Meslek seçimi, bireyin kimliğini, yaşam tarzını ve sosyal çevresini doğrudan etkileyen kritik bir karardır. Ancak bu karar, her zaman yalnızca bireyin ilgi ve yeteneklerine dayanmaz. Toplumun kadın ve erkek rollerine biçtiği anlamlar, yani toplumsal cinsiyet kalıpları, çoğu zaman görünmez bir şekilde bireyin seçimlerini şekillendirir.
“Kadın işi”, “erkek işi” gibi ifadeler, sadece dildeki kalıplar değildir; bireylerin potansiyellerini sınırlayan kültürel izlerdir. Bu nedenle, meslek seçiminin bireysel bir özgürlük alanı olabilmesi için, önce bu kalıpların farkına varmak gerekir.
Erken Dönemden Başlayan Yönlendirmeler
Araştırmalar, çocukların 6-7 yaş civarında meslekleri toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde kategorize etmeye başladığını göstermektedir. Oyuncak marketlerinde “evcilik setleri” kız çocuklarına, “inşaat setleri” erkek çocuklarına yöneltilir; çizgi filmlerde kadın karakterler çoğunlukla bakım rollerinde, erkek karakterler macera ve kahramanlık rollerinde yer alır.
Bu erken yönlendirmeler, bireylerin kariyer gelişiminde derin izler bırakır. Çünkü çocuklukta oluşan “ben kimim” ve “neleri yapabilirim” algısı, ilerleyen yaşlarda meslek seçiminde belirleyici bir faktör haline gelir.
Eşitsizlik ve Meslek Seçimi Süreci
Toplumda cinsiyet kalıp yargıları ile büyütülen çocuklar gençlik yıllarına geldiklerinde icra edecekleri meslekleri de bu cinsiyet kalıp yargıları ile belirlemeleri kaçınılmazdır. Meslek seçimi, bireyin tüm yaşamını etkileyecek öneme sahiptir. Bireyler meslek seçerken kendi ilgileri, yetenekleri, duyguları, inançları doğrultusunda bireye özgü durumlar ile karar vermelidir.
Toplumsal cinsiyet yargıları bireylerin sosyal kimliklerinin bir parçasıdır. Bireylerin sağlıklı meslek seçimi yapmalarında da cinsiyet kalıp yargılarının var olması eşitsiz bir durumu sağlayacaktır. Bu açıdan bireyin özellikleri bir kenara bırakılıp sadece bu kalıp yargıları ile belirlenen meslek seçimleri sağlıklı bir tercih olmayacaktır. Bireylerin kendileri için en doğru meslekleri seçmesi, doğuştan getirdikleri özellikler ve sosyal öğrenme yolu ile tecrübe ettikleri deneyimler ile mümkündür.
Birey meslek seçerken birçok farklı etkenden etkilenmektedir ve bu etkilerin birbirleri ile bağlantıları neticesinde meslek seçimi yapılmaktadır. Günümüz toplumunda bireyler meslek seçiminde öğretmenlerin, arkadaşlarının çoğu zamanda ailenin maddi kazancı yüksek, toplum tarafından onaylanan yüksek statüdeki meslekleri seçtikleri görülmektedir. Cinsiyet rolleri, meslek seçiminde de etkisini göstermektedir. Meslek seçimi bir süreçtir ve değişkenlik gösteren bir durumdur. Bundan dolayı bireyler meslek seçerken bu süreci doğru değerlendirmek, bu yolda bireylerin becerilerine ve ilgilerine uygun bir meslek seçimi yapılması önemlidir.
Meslek seçimi yapılırken toplumsal cinsiyet kalıp yargılarına göre meslek seçimi yapılmamalıdır. Geçmişten günümüze toplumsal cinsiyet kalıp yargıları ile beraberinde gelen toplumsal cinsiyet rolleri erkekleri kamusal işlere, bilime, fen alanlarına, iş hayatına yönlendirirken kadınları ise zaten iş yaşamından uzak tutarak kadınların çalışma yaşamlarına katılabilecekleri ev ile sınırlandırılmaya çalışılmıştır. Erkekliği bilime, fen alanına yöneltirken kadını bedeni ile yani cinsellikle sınırlandırmışlardır. Kadınlar geçmişten günümüze biçimsel sektörlerde ve daha az ücretlere çalıştırılırken erkekler daha yüksek statüdeki işlerde daha yüksek ücretlere çalıştırılmaktadır.
Kalıpları Kıran Yeni Kuşaklar
Son yıllarda, toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki farkındalığın artmasıyla birlikte kalıplar da yavaş yavaş kırılmaya başlandı. Kadın mühendisler, erkek hemşireler, kadın pilotlar, erkek anaokulu öğretmenleri… Bu örneklerin her biri toplumun değişen yüzünü temsil ediyor.
Ancak bu değişim hâlâ tam anlamıyla içselleşmiş değildir. Kalıpların dışında bir meslek seçen bireyler çoğu zaman sosyal çevrelerinden onay değil, sorgulama ya da direnişle karşılaşıyor. Bu nedenle toplumsal dönüşüm sadece bireysel cesaretle değil; eğitim sisteminden iş yaşamına kadar uzanan çok katmanlı bir dönüşümle mümkün olabilir.
Psikolojik Danışmanlığın Rolü
Okul psikologları ve meslek danışmanları, bu kalıpları fark ettirmede kilit bir rol oynar. Öğrencilerin cinsiyetlerinden bağımsız olarak yeteneklerini, ilgilerini ve değerlerini keşfetmelerine rehberlik etmek; onların daha özgün ve doyum sağlayıcı meslek seçimleri yapmalarını destekler.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan rehberlik yaklaşımları, yalnızca bireysel başarıyı değil, toplumsal adaleti de güçlendirir. Çünkü özgür seçimlerle yapılan işler daha yüksek motivasyon ve daha düşük tükenmişlik oranlarıyla sonuçlanır.
Sonuç: Eşitlik Sadece Bir Hak Değil, Bir Kazanımdır
Meslek seçiminde toplumsal cinsiyet kalıplarını aşmak, yalnızca bireyin özgürleşmesi anlamına gelmez. Bu aynı zamanda toplumun üretkenliğini, yenilikçiliğini ve refahını artıran bir adımdır.
Hiçbir meslek cinsiyete ait değildir; meslekler tutkuya, meraka ve emeğe aittir. Gerçek eşitlik, kadınların ve erkeklerin kendi potansiyellerini toplumsal kalıplardan bağımsız olarak gerçekleştirebildiği bir dünyada mümkündür.
Psikolojik Yorum: Meslek Seçiminde Öz Farkındalık
Toplumsal cinsiyet kalıplarını fark etmek, bireyin kendi değerleriyle yeniden bağ kurmasını sağlar.
Bir genç “Bu mesleği gerçekten ben mi istiyorum, yoksa benden beklenen bu mu?” diye sorduğunda, psikolojik farkındalık başlar. Bu farkındalık, meslek seçiminde en güçlü içsel pusuladır.
Psikolojik açıdan bakıldığında, öz farkındalık, öz yeterlik ve öz şefkat bu süreçte temel kavramlardır. Birey, toplumun kalıplarına rağmen kendi potansiyelini sahiplenebildiğinde, mesleğini bir zorunluluk değil, kendini gerçekleştirme alanı olarak yaşar.


