Salı, Ağustos 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sosyal Medya Algoritmalarının Bireysel Gerçeklik İnşasına Etkisi: Yeni Nesil Kimlik Krizleri

“Ben kimim?” sorusu, bireyin yaşamı boyunca yanıtlamaya çalıştığı temel bir sorudur. Ancak dijitalleşen dünyada bu yanıt, yalnızca bireyin içsel sorgulamalarından değil, aynı zamanda algoritmaların şekillendirdiği dijital ortamlardan da beslenmektedir. Sosyal medya algoritmaları, bireyin neyi görüp neyi görmeyeceğini belirleyerek, gerçeklik algısını dolaylı yoldan biçimlendirir. Bu durum, bireyin kimlik inşasını etkileyen görünmeyen ama güçlü bir etken hâline gelir (Uhls, Ellison & Subrahmanyam, 2017). Böylece birey, benliğini yalnızca içsel bir süreçle değil, dijital geri bildirimlerle birlikte oluşturmaya başlar. Özellikle çocukların ve gençlerin rol model arayışında olduğu kimlik oluşturma döneminde sosyal medya ve algoritmaları çok etkili bir faktör olmaktadır.

Algoritmaların Görünmeyen Etkisi

Sosyal medya algoritmaları, kullanıcıların ilgi alanlarına, etkileşimlerine ve içerik tüketim sürelerine göre içerik sıralaması yapar. Bu sıralama, bireyin sürekli benzer içeriklere maruz kalmasına yol açar. Goffman’ın (1959) “benliğin sunumu” kuramına göre birey, toplumda çeşitli roller üstlenirken, sosyal medya bu rolleri yöneten bir sahne hâline gelir. Bandura’nın (1977) sosyal öğrenme kuramı ise, bireylerin gözlem yoluyla öğrendiklerini içselleştirerek davranışa dönüştürdüğünü savunur. Bu bağlamda, sosyal medyada sıkça karşılaşılan davranış örüntüleri, bireyin kimlik anlatısını etkileyen güçlü birer model hâline gelir.

Vaka Kutusu 1: Zeynep’in Algoritmik Dönüşümü

17 yaşındaki Zeynep, sosyal medyada güzellik filtreleri ve estetik görüntüler içerikleriyle yoğun olarak etkileşimdedir. Algoritma, onun karşısına sürekli “mükemmel” beden ve yaşam tarzı sunan içerikler çıkarır. Zamanla Zeynep, kendine yönelik eleştirilerini artırır; sosyal kaygıları derinleşir ve gerçek hayatla dijital yansıma arasındaki fark, benlik algısını olumsuz etkiler.

Analiz: Sosyal karşılaştırma ve filtrelenmiş içerikler, Zeynep’in öz-değer algısında dijital normların belirleyici olduğunu göstermektedir.
Sonuç: Bu konuyla ilgili terapi desteği alan Zeynep, kendini değerli bulma, kendi görüntüsünü kabul etme ve kıyaslamama, dijital normların değil kendi gerçekliği konusunda farkındalık yaşayarak öz-değer algısını yeniden inşa etmektedir.

Kimlik Parçalanması ve Tutarsızlık

Bauman’ın (2000) “akışkan modernite” kavramı, bireyin kimliğinin sabit ve tutarlı değil; geçici ve değişken olduğuna işaret eder. Sosyal medya, bu değişkenliği teşvik eder. Kullanıcılar, her içerikte farklı bir yüz, farklı bir düşünce biçimiyle görünerek kendi dijital yansımalarını yeniden üretir. Uses and Gratifications kuramı (Katz, Blumler & Gurevitch, 1973), bireylerin medya araçlarını kişisel doyum için kullandığını belirtir; fakat günümüzde bireylerin tercih ettiği içerikler dahi algoritmaların sınırlandırdığı ve sunduğu seçeneklerden oluşmaktadır.

Vaka Kutusu 2: Emily’nin Dijital Kimlik Arayışı

İngiltere’de yaşayan 22 yaşındaki Emily, sosyal medyada yoğun biçimde psikoloji temalı içerikler izlemektedir. Zamanla karşısına çıkan “self-diagnosis” videoları sayesinde kendini ADHD (Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) veya anksiyete bozukluğu tanımlarıyla özdeşleştirir. Ancak klinik değerlendirmede bu tanılar doğrulanmaz.

Analiz: Dijital ortamda sık karşılaşılan psikolojik içerikler, bireylerde kendi kimliklerini bu kategoriler üzerinden tanımlama eğilimini artırabilir.
Sonuç: Emily bir uzmandan yardım alarak gerçekçi bir tanı ile farkındalık oluşturur.

Kültürlerarası Bir Bakış

Türkiye gibi kolektivist kültürlerde sosyal medya kullanımı, toplumsal onay ihtiyacıyla yoğun ilişkilidir. Takdir, beğeni ve topluluk aidiyeti ön plandadır. İngiltere gibi bireyci toplumlarda ise farklılık ve özgünlük daha çok teşvik edilir. Ancak her iki kültürde de sosyal medya algoritmaları, bireyleri dar bir içerik havuzuna yönlendirerek kişisel deneyimlerin homojenleşmesine neden olur (Livingstone & Helsper, 2007). Bu durum, farklı kültürlerde benzer kimliksel zedelenmelere sebep olabilir.

Vaka Kutusu 3: Mete’nin Dijital Yabancılaşması

20 yaşındaki üniversite öğrencisi Mete, sosyal medya algoritması sayesinde sürekli politik içeriklerle karşılaşır. Zamanla farklı görüşleri görmemeye başlar ve kendi inançlarını sorgulamaz hâle gelir. Farklı düşünen arkadaşlarını dışlayarak sosyal çevresini daraltır.

Analiz: Algoritmaların sunduğu yankı odaları, bireyin entelektüel kimliğini tek sesli hâle getirerek düşünsel farklılığa kapalı bir yapı inşa edebilir.

Kimlik Yorgunluğu ve Dijital Tükenmişlik

Sürekli olarak dijital kimlik üretmeye zorlanan bireyler, bir süre sonra tükenmişlik hissi yaşamaya başlar. Kimliğini onay, beğeni ve algoritmaların yönlendirmesiyle sürdüren birey, bu yapay performanslardan yorulur. Özellikle gençler, dijital benliği sürdürebilmek için gerçek ihtiyaçlarını bastırarak bir tür “sosyal medya benliği” geliştirirler. Bu durum, kimlik yorgunluğu olarak tanımlanabilir ve uzun vadede psikolojik esnekliği zayıflatabilir.

Terapi Süreçlerine Dijital Benliği Dahil Etmek

Modern psikoterapötik yaklaşımlar, danışanın dijital temsillerini ve sosyal medya kullanım biçimlerini dikkate almalıdır. Sosyal medya, bireyin hem iç dünyasını ifade ettiği hem de dış dünyadan şekillendiği bir alandır. Terapi sürecinde danışanın dijital kimliğiyle kurduğu ilişki, benlik algısının derinlemesine anlaşılması açısından oldukça önemlidir (Uhls et al., 2017).

Dijital Dayanıklılık ve Eğitim

Algoritmalara karşı bireyin savunmasız kalmaması için dijital farkındalık eğitimi büyük önem taşır. İngiltere’de “Digital Resilience Toolkit” gibi uygulamalar, gençlerin sosyal medyada eleştirel bir bakış açısı geliştirmesine destek olur. Türkiye’de ise bu konuyla ilgili oluşturulan uygulamalar henüz çok yaygınlaşmamıştır. Eğitim-öğretim kurumlarında dijital medya okuryazarlığı, psikolojik iyi oluş halini destekleyici birer araç olarak sunulması büyük önem taşımaktadır.

Algoritmik Adalet

Algoritmaların şeffaflığı ve denetlenebilirliği, kullanıcıların sadece popüler değil, aynı zamanda kişisel gelişimlerini destekleyen içeriklere de ulaşmalarını sağlamalıdır. “Algoritmik adalet” kavramı, bireyin yalnızca bir tüketici değil, aynı zamanda bilinçli bir dijital yurttaş olarak var olmasını savunur. Bu bakış açısı, sağlıklı kimlik ve karakter gelişimi için ciddi öneme sahiptir.

Sosyal medya algoritmaları, yalnızca bilgi akışını değil, bireyin kimliksel gelişimini ve gerçeklik algısını da biçimlendirir. Dijital platformlar, bireylerin görünürlük arayışını desteklerken aynı zamanda kimliklerini dışsal normlara göre yeniden üretmeye zorlamaktadır. Terapistler, eğitimciler ve aileler; bu algoritmik yapının psikolojik etkilerinin farkında olmalı ve bireylerin dijital ortamda özgün kimliklerini koruyabilmeleri için destekleyici müdahaleler geliştirmelidir. Gerçek benlik, algoritmaların sunduğu sınırlı aynaların ötesinde şekillenir. Ailelerin gerçek benlik algısı, evlatları ile kurdukları güçlü bağlar, sağlıklı iletişim, dijital dünyada yer alan birçok görüntünün sahteliği konusunda verdikleri olumlu destekler çok büyük önem arz eder.

Kaynakça

Bandura, A. (1977). Social learning theory. Prentice-Hall.
Bauman, Z. (2000). Liquid modernity. Polity Press.
Goffman, E. (1959). The presentation of self in everyday life. Anchor Books.
Katz, E., Blumler, J. G., & Gurevitch, M. (1973). Uses and gratifications research. Public Opinion Quarterly, 37(4), 509–523.
Livingstone, S., & Helsper, E. J. (2007). Gradations in digital inclusion. New Media & Society, 9(4), 671–696.
Uhls, Y. T., Ellison, N. B., & Subrahmanyam, K. (2017). Benefits and costs of social media in adolescence. Pediatrics, 140(2), S67–S70. https://doi.org/10.1542/peds.2016-1758E

Şükran Başak Ceyhan
Şükran Başak Ceyhan
Şükran Başak Ceyhan, eğitimci-yazardır. Rehber öğretmen ve eğitim yöneticisi pozisyonlarında 22 yıl hizmet vermiştir. Devlet okullarına gönüllü destek vermiştir. Lisans ve yüksek lisansını sosyoloji ve eğitim bilimleri olarak tamamlamıştır. Ebeveyn ve gençlere yönelik iki kitabı yayınlanmıştır. Ebeveyn, ergen, firma danışmanlığı yapmaya devam etmektedir. Aile içi iletişim, iletişim becerileri, öğrenme, kaygı, işbirliği, protokol, nezaket- görgü kuralları alanlarında çalışmaktadır. TRT ve birçok medyada sıklıkla uzman konuk olarak yer almakta, basında yazıları çıkmaktadır. “Geleceğimizi sağlam temeller üzerine inşa edebilmek, hayattaki görevlerimizi layıkıyla tamamlayıp dünyaya faydalı olmak üzere hepimiz birbirimizden sorumluyuz” fikrini ilke edinmiştir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar