Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Boşluğun Çağrısı: Yaşam Arzusunun Sessiz Yankısı

Daha önce hiç yüksek bir yerden aşağı bakarken kendinizi atma dürtüsü hissettiniz mi?
Ya da bir metro peronunda, tren yaklaşırken içinizden “Şu an atlasam ne olurdu?” diye geçen o ani düşünce? Bu, çoğu insanın hayatında en az bir kez deneyimlediği ve farklı kültürlerde sanata bile konu olmuş bir olgu: boşluğun çağrısı.

Genellikle tehlikeli durumlarda ortaya çıkan bu olgu, kısaca kişinin kendini ansızın o tehlikenin içine bırakma isteğiyle tanımlanabilir. İngilizcede “Call of the Void”, Fransızcada ise gündelik dilde bile yer etmiş haliyle “l’appel du vide”olarak bilinir.

Boşluğun çağrısının son zamanlarda tekrar popülerliği arttı. Bu olguyu tekrar gündeme getiren son olaylardan biri, 2 Haziran 2025 tarihinde yaşandı. Sırp sosyal medya fenomeni Tijana Radonjic, 50 metre yükseklikte paraşütle süzülürken aniden emniyet kemerini çözüp kendini boşluğa bıraktı. Olay sosyal medyada büyük dikkat çekti ve çeşitli yorumlar ortaya atıldı: İntihar mı etti? Panik mi yaşadı? Yoksa yalnızca boşluğun çağrısına mı kapıldı?

Aynı durumda birçok insanın aklından bir anlığına bile geçebilecek bu düşünce, tam da boşluğun çağrısının özüdür. Peki, bu çağrı tam olarak nedir? Neden böyle düşünceler zihnimizi ziyaret eder?

İntihar Değil, Yaşamın Farkındalığı

Boşluğun çağrısı, tahmin edilenin aksine intihar düşüncesi değildir. Aslında, intrusif düşünceler (istemsiz, kontrol dışı ve kişinin değerlerine ters) kategorisine girer. Örneğin, aşırı dindar ve kaygılı biri zaman zaman inancına aykırı fikirler düşünebilir ve bunun için suçluluk hisseder. Aksine, psikolojide intrusif düşünceler genellikle gerçeğe uygun sayılmaz. Bu tarz düşünceler, kişinin inançsızlığından değil, aksine inancına olan bağlılığından dolayı ortaya çıkar.

Boşluğun çağrısı da benzer şekilde, ölüm isteğinden çok yaşamın yoğun bir şekilde hissedilmesine işaret eder. “Ya şimdi kendimi atsaydım?” düşüncesi, ölüm arzusu değil, tam tersine yaşam arzusunun paradoksal bir yansımasıdır. Tıpkı ölümden kıl payı kurtulan birinin hayata daha sıkı sarılması gibi, insana yaşadığını fark ettiren bir düşüncedir.

Herkeste Olabilir Ama Ne Zaman Tehlikeli?

2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre insanların yaklaşık %50’si hayatlarının bir döneminde bu tür bir hisse kapıldığını belirtmiştir. Yani bu düşünceler oldukça yaygındır. Ancak burada önemli olan, bu düşüncelerin ne sıklıkla ve ne yoğunlukta yaşandığıdır.

Ara sıra gelen boşluğun çağrısı hissi normaldir. Ancak sık sık yaşanıyorsa veya kişinin gündelik yaşamını etkilemeye başlamışsa, bu durumda bir psikolojik destek almak gerekebilir. Çünkü bu düşünceler, bastırılmış başka arzuların her zaman intihar olmak zorunda değil bir simgesel işareti olabilir. Her birey için taşıdığı anlam farklıdır ve keşfedilmesi gerekmektedir.

Boşluk Sadece Fiziksel Değil: Psikolojik Düşüşler

Boşluğun çağrısı, yalnızca fiziksel tehlike anlarında ortaya çıkmaz. Bazen de her şey yolundayken, hatta hayatın en parlak döneminde hissedilir. Örneğin, uzun yıllar çabalayıp hayallerine ulaşmış birinin, bir anda her şeyi göz ardı edip kariyerinden vazgeçmek istemesi gibi. Bunun da aslında bir boşluğun çağrısı olduğuna dair benzetmeler yapılmaktadır.

Trile (2023), bu durumu oldukça ilginç bir şekilde açıklar: İnsan zihni hayatta kalmak için sürekli uyum sağlar, bilgileri biriktirir ve değiştirir. Bütün bu bilgileri edinmenin sonucunda da kendisine ait bir “kendilik” oluşturur. Ancak bu sürekli farkındalık ve düşünme hâli, insanların zamanla “asıl” gerçeklikten uzaklaşmasına neden olur. Mutlak gerçekliğe ulaşmak ise ancak bu sürekli düşünme hâlinin ortadan –yani zihnin kendisinin– kalkmasıyla mümkündür; bir diğer deyişle ölümle.

Boşluğun kenarında olmak, bu mutlak gerçeğe yakınlaşan bir adım olarak düşünülebilir. O an zihne düşen düşünce bir kaçış değil, aksine sonsuz düşünme hâlinden kısa bir kurtuluş, bir durdurma girişimidir. Sağlıklı bir ego bu düşünceyi tanır, onunla yüzleşir, her şeyi bitirmenin aslında kendisine bağlı olduğunu fark eden ego bu güç ile tatmin olur ve yaşam arzusunu daha da güçlendirerek yola devam eder.

Sonuç: Anlamaya Cesaret Etmek

Boşluğun çağrısı, hepimizin zihninde yankılanabilecek sessiz bir ses. Kimi zaman bir korku, kimi zaman bir uyarı, kimi zaman da yaşamı daha derin hissetmeye bir davet.
Önemli olan, bu çağrıyı bastırmak değil, anlamaya çalışmaktır.

Kaynakça

Le, T. T. (2023). Call of the Void: The Attraction of Ultimate Absurdity.

Arda Ayyıldız
Arda Ayyıldız
Arda Ayyıldız, Orta Doğu Teknik Üniversitesinden 2024 yılında Psikoloji bölümünden mezun olarak Psikolog olmuştur. Lisans eğitimi sürecinde ve sonrasında çeşitli kliniklerde staj yapma imkânı bulmuş ve klinik psikoloji bilgisine katkı sağlamıştır. Klinik psikoloji alanında uzmanlaşmayı hedeflemektedir. Özellikle klinik psikoloji, adli psikoloji, psikanaliz ve dezavantajlı grupların incelenmesi alanlarına ilgi duymaktadır. Psikoloji bilimini herkes için anlaşılır kılmaya ve insanlara bu bağlamda fayda sağlamayı misyon edinmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar