Bu ay birlikte, çoğu zaman farkında olmadan yöneldiğimiz ama aslında hayatımızın her alanını şekillendiren bir kavrama, duygusal zekâya, yakından bakacağız.
Duygularla Başlayan Hikâyemiz
İnsan, duygularla var olur. Doğduğumuz andan itibaren, çevremize verdiğimiz tepkilerle bir duygusal dünya inşa etmeye başlarız. 2-3 aylıkken birine gülümsememiz, 9 aylıkken elimizden alınan oyuncağa üzülmemiz ya da 2 yaşına geldiğimizde başkasının acısına karşı duyduğumuz empati… Hepsi, zamanla şekillenen duygusal zekâmızın yapı taşlarıdır.
Duygular basit birer tepki değil, öğrenilen, içselleştirilen ve düzenlenen yaşantılardır. Üstelik birbirinden bağımsız değillerdir; neşeyi anlayabilmek için bazen üzüntüyü, kıskançlığı fark edebilmek için imrenmeyi yaşamak gerekir. Tıpkı hayatın siyah ve beyaz değil, grilerden oluştuğu gibi, duygular da iç içe geçer.
Beynin Kalbi: Amigdala Ne İşe Yarar?
Duygusal yaşantılarımızın arkasındaki beyin bölgesi ise limbik sistemdir. Bu sistemin en güçlü parçalarından biri olan amigdala, korku, öfke, tehdit algısı, duygusal hafıza ve tepkisel davranışlar gibi alanlarda çalışır. Günlük hayatta bir köpeğin aniden havlamasıyla irkilmek, kötü bir anıyı hatırlayıp kalbinin hızlanması ya da sevdiğimiz biriyle karşılaştığımızda içimizin ısınması hep amigdalanın işleridir.
Peki, ya amigdalamız hiç olmasaydı?
Deneysel çalışmalar, amigdalası alınan canlıların tehditlere karşı duyarsızlaştığını gösteriyor. Korkmayan, öfkelenmeyen, heyecan duymayan bir zihin düşünün… Hafıza var ama duygusal iz yok. Bu da bizi şu soruya götürüyor: Duygular olmadan hayat ne kadar gerçek olurdu?
Duygular Hafızayı Nasıl Şekillendirir?
Amigdala, yaşadığımız olaylara duygusal renkler katar. Örneğin ilk buluşmanızda nereye gittiğinizi, o anda ne giydiğinizi hatırlıyorsanız, bu amigdalanızın olayla birlikte yoğun bir duyguyu kodlamasındandır. Bu nedenle duygusal olarak çarpıcı anılar bellekte daha net yer eder.
Duygular sadece hissedilen şeyler değil, aynı zamanda karar alma süreçlerinde yön gösteren pusulalardır. “Aklımı dinledim ama içim başka bir şey söylüyordu” dediğimiz anlarda devrede olan şey duygusal zekâmızdır.
Duygusal Zekâ Nedir?
Duygusal zekâ, sadece duyguların farkında olmakla sınırlı kalmaz; bu duyguları kavrayabilmeyi, uygun biçimde ifade edebilmeyi, gerektiğinde düzenleyebilmeyi de içerir ve başkalarının duygularını da okuyabilmektir. Beş temel bileşen üzerine kurulu bu kavramı aşağıda maddeler hâlinde inceleyelim:
- Öz farkındalık: Duygularını tanıyabilmek
Bir duyguyu anında tanımak, onu yönetmenin ilk adımıdır. “Şu an öfkeliyim” demek, o öfkenin sizi yönetmesini engelleyebilir. Kendini tanıyan bireyler, hangi kararı neden verdiklerini daha iyi anlar. Bu nedenle “öz farkındalığı” olan bireylerde duygusal zekâ yoğun olarak bulunmaktadır. - Duyguları yönetmek: Sakinliğin sırrı
Zorluklar karşısında hızlı toparlanabilen, hayal kırıklığını dışa taşırmadan çözüm odaklı düşünebilen insanlar duygularını yönetebilme becerisine sahiptir. - Motivasyon: Hedefe duygularla yürümek
İçsel motivasyon, uzun vadeli hedefler için hayati önem taşır. Duygusal özdenetimi güçlü olanlar daha az ertelemeci olur ve yaratıcılıklarını verimli şekilde kullanabilir. - Empati: Başkasının dünyasına girebilmek
Başkasının ne hissettiğini anlayabilmek, sağlıklı ilişkiler kurmanın anahtarıdır. Öğretmenlikten yöneticiliğe, hemşirelikten psikoloğa pek çok meslek bu beceriye dayanır. - İlişki yönetimi: Sosyal zekânın sahnesi
Duygusal zekâ, en yüksek düzeyde kişinin hem içsel duygu dünyasını hem de başkalarının duygularını dengeleyebilmesini içerir. İş birliği, liderlik, çatışma çözme gibi beceriler burada devreye girer.
Günlük Hayatta Duygusal Zekâ Nerede İşe Yarar?
- Bir arkadaşımız üzgünken “Ne yapmalıyım?” sorusuna vereceğimiz yanıt,
- Bir iş görüşmesinde stresimizi yönetebilmemiz,
- Tartışma anında susmayı ya da yapıcı şekilde konuşmayı seçebilmemiz,
- Uzun vadeli bir hedef için anlık keyiflerden vazgeçebilmemiz…
Bunların hepsi duygusal zekâ göstergeleridir.
Yüksek IQ, Yüksek Başarı Mı?
Toplumda sıkça karşılaşılan bir yanılgı vardır: Yüksek IQ’ya sahip kişilerin hayatta çok başarılı olacağı sanılır. Oysa IQ, yalnızca zihinsel işlem gücünü gösterir. Duygusal becerileri zayıf bir birey, akademik başarıya rağmen ilişkilerde, iş yerinde ya da aile içinde zorlanabilir.
- Yüksek IQ ama düşük EQ’ya sahip bireyler: Düşünsel olarak parlak ancak duygusal olarak soğuk, mesafeli ve içe dönük olabilirler.
- Yüksek duygusal zekâsı olan bireyler: Toplumda kendini ifade edebilen, duygularını fark edebilen, paylaşabilen, kendisi ve çevresiyle barışık bireylerdir.
Kadınlar ve Erkekler Arasındaki Farklar
Araştırmalar, duygusal zekânın cinsiyetlere göre farklılıklar gösterebildiğini ortaya koyuyor. Yüksek EQ’ya sahip erkekler daha dengeli, dışa dönük ve etik değerlere bağlı olurken, kadınlar ise duygularını daha açık ifade edebilen, kendini daha iyi tanıyan, sosyal olarak daha girişken bireyler olabiliyor. Ancak bu farklılıklar genelleme değil; potansiyel olarak geliştirilebilecek yönlerdir.
Genelde duygusal zekâsı olan bir partnerle bir aradaysak daha mutlu, huzurlu ve anlayışla bizi karşılayabilen bir birliktelik yaşarız. Dolayısıyla duygusal zekâsı olan bir partnerle yaşayan insanların evliliklerinde akademik olarak daha verimli olduklarını, daha ruhsal olarak kaliteli çocuklar yetiştirdiklerini görebiliriz.
Sonuç: Duygularsız Aklın Işığı Yetmez
Sokrates’in “Kendini bil” sözü, duygusal zekânın kalbinde yer alır. Kimi zaman duygularımızın farkına varmak için bir adım geriye çekilmemiz gerekir. Ne hissettiğimizi anlamak, sadece “bilgili” değil, aynı zamanda “bilge” bir yaşam sürmenin temelidir.
İç sesimizi duymazsak, hayatın büyük kararlarını sadece mantıkla almak bizi yanıltabilir.
Hangi mesleği seçmeliyiz? Nerede yaşamalıyız? Kiminle evlenmeliyiz? Bu soruların cevabı duygularda saklıdır. His olmadan akıl, yol gösteremez.
Peki senin “duygusal zekân” var mı?
Olaylara, fikirlere ne kadar duygusal zekân ile karar veriyorsun? Seçmek istediğin kariyerde duygusal zekân ile mi karar verdin? Seçeceğin partner kriterinde duygusal zekâsı olan birini mi, yoksa rasyonel zekâsı olan birine mi karar verdin? Daha nice örnekler sıralayabiliriz.
Teşekkür
Bu yazının hazırlanmasında, duygusal zekâ kavramına dair kaynak önerileri ve yapıcı katkılarıyla sürece değer katan meslektaşım Burak Sağlam’a teşekkür ederim.
Kaynakça
- LeDoux, J. E. (2000). Emotion circuits in the brain. Annual Review of Neuroscience, 23(1), 155–184.
- Phelps, E. A., & LeDoux, J. E. (2005). Contributions of the amygdala to emotion processing: From animal models to human behavior. Neuron, 48(2), 175–187.
- Goleman, Daniel. Emotional Intelligence: Why It Can Matter More Than IQ. Bloomsbury, 1995.