Salı, Ağustos 5, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Zirve Tek Kişiliktir: Peki Verimli Dağ Etekleri Neden Boş?

Her şeyi bilmenin ve her şey olmanın vaadi: zirve. Ama zirvenin tanımı kimin kelimeleriyle yazıldı? Ve biz gerçekten oraya mı aitiz? İlkokulda, sevgili Tevfik Hocam demişti ki: “Herkes doktor olsaydı, çöplerimizi kim toplayacaktı?” Bu cümle sadece kulağıma değil, yıllar sonra kalbime dokundu. Çünkü bazen bir kelime, toplumu nasıl gördüğümüzü tüm açıklığıyla ortaya koyar.

1. Kabilden Matematiğe: Var Hissetmenin Mitolojik Yolculuğu

Mitlerdeki “kardeş rekabeti” ve “üstünlük iddiası”, aslında yalnızca kıskançlıktan ibaret değildir. Bu figürler, yeterli olmadığını hisseden bireyin seçilme, fark edilme ve değerli olma ihtiyacının sembolik temsilleridir. Çünkü insan için değer görmek, çoğu zaman var olduğunu hissetmenin en önemli yollarından biridir. Ancak sadece yeterli kabul edildiğinde değer gören birey, zamanla “en yeterli” ve “en başarılı” olma baskısıyla da savaşmak zorunda kalır. Ve bu savaş artık yalnızca onay ya da sevgiyle değil; başka kaygılarla da beslenir.
Bugün insanlar giderek yalnızlaştı. İlişkiler azaldı, destek sistemleri çözüldü, hayat kolektif olmaktan çıktı. Bu yüzden birey, yalnızca değerli olmak için değil, hayatta kalabilmek için de yeterli olmak zorunda. Zirve artık sadece bir başarı sembolü değil; barınma, güvenlik ve temel ihtiyaçlarını karşılayabilmenin adı haline geldi.
Yükselmek demek güç sahibi olmak, güç ise ihtiyaçlarını karşılamak demektir. Ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek, varlığını sürdürebilmenin şartı haline gelmiştir.
Bir nesilde matematik bilmek hayatta kalmanın sembolü oldu. Bu tarihsel çırpınışı, Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde var olan en temel güdülerden bağımsız düşünmek mümkün değil. Zirvenin anlamı ‘en yüksek nokta’ olsa da artık ihtiyaçlar hiyerarşisinin ilk basamağına eşdeğerdir.

2. Boşluğun Sesi

Bireyin içsel dengesi, olmak istediği kişi ile olduğu kişi arasındaki uyuma bağlıdır (Rogers, 1959). Gestalt ilkesindeki zemin-şekil ilişkisine göre, insan zihni neye odaklanırsa onu büyütür (Koffka, 1935). İki cümleyi harmanladığımızda: Ve eğer bu odak yalnızca “olmak istenen kişiye” çevrilirse, geride kalan “olduğu kişi” bulanıklaşmaya başlar. Bu bulanık suya bir taş attığında, ilk hangi sesi duyardın? Yapmayı hiç denemediğin o resimlerin mi? Söylemeye çekindiğin o şarkıların mı? Sadece—öylesine sıvazlanmaya ihtiyaç duyan sırtının mı?

3. Metafor Anlatımı: Zirve Tek Kişiliktir

Zirvede tutunan ağaç, dağ eteklerindeki ormana seslendi: “Artık yapraklarım kopuyor, dallarım kırılıyor. Zirve soğuk ve rüzgârı sert. Ama en çok da köklerim acıyor, içim üşüyor.”
Dağ eteklerindeki ağaçlar, zirvede açıkça beliren ağaca tek tek sordu. Biri dedi ki: “Oraya varmak için çok çalıştın.” Biri dedi ki: “Çok çabaladın.” Bir diğeri: “Çok tükettin.” Bir başkası ekledi: “Çok ürettin.” En sonuncusu ise şöyle fısıldadı: “Ama artık… tükendin.”
Sordu ormanın bilge kavak ağacı: “Ne umdun ne buldun?”
Zirvedeki ağaç cevap verdi; sesi rüzgarla yankılandı: “Her şeye kendim yetmek istedim. Ancak görünür olmakla var olacağımı sandım. Tıpkı toplumun yalnızca belli rolleri alkışlayıp diğerlerini görünmez kılması gibi… Köklerim suya ulaşamıyor. Rüzgârı kesen bir başka ağaca sığınamamak, yapraklarımı bile dikenleştirdi. Ama artık… temas etmek istiyorum.”
Bilge ceviz ağacı seslendi: “Bizler tek tek farklı ağaçlarız. Hepimizin görevi, görünüşü, bize iyi gelen ve iyi gelmeyen şeyler farklıdır. Ancak bu farklılıklar arasındaki birlik, bizi orman yaptı. Ve dağın zirvesinden farklı olarak, bizim rüzgârımız yumuşak… şifalı.”
Orman sessizleşti. Sonra bir soru yöneltildi: “Ne farklı olsaydı, sen de burada olurdun?”
Zirvedeki ağaç içini çekerek cevapladı: “Sadece biraz… koşulsuz kabul. Ve artık öz benliğimi yalnızca dışarda değil, içimde de arayabilmek.”

Sonuç:

Doğan Cüceloğlu, bir YouTube konuşmasında (bkz. Anlamlı ve Coşkulu Bir Yaşam İçin – Savaşçı) sözlerine şu cümleyle başlar:
“Bireylerin yaşamı ne kadar anlamlı ve güçlüyse, toplumun yaşamı da o kadar anlamlı ve güçlüdür.” (Cüceloğlu, 2020). Tıpkı bir orman gibi. Sen hangi ağacın gölgesinde, hangi yükü bırakmak istersin?

Kaynaklar:

Rogers, C. R. (1959). A theory of therapy, personality and interpersonal relationships as developed in the client-centered framework. In S. Koch (Ed.), