Çarşamba, Nisan 30, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Aile Şirketi mi, Duygusal Mayın Tarlası mı?

Yakın zamanda bir danışanım, “İşimde yükselmek istiyorum ama terfi için önce annemin onayını almam gerekiyor gibi hissediyorum,” dedi. Şaşırmadım. Çünkü benzerini farklı şekillerde çok kez duymuştum. Bazen annesi patronu olmuş, bazen dayısı ortağı, bazen eşi finans sorumlusu. Ama hikâyenin özü hep aynıydı. Aile şirketinde çalışmanın görünmeyen katmanları vardı. Dışarıdan sıcak bir ortam gibi görünse de içeride kaynayan sessiz duygusal çatışmalarla doluydu.

Aynı mutfakta büyüyen insanlar, aynı ofiste neden bu kadar yabancılaşır? Bu soruyu ilk kez sorduğumda, kafamda daha çok cevap vardı. Ancak işin içine girip de aileyle aynı masaya oturduğumda, gerçek sorunun soyadı değil, rol olduğunu fark ettim. Aile şirketinde çalışmak bazen kahvaltı sofrasındaki tebessümle başlar, öğle toplantısında gerilime dönüşür, akşam yemeğinde ise sessizlikle son bulur. Bu yazı, o sessizliği biraz daha seslendirmek, hem aile içinde hem iş yerinde neyin eksik olduğunu anlamak için yazılmıştır.

Oysa aynı soyadı, aynı fikir yapısını garanti etmez. Sevgi bağları, iş dünyasında yetkinliği temsil etmez. Ve bazen, en çok güvendiğimiz insanlarla en zorlu yolculuklara çıkarız. Aile şirketinde çalışmak, sadece iş yapmaktan çok daha fazlasıdır. Geçmişin yankıları, şüpheler ve beklentilerle şekillenen bir yolculuktur.

Kan Bağı mı, Karar Bağı mı?

Aile şirketi içinde iş ilişkileri kurmak, dışarıdan bakanlar için güvenli bir liman, içeriden yaşayanlar içinse dalgalı bir denizdir. Birlikte masa paylaşmak kolay gibi görünür. Sonuçta aile bunlar, ne sorun olabilir ki? Ama bazen en zor konuşmalar aynı soyadını taşıyanlar arasında yapılır. Çünkü konu sadece iş değil, geçmişin gölgeleri, beklentilerin yükü ve rollerin çatışmasıdır (Fındıkçı, 2021; Tepeci & Timur, 2018).

Aile şirketinde iş yapmak çoğu zaman yalnızca masada paylaşılan fikirlerden ibaret değildir. O masada geçmişin duygusal yükleri, bilinçaltındaki yaralar ve unutulmuş tartışmalar da vardır. İşlerinizi yürütürken farkında olmasanız da her söz, her yorum, her onaylama ve reddetme şekli geçmişe bağlıdır.

“Bu sunumu gözden geçirelim” demek, bazen “bunu iyi yapamadın” gibi kişisel bir eleştiriye dönüşebilir. Çocukken verdiğiniz mücadele, yıllar sonra aynı ofiste patron-çalışan ilişkisine evrilebilir. Bu yüzden aile şirketinde iş yaparken yalnızca profesyonel düşünceler değil, duygusal çatışmalar da masadadır. Aile içindeki eski roller iş hayatına yansıdığında, kimse profesyonel sınırları kolayca çizemez. “Ailem, dostlarım” derken iş dünyasının kurallarını bir kenara koymak, özgür hissettirse de çoğu zaman yanıltıcıdır. Zira hepimiz bir şekilde, ailenin bir parçası olarak şekillendik.

Aile ile İş Yapmanın Görünmeyen Bedeli

Aile şirketi ile çalışmanın en zorlu yanlarından birisi, iş süreçlerine müdahale sınırlarının belirsizleşmesidir. Örneğin, müşteri görüşmeleri öncesinde veya sonrasında ebeveynlerin “Şunu mutlaka söyle”, “Bunu asla yapma” gibi yönlendirmeleri, profesyonel özgünlük alanını daraltabilmektedir. Buna karşın bir profesyonelin kendi üslubunu ve yöntemlerini geliştirebilmesi, mesleki gelişimin temel taşlarından biridir.

