Hayatınızda tekrarlayan sorunlar yaşadığınız hiç oldu mu? Sürekli benzer ilişki döngüsünde olmak, benzer ilişkiler yaşamak, bitmek tükenmek bilmeyen içsel huzursuzluklar ya da nedenini anlamadığınız içinizi kaplayan suçluluk duyguları…
Tüm bu duyguların sadece sizin yaşamanıza ait olmadığını, geçmiş kuşaklardan gelen bir sistemin taşları olabileceği hiç aklınıza geldi mi?
Aile dizimi, kişinin yaşadığı sorun ve sıkıntıların yalnız kişisel geçmişi ve hayatıyla ilgili olmadığını, ailesel bağlardan ve kuşaklar arası aktarımlardan kaynaklanabileceğini savunan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımla görünmeyen bağlar gözle görünür hale gelir. Kişinin o zincirdeki yerini bulmasını sağlar.
Belki de iyileşip arınmanın ilk adımı, hangi yükün gerçekten bize ait olduğunu anlamaktan geçer.
Aile Dizimi Bize Ne Söylüyor?
Aile dizimi bize şunu söyler: Hayatımızda fark etmeden taşıdığımız bazı yükler aslında bize ait olmayabilir. Yaşadığımız tekrarlayan ilişkiler, nedeni bilinmeyen korkular, içimizde biriken birden gelen huzursuzluklar…
Aile dizimi, bu görünmeyen bağları fark edip çözmemize yardımcı olan bir yöntemdir. Bu yaklaşımın en temelinde şu yatar: Hepimiz, doğarken içine doğduğumuz bir ailenin parçasıyız. Ve içinde bizim de bulunduğumuz sistemin dengesi bozulursa, bundan biz de etkileniriz.
Örneğin, ailede kaybolan, dışlanan veya konuşulmayan biri varsa, onun yerine başka biri kendini sorumlu hissedebilir. Bilmeden ve istemeden onun kaderini yaşayabilir.
Aile dizimi seanslarında kişiler, aile bireylerini temsilen diğer katılımcıları seçer. Bu kişiler, temsil ettikleri kişi gibi hissedip davranmaya başlar. Dışarıdan bakıldığında bu şaşırtıcı olabilir ama çoğu zaman çok derin duygular ortaya çıkar. Sessiz kalan bir acı görünür olur. Yıllardır taşınan bir yük fark edilir. Ve o an, danışan için büyük bir içgörü oluşur: “Bu bana ait değilmiş.”
Aile dizimi sayesinde insanlar, kendilerine ait olmayan sorumlulukları bırakmayı öğrenir. Anlam veremedikleri duyguların kökenini görür ve “kendi yerlerine” geri dönerler. Bu da içsel bir rahatlama, hafifleme ve hayata daha sağlam bir yerden bakma hali getirir.
Aile dizimi, Alman terapist Bert Hellinger’in geliştirdiği bir yöntem olarak, bireyin yaşamında karşılaştığı sorunların kökenini ailesel sistemin bütünlüğü içinde ele alır. Hellinger’e göre her birey, doğduğu aile sistemine görünmeyen bağlarla bağlıdır (Hellinger, 2003). Bu bağlar sevgiyle kurulmuştur, ancak kimi zaman farkında olmadan aile bireylerinin kaderlerini, acılarını, hatta travmalarını taşımamıza neden olabilir.
Bu sistemde üç temel ilke öne çıkar: Aidiyet, denge ve düzen.
- Aidiyet ilkesi, her bireyin aile sistemine ait olma hakkını ifade eder. Eğer ailede dışlanan, yok sayılan ya da erken kaybedilmiş bir birey varsa, daha sonraki nesiller bu kişinin kaderini bilinçdışı bir şekilde üstlenebilir.
- Denge ilkesi, ilişkilerde “alma-verme” dengesini ifade eder; duygusal ya da enerjik anlamda bu dengenin bozulması ilişkilerde çatışmaya neden olabilir.
- Düzen ilkesi ise aile içindeki hiyerarşiyi ve sıralamayı koruma gerekliliğini vurgular. Örneğin, bir çocuk ebeveynin sorumluluğunu üstlenirse, bu doğal düzen bozulur ve ruhsal yükler oluşabilir.
Sonuç
Bir kadın düşünün; hayatı boyunca sevilmediğini hissediyor, ilişkilerinde hep terk ediliyor. Defalarca terapiye gitmiş, kitaplar okumuş ama bu his bir türlü geçmemiş. Hep aynı döngüler peşini bırakmamış. Benzer adamlarla benzer ilişkilerde kendini bulmuş.
Aile dizimi seansında, farkında bile olmadığı bir gerçekle karşılaşıyor: Büyükannesinin, evlilik dışı doğurduğu bir çocuğu yıllar önce ailesi tarafından reddedilmiş. Aile sistemi bu acıyı saklamış, kimse konuşmamış. Ama bu dışlanmışlık, yıllar sonra torunun kalbinde “değerli değilim” duygusuna dönüşmüş. İşte o gün, kadın ilk kez kendini gerçekten anlamış ve kendi yükünü taşımaya başlamış.
Bu örnek, aile diziminin ne kadar derin ve dönüştürücü olabileceğini gösteriyor. Bazen yıllardır çözemediğimiz bir duygunun kökeni bizimle başlamamıştır. Aile dizimi, bu görünmeyen bağları fark etmemizi sağlar; böylece sadece kendi hayatımızı değil, ait olduğumuz sistemi de şifalandırabiliriz.
Çünkü bazen iyileşmek, kendi hikâyemizi değil, susturulmuş bir geçmişi duyabilmekle başlar.
Aile dizimi bize şunu hatırlatır: Bazı yaralar bizim değil ama bizde kanar. Bu yöntem, bizi geçmişle yüzleştirip özgürleştirebilir. Bazen bir iyileşme, sadece bizim için değil, bizden önce gelenler ve bizden sonra gelecekler için de mümkündür.
Kendi hayatınızda tekrar eden döngülere dikkat edin. Belki de bu döngüler, geçmişin fısıltılarını taşıyordur. Ve belki de artık bu sessiz hikâyelere kulak verip kendi yolunuzu seçme zamanıdır.