Özet: Hayatta zor olaylar maalesef hiç peşimizi bırakmıyor. Bu; doğal afet, toplumsal olaylar, siyasi durumlar olabildiği gibi, kendi dünyamızda; ayrılıklar, acılar, başarısızlıklar, kayıplar da olabiliyor. Böyle zamanlarda insan diyor ki: “Ben nasıl iyileşeceğim, ben nasıl eskisi gibi olacağım?” ve eğer bu konuda yeteri kadar bilgiye ve deneyime sahip değilsen bu söylemler senin çıkmazın halini alabiliyor. İyileşme sürecindeki beklentiler, bizzat bir problem haline gelebiliyor.
Psikolojik Acı Nedir?
Öncelikle bahsettiğimiz bu acıyı tanımlayalım. Psikolojik acı; bireyin kayıp yaşama, travmatik olaylara maruz kalma, hayal kırıklığı, kişinin beklenmedik olaylarla karşılaşması, temel ihtiyaçların karşılanmaması, ilişki sorunları gibi durumlardan kaynaklanabilen zihinsel acı çekme sürecidir. Bu süreç fiziksel ağrıyla birlikte bulunabilir ancak fiziksel ağrıdan bağımsız bir kavramdır. Aynı zamanda kişinin sahip olduğu ruhsal hastalıklar da bu acıyı daha fazla hissetmesine sebebiyet verebilir.
Hissedilen bu acının varlığı ve sürekliliği, karşılaşılan olaya verilen anlamla ilişkilidir. İçinde bulunduğumuz zor durumlar, bu durumlara verdiğimiz anlamlar bizi o acının içine sürükler veya o acıyı dönüştürmemizi sağlar.
Zorlayıcı Duygularla Baş Etmek
İnsan yaşamı boyunca birçok alanda zorluklarla karşılaşır. Aslında karşılaştığımız her yeni zorluk bize bir şey öğretir ve büyümemizi, gelişmemizi destekler. Mühim olan bu durumu fark edebilmektir. Çünkü; psikolojik acı temel olarak zihinsel yaklaşımımızla ilgilidir. Yani; eğer birey karşılaştığı bir olayla ilgili devamlı o olayın acı veren anını hatırlar, dile getirir, anlatır ve hep o yönde düşünürse, hissettiği acının da dozu aynı oranda artacaktır. Anlatılan acı, yaşanan acıdan her zaman daha uzun ömürlüdür. Eskiyi anlatmaktansa, yeniyi yaşamaya vakit ayırmak gerekir. Kişinin düşüncelerini fark etmesi ve duygularını tanımlayabilmesi bu anlamda en önemli adımdır.
İçsel Diyalog ve Anlamlandırma
Örneğin şöyle düşünelim; bir grup içerisinde tarafımıza yapılan zorbaca bir ifade olsun: “Ne kadar da aptalsın.” Şimdi bunun üzerine düşünelim. Ve davranışımızı sorgulayalım. Ben aptal değilim. Ama o cümleyi etrafımdaki çok sayıda kişiye anlattığımda bunu kabul etmiş ve tekrarlamış oluyorum. Halbuki bu sadece bir kez duyduğum yanlış bir ifadeydi. Bense bunu elli kez, yüz kez tekrarlayarak dikkatimi, düşüncemi ve duygularımı ona yönlendirmiş oldum. Oysa ki bunun yerine o an bu ifadeyi kullanan kişi ile konuşarak bu konuyu o an kapatabilirdim.
Psikolojik Acı ve İyileşme Süreci Nasıl Olur?
Genellikle psikoterapi ve ilaç tedavisi ile olur. Psikoterapi; kişinin duygularsal zorluklarını anlamasına ve başa çıkma becerileri geliştirmesine yardımcı olurken, ilaç tedavisi semptomların hafifletilmesine yardımcı olur.
Bununla beraber hissedilen ruhsal acının hafifletilebilmesi için çeşitli teknikler de mevcuttur. Bilmemiz gerekir ki zor olaylardan sonra iyileşme süreci iki adım ileri bir adım geri şeklindedir. Yani; ilk kez yaşadığımız acı dolu bir olay için ifade ettiğimiz acı oranı %100 iken, bu zamanla azalacaktır. Ancak belirli bir tetikleyici olduğunda yine aynı oranda acıyı hissedebiliriz. Bu durumda, bizim bu geçici süreci sanki hiç geçmeyecekmiş gibi algılamamıza sebep olur.
Ara ara ataklar olması insani bir durumdur. Bu herkes için böyledir ve yaşanılan her psikolojik acı ruhumuzda bir iz bırakır. Önemli olan acının bizim hayatımızı yönlendirmiyor olmasıdır. O noktadan çıktığımızda artık iyileşme süreci yoluna girmiş oluruz.
İyileşme Herkes İçin Farklıdır
İyileşme süreci herkesin birbirinden farklıdır. Kimisi çok çabuk toparlanırken, kimisi uzun zaman aynı acıyı hissederek devam eder. Bu bir güç göstergesi değil, mizaç farklılığıdır. İyileşme sürecinde her birimiz farklı yöntemler kullanırız. Kimimiz içe dönerken, kimimiz çok sosyalleşebiliriz. Önemli olan kullandığımız yöntemin bize iyi hissettiriyor olmasıdır.
Bunun için öncelikle içinde bulunduğumuz acıyı fark edebilmeli ve tanımlamalıyız. Sonrasında verdiğimiz tanımı daha geniş çerçeveli bir anlamla belirlemeliyiz. Örneğin; bu çektiğim acı bir felaket, dram, tanımlanamaz bir ağrı demek yerine, bu; acıtan, hoş olmayan bir olay ancak baş edebilirim şeklinde yaklaşmak, acının şiddetini azaltarak daha geniş çerçeveden olaya bakabilmemizi sağlar.
Acıyla Kurduğumuz İlişki
Bununla birlikte acıyla kurduğumuz ilişki önemlidir. İlgili bir tavrımız mı var yoksa tepkisel mi? Acıdan kaçmaya mı çalışıyoruz? Yoksa onu yargılıyor muyuz? Peki biz bu olayda ne hissediyoruz?
Psikolojik Acının Yönetiminde Neler Yapılabilir?
Ayrıca psikolojik acı yönetiminde; yürüyüş yapmak, meditasyon yapmak, nefes çalışmaları yapmak, spor yapmak, düzenli uyumak, dengeli beslenmek, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek de etkilidir.
Sonuç:
Acı her zaman hayatımızda var olacak, ruhumuzda iz bırakacaktır. Ancak onu yönetmek bizim elimizdedir.