Bir ilişki bittiğinde, insanlar sadece giden kişiye değil; birlikte kurulan bir hayale, geleceğe ve alışkanlıklarına veda eder. Ayrılık süreci bireyde sadece yalnızca duygusal değil, bilişsel ve davranışsal sarsıntılara da sebep olur. Ayrılık bir son değildir, yeni bir başlangıç, bir dönüşüm hatta yeni bir benliği fark etme sürecidir. Bu yazıda size biten bir ilişkinin ardından başa çıkma sürecinin nasıl işlediğinin psikolojik bir perspektifini sunmaya çalışacağım.
Bir ilişkinin bitmesi aslında bir yas sürecinin başlangıcıdır. Yas süreci sadece ölen insanın arkasından tutulmaz. Ayrılık, kayıp, boşanma gibi diğer duygusal travmalar da birer yas sürecidir (Kübler-Ross, 1969). Kübler-Ross’un modeline göre bu süreç beş aşamada ilerler. İlk aşama inkâr. Birey başlangıçta bu gerçeği reddeder ve bu durumu kabullenemeyebilir. İkinci aşama öfkedir. Bu aşamada birey hem kendine hem karşı tarafa karşı yoğun öfke ve suçluluk duygularını besler. Bu durum neden onların başına gelir bunu sorgularlar. Üçüncü aşama pazarlık. Bu aşamada birey kendi iç dünyası ile çatışma yaşar ve kendi hatalarına yoğunlaşır, bir şeyleri daha farklı yapabilme konusunda kendi içlerinde çıkış yolu arar. Dördüncü aşama depresyon. Birey bütün umutlarını tükettiği noktaya gelir ve bütün enerjisini fark etmiştir. Bu yüzden içini bir umutsuzluk sarar ve kendini dibe çeker. Bu sırada son aşama yavaş yavaş kendini belli eder, yani kabullenme. Artık tüm olan biten yavaş yavaş bireyde farkındalık uyandırır. Ortada bir hata olmadığını fark eder; aslında suçlu veya suçsuz yoktur. Birey bütün gerçeği olduğu gibi kabullenmeye başlar ve iyileşme aşamasına girmiştir. Bu süreci yaşayabilmek aslında birey için sağlıklıdır çünkü iyileşmenin bir parçasıdır (1969).
Ayrılık sonrası bireyler genellikle geçmişi sürekli beyninde canlandırır. Özellikle yaşanılan kötü olaylarda kendi suçluluklarına odaklanırlar. Bu düşünce sürekli olarak bireyde “Neyi farklı yapabilirdim?” gibi düşünceleri ortaya çıkarır. Bu ruminatif (kısır düşünce döngüsü) düşünce Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) çerçevesinde depresyona giriş gibi adlandırılabilir. Hiçbir şey yokken, hatta belki çok mutluyken bir anda gelen olumsuz düşünceler bireyin gündelik yaşamını etkileyecek düzeyde aşağı çeker. Bu durum bireyin var olan durumları normalden daha felaketleştirmesine, hatta olayları kişiselleştirmesine bile neden olur. Burada işin içine BDT girer çünkü bu tekniğin amacı olumsuz düşünceleri fark etmemize ve bu sayede daha gerçekçi ve sağlıklı düşüncelere geçebilmemizi sağlamaktır. Yani bilişsel olarak yeniden yapılanırız. Bu tekniklerde bireyden günlük tutması, durum analizi yapıp konulara ve düşüncelere alternatif açıklamalar üretmesi istenir. Bu sayede birey kendi kendine de yardım edebilmenin bir yolunu bulur. Bu durum hem duygusal yükü hafifletir hem de bireyin kendine karşı daha tarafsız bakabilmesini sağlar (Beck, 2011).
İlişki süreci insanlarda her durumda iki kişilik düşünme, hareket etme durumuna yol açar. Bireyin aslında “ben” kimliğini arka plana atmasına, hatta unutmasına sebep olur. Bu sebeple ayrılık sonrası bireyde yalnızlık, benliğini tanıyamama algısı oluşabilir. Mesela tek başınayken ne yapacağını bilememe, bireysel olarak neyi sevip sevmediğini hatırlayamama. Bu durum bireylerde bir boşluk yaratabilir. Ancak bu boşluk bireyin kendini yeniden keşfetmek için bir fırsattır. Kendi değerini anlayabilmek, yeni deneyimler kazanmak, kendine farkındalık yaratabilmektir çünkü ortada öğrenilmişlik vardır. Bu süreçte sosyal çevrenin desteği çok önemlidir. Güvenli aile, arkadaş ve terapi ortamı bu farkındalığı yaratmakta çok büyük bir rol oynar.
Bir ilişkinin bitmesi, başlangıçta büyük bir yıkım gibi görünebilir hatta bireyin gözünü korkutabilir ama bu durum bireyin güçlü bir şekilde yeniden doğmasını sağlar. Aslında yaşadığımız hiçbir duygu sonsuza kadar sürmez. Her şey sürecin bir parçasıdır, bu sürece alan tanımak, düşüncelere kucak açmak, yüzleşebilmeyi öğrenmektir. Böyle bir durum içerisinde kaldıysanız duygularınıza kızmayın çünkü iyileşmenin en büyük parçası süreci her şeyiyle yaşayabilmektir. Her bitiş yeni bir başlangıçtır. Bu başlangıç size kendi benliğinizi daha güçlü bir şekilde öğretir, hatta gün sonunda siz bile yeni benliğinize ve neler yapabileceğinize şaşırırsınız.
Referans:
Beck, J. S. (2011). Cognitive Behavior Therapy: Basics and Beyond (2nd ed.). Guilford Press.
Bowlby, J. (1980). Attachment and Loss: Vol. 3. Loss, Sadness and Depression. Basic Books.
Kübler-Ross, E. (1969). On Death and Dying. Macmillan.