Benzer şekilde, iş dışı bir kişiyle yaşanan olumsuz bir görüşme çoğu zaman sınırlı etki oluşturur, kişi bunu iş yaşamının bir parçası olarak görüp daha kolay atlatabilir. Ancak aile bireyleriyle yaşanan bir iş tartışması, sadece o anı değil, gelecekteki çalışma hevesini de olumsuz etkileyebilir. Örneğin, bir satış toplantısında yaşanan fikir ayrılığı, aile içinde uzun süren duygusal çatışmalara dönüşebilir ve bu da ilerleyen süreçte iş yapma motivasyonunu ciddi biçimde zedeleyebilir.

Bu nedenle aile şirketinde çalışırken, profesyonel sınırlar çizmek hem işin kalitesi hem de ilişkilerin sağlığı açısından kritik bir önem taşımaktadır.

Güvenli Alan mı, Konfor Tuzak mı?

Aile şirketinde çalışmanın sağladığı en büyük avantajlardan biri de güven duygusudur. “Beni hiç kimse burada bırakmaz” düşüncesiyle başlarsınız. Aile ortamı, genellikle koruyucu, kollayıcı bir yapıya sahiptir. Fakat bazen bu güven, harekete geçmeyi, yenilikleri denemeyi ve risk almayı zorlaştırabilir. “Zaten bizim çocuk yapar” bakış açısı, kişisel gelişimi engelleyebilir.

Gerçekten gelişmek, sadece güvenli alanlarda kalmaktan çok daha fazlasını gerektirir. Konfor alanı bazen bir tuzak gibidir. Hep aynı kişilerle, hep aynı şekilde çalışmak gelişim için zorlayıcı olabilir. Yenilikler, değişiklikler ve riskler, aile içindeki güvenin gölgesinde kaybolabilir. “Zaten hep birlikteyiz” düşüncesi ise işin daha verimli yapılmasının önünde bir engel oluşturabilir.

Sonuç

Maskeler ve Roller: Gerçek İlişki Hangi Yüzde?

Aile şirketinde çalışmak, kulağa sıcak ve güvenli gelse de görünmeyen sınavlarla doludur. Aynı evde büyüyen insanlar, iş hayatında farklı beklentiler ve rollerle yeniden karşı karşıya gelir. Başarı sadece kan bağıyla değil, net profesyonel sınırlar ve profesyonel duruşla mümkündür. İş yerinde soyadından değil, sorumluluktan güç almak gerekir. Sevgi ve güven kıymetlidir; ancak iş dünyasında kalıcı olmak, duygusal çatışmalarla değil, sağlıklı profesyonel sınırlarla mümkündür. Aile şirketinde çalışırken, geçmişin yüklerini bugünün hedeflerine taşımamak, duyguları yönetebilmek ve rolleri doğru tanımlamak esastır. Zaman zaman kendimize şu soruyu sormamız gerekir: Bu kararı verirken soyadım mı konuşuyor, yoksa sorumluluğum mu? Gerçek başarı, işte bu ayrımı yapabildiğimiz yerde başlar.

Kaynakça

Ankara Sanayi Odası. (2005). Aile şirketleri: Değişim ve süreklilik. Ankara Sanayi Odası Yayınları.

Araştırmax. (2007). Aile şirketlerinde çatışma ve bir çözüm önerisi: Stratejik planlama. Araştırmax Dergisi.

Ertürk, E., & Pala, A. (2020). İş-aile yaşam çatışması ile duygusal emek arasındaki ilişki: Banka çalışanları üzerine bir araştırma. International European Journal of Managerial Research, 5(1), 49–63.

Fındıkçı, İ. (2021). Aile şirketlerindeki yol çatışmaları. İlhami Fındıkçı Resmi Web Sitesi.

Tepeci, M., & Timur, A. (2018). Duygusal emeğin iş-aile çatışması üzerine etkisi: İzmir şehir otelleri örneği. Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, 29(1), 10–20.

Esra Parmak
Esra Parmak
Lisans eğitimini Psikoloji Bölümü'nden tamamlayan Esra Parmak, bilişsel davranışçı terapi, klinik uygulamalı psikoloji ve nesnel değerlendirme alanlarında çeşitli eğitimler almıştır. Bununla birlikte, bağımlılık psikolojisi ve endüstriyel psikoloji alanlarında farklı projeler ve çalışmalar gerçekleştirmiştir. Çocuk, ergen, yetişkin, çift ve bağımlılık psikolojisi üzerine çeşitli klinik ve hastanelerde kazandığı deneyimler, bireylerin zihinsel süreçlerini ve davranışlarını daha derinlemesine anlamasına olanak sağlamıştır. Bilimsel bilgiyi anlaşılır ve erişilebilir kılmayı amaçlayan Esra Parmak, psikolojinin farklı alanlarında yürüttüğü araştırmalarla bireylerin iyi oluşuna katkı sunmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar