içindedir. Oysa çocuk için öncelik, “duyulmak”tır. Bir birey olarak varlığının kabul edilmesi, duygularına yer açılması gerekir. Ebeveyn, çocuğu gerçekten duyduğunda; çocuk da onu dinlemeye daha yatkın hâle gelir.

Örneğin:

  • “Ödevini yap dedim!” yerine
    → “Ödevini yapmakta zorlanıyor gibisin. Yardım edebilir miyim?”
  • “Bağırmayı bırak artık!” yerine
    → “Galiba çok öfkelendin. Ne oldu, anlatmak ister misin?”

demek, çocuğun duygularını anlamaya dönük bir adımdır. Bu tür ifadeler, çocuğun duygularını kabul eder ve duygusal bağ kurar.

İtaat Değil, Bağ Kurmak

Ne yazık ki pek çok ailede çocukların söz dinlemesi, “itaat” ile eşleştirilmiş durumda. Oysa sağlıklı ebeveynlikte hedef, çocuğun sorgulamadan her denileni yapması değil; duygusal bağ kurarak, güven içinde birlikte ilerlemek olmalıdır.

Kuralları, sınırları elbette koyacağız. Ancak bu sınırlar otorite kurmak için değil, güvenli bir alan sağlamak için var. Ve bu güvenli alanın temelinde saygı yatar; karşılıklı bir saygı.
Ebeveyn çocuğa saygı gösterdiğinde, çocuk da o ilişkiyi önemser ve dinlemeye başlar.

“Hayır” Demeyi Öğreten Aileler

Bir çocuğun ailesine karşı zaman zaman “hayır” demesi sağlıklıdır. Bu, bireyleşme sürecinin bir parçasıdır. Her şeye “tamam” diyen, sınır koyamayan bir çocuk; ileride arkadaşlarına, öğretmenlerine ya da yetişkinlikte patronuna da kolaylıkla sınır koyamaz.

Bu nedenle ebeveynin görevi, çocuğun her davranışını bastırmak değil, onu yönlendirmektir. “Hayır” dediğinde paniklemek yerine, bu cevabın altındaki duyguya odaklanmak gerekir.
Belki kendini ifade etmeye çalışıyordur, belki korkuyordur, belki de sadece dinlenmeye ihtiyacı vardır.

Ebeveynin Kendi Duygularıyla Teması

Bir çocuk davranışlarıyla ebeveynini tetikliyorsa, çoğu zaman o davranış sadece çocuğun değil, ebeveynin de aynasına dönüşür. “Çocuğum beni dinlemiyor” diyorsanız, belki de siz uzun zamandır kendinizi de dinlemiyorsunuzdur. Kendi öfkenizi, kaygınızı, sabrınızı fark etmiyor olabilirsiniz.

Bu yüzden çocuğun davranışlarını anlamaya çalışırken, aynı zamanda kendi iç dünyamıza da bakmak önemli. Çünkü çocuğun duygularına alan açmak istiyorsak, önce kendi duygularımızı tanımamız gerekir.
Zihinsel olarak yorgun, duygusal olarak tükenmiş bir ebeveynin çocuğa alan açması kolay olmaz. Kendinize de şefkatle yaklaşın. Ebeveynlik, mükemmellik değil, gerçekliktir.

Ayna Olmak

Çocuklar söyleneni değil, gördüklerini kopyalar. Eğer bir evde sabır varsa, çocuk da sabrı öğrenir. Eğer bağırmak varsa, çocuk da bağırarak kendini ifade etmeye başlar. Bu nedenle çocuğun davranışlarını değiştirmek istiyorsak, önce kendi ebeveyn tutumumuza aynayı tutmamız gerekir.

  • Biz nasıl konuşuyoruz?
  • Ne kadar dinliyoruz?
  • Sabırlı mıyız, yoksa sürekli emir mi veriyoruz?

Unutmayın, çocuklar en çok gördüklerini öğrenir. Ve siz, onun ilk öğretmenisiniz.

Sonuç Yerine: Dinlemek Bir Davetle Başlar

Bir çocuğun sizi dinlemesi, zorla ya da baskıyla sağlanamaz. Bu bir seçimdir. Ve çocuklar, kendilerini güvende hissettikleri, duygularının geçerli sayıldığı, anlayışla karşılandıkları ortamlarda dinlemeye daha açıktır.

Dolayısıyla ilk adım; onları gerçekten dinlemek, hislerini duymak ve yanında olduğumuzu hissettirmektir.

Bazen bir çocuğun davranışını değiştirmek için, önce sadece şunu söylememiz yeterli olabilir:
“Seni duyuyorum.”

Ve belki de bu cümleyle birlikte, çocuklar sadece bizi değil, kendilerini de daha net duymaya başlayacaklardır.

Ve Unutmayın…

Çocuk yetiştirmek; sadece birini büyütmek değil, kendi içinizdeki çocukla da yeniden tanışmaktır. Sabır sınanır, anlayış genişler, bazen kelimeler yetmez, bazen bir bakış her şeyi anlatır.
Ebeveynlik, bir varoluş hâlidir. Bazen yalnız, bazen yorgun; ama çoğunlukla çok kıymetli.

Çocuğunuz sizi “duymuyor” gibi göründüğünde, belki de sizinle savaşmıyor; sadece iç dünyasındaki fırtınayla baş etmeye çalışıyordur. Bu yüzden sertleşmek yerine yaklaşmak, tekrar tekrar anlatmak yerine yanında kalmak daha etkili olabilir.

Bu yolculukta hata yapmak, bazen yüksek sesle konuşmak, bazen sabırsız olmak… hepsi insani.
Ancak fark etmek, telafi etmek ve yeniden bağ kurmak her zaman mümkündür. Çünkü çocuklar en çok “kırılmadan önce tutulan eli” hatırlar.

Bugün küçük bir adım atın:

Sadece dinleyin.

Cümle kurmasına gerek yok.
Gözlerine bakın, sesine dikkat edin.
Belki de en çok ihtiyacı olan şey tam da bu: Duyulmak.
Ve siz, onun duyulmak isteyen sesi için en güvenli alan olabilirsiniz.

Çünkü her çocuk için dinlenen bir yürek, en az sevgi kadar iyileştiricidir.

Yağmur UYSAL
Yağmur UYSAL
Uzman Klinik Psikolog Yağmur Uysal, lisans eğitimini Girne Amerikan Üniversitesi Psikoloji (İngilizce) Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimini ise Yakın Doğu Üniversitesi Klinik Psikoloji programında tamamlamıştır. Lisansüstü eğitimi süresince süpervizyon eşliğinde terapi uygulamaları yürütmüş; Bilişsel Davranışçı Terapi, Hipnoterapi ve Bütüncül Terapi yaklaşımlarıyla klinik çalışmalarını sürdürmektedir. Bireysel terapi, çift terapisi ile çocuk ve ergen psikolojisi alanlarında aktif olarak çalışmakta; ruh sağlığı alanındaki güncel yaklaşımları bilimsel bir bakış açısıyla takip etmektedir.Psikoloji

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar