Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Hızlandır, Kaydır ve Geç: Beynimizin Yeni Gerçekliği

Her geçen gün daha hızlı yaşıyor, daha çok içeriğe maruz kalıyor ve daha az odaklanıyoruz. Artık çoğu zaman ne izlediğimizi bile hatırlamadan saatler geçiyor. Bir yazıyı sonuna kadar okuyamıyoruz ya da bir filmi baştan sona kadar dikkatimiz dağılmadan izleyemiyoruz ve en önemlisi bir düşünceyi uzun süre aklımızda tutamıyoruz. Dikkatimiz hızla dağılırken zihnimiz sürekli yeni bir uyaranın peşine takılıyor. Bu durum yalnızca yüzeysel bir odaklanma problemi olarak değerlendirilmemelidir; aksine dijital dünyanın bireylere dayattığı hız ve sürekli hali, beynin dikkat sisteminde yarattığı dönüşümsel bir problem niteliği taşımaktadır.

Zihinsel Hızlanma

Dijital platformlar artık içerik üretmekle kalmıyor; içeriklerin ne hızla ve ne kadar süreyle tüketilmesi gerektiğini de bize söylüyor. Dahası bu yeni dünyada artık bilgiye kolaylıkla erişmekle kalmıyoruz; aynı zamanda onu hızla geçiyor ve atlıyoruz. YouTube’da birçok kişi videoları “1.5x” ya da “2x” hızda izlemeyi tercih ederken, Instagram da uzun videoların hızlandırılarak izlenebilmesini sağlayan bir özellik sunuyor. TikTok’ta ise birkaç saniye içinde bir karara varıyoruz: Devam mı, geç mi?

Sürekli olarak daha hızlı ve yoğun içeriklere maruz kalan zihin, yavaş ilerleyen derinlikli anlatıları bir nevi yük olarak algılamaya başlıyor olabilir. Peki bu hızlandır, kaydır ve geç dünyasında dikkat sistemimiz nasıl etkileniyor?

Dijital platformların dayattığı bu hızlı çağda zihnimiz, sürekli ürettiğimiz içerikler gibi bizi ‘hızlı’ olmaya zorluyor. Bir içeriği anlamak, özümsemek ve hafızaya kaydetmek için gereken süreyi kısaltmaya çalışıyoruz. Ancak hızlı akan bilgi yüzeysel işlenirken derinlemesine düşünmeyi ve odaklanma süresini de zorlaştırabiliyor. Özellikle bu dijital platformlar kısa vadede zaman kazandırıyor gibi görünse de uzun vadede bilgilerin zihne yüzeysel yerleşmesine neden olabiliyor. Yani bu demek oluyor ki içerikleri hızlıca sindirmeye çalışmak, zihinsel bir ‘fast food’ alışkanlığı yaratıyor.

Böylece dikkat sistemimizin bu yeni gerçekliğe hızlı uyum sağlaması, iletişimimizi, düşünme derinliğimizi yüzeyselleştirme riski de taşıyor olabilir. 2023 yılında yapılan deneysel bir çalışmada kısa ve hızlı video içerikleriyle karşılaşmanın dikkat süreçlerini zorladığı ve hızlı bağlam geçişlerinin prospektif bellek üzerinde önemli bir etkisi olduğu ortaya konmuştur (Chiossi et al., 2023).

Günümüzde sürekli olarak hızlı uyaranlara maruz kalan bireyler, durağan olanı dikkate almamaya; yavaş ilerleyen her şeye karşı ise ilgisini kaybetmeye başlayabilir. Yani modern zihin, uzunca bakılması gereken bir tabloyu bir bakışta geçilen reklam afişine çeviriyor. Bu durum sadece dijital içeriklerle sınırlı kalmayarak günlük yaşantımızı da etkiliyor. Örneğin bir arkadaşımız derin bir konudan bahsederken, zihnimiz hemen ‘özete geç’ komutu veriyor. Kitap okumak, ders çalışmak, film izlemek gibi diğer faaliyetlerin bile yorucu ve sıkıcı hale gelmesine neden oluyor. Bir romanı baştan sona okumak yerine özetine bakmak, bir dersin mantığını anlamaya çalışmak yerine kısa video ile geçiştirmek daha cazip hale geliyor.

Dijital içeriklerle kurduğumuz yeni ilişki biçimi, dönüşümsel problemin doğrudan bir sonucu olarak dikkat sistemimizi yeniden yapılandırıyor. Yani her bir yeni videoda daha iyi, daha eğlenceli bir şey bulacağımıza dair kurulan bu beklenti, zihni sürekli yeni bir uyaran arayışına itebiliyor. Bu ise dopamin düzeyini hızlıca artıran ama kısa sürede geri düşüren bir döngü yaratıyor olabilir.

Sonuç

Sonuç olarak bu dijital platformlarda yaşanan hızlı uyaran değişimi, dikkatimizin sürekli sıfırlanmasına ve bilgilerin kalıcı olarak hafızamıza aktarılmasının zorlaşmasına neden olabiliyor. Ayrıca bir uyarana uyum sağlama çabası, beynin bilişsel kaynaklarının hızlıca tükenmesine yol açabilir ve uzun vadede dikkat bozukluklarına ile dijital bağımlılıklara dönüşebilir. Kullanıcılar daha uzun süre odaklanmayı zor buldukları için kısa ve hızlı içeriklere yönelmeye devam ediyor; böylece kısır bir döngü oluşuyor. Bu dönüşümsel sürecin bireysel düzeyde dikkatin sığlaşmasına, toplumsal düzeyde ise derin düşünmenin yerini hızlı tüketime bıraktığı bir kültürel yapının oluşmasına neden olduğunu unutmamak gerekir. Artık yalnızca içerikler değil, dikkatimiz de tüketilmektedir.

REFERENCE

Chiossi, F., Haliburton, L., Ou, C., Butz, A. M., & Schmidt, A. (2023, April 19). Short-Form Videos Degrade Our Capacity to Retain Intentions: Effect of Context Switching On Prospective Memory. Conference on Human Factors in Computing Systems – Proceedings. https://doi.org/10.1145/3544548.3580778

Güllü Altun
Güllü Altun
Güllü Altun, Abdullah Gül Üniversitesi Psikoloji Bölümü lisans üçüncü sınıf öğrencisidir. Özellikle çocuk psikolojisi ve nöropsikoloji alanlarına ilgi duymaktadır. Psikolojinin farklı alanlarında edindiği bilgi ve deneyimle geniş bir bakış açısı geliştirmiştir. İnsan davranışlarını çok yönlü bir bakışla ele almayı seven ve farklı konulara ilgi duyan Altun, akademik çalışmalarının yanı sıra, çeşitli gönüllülük projelerinde aktif olarak yer almaktadır. Altun, ayrıca yazılarında sadece bilimsel temellere bağlı kalmaksızın aynı zamanda okuyucuyla samimi bir bağ kurmayı hedefler. Psychology Times platformunda, yazılarının ilgiyle okunmasını ve insanlara farklı bir bakış açısı kazandırmayı amaçlamaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar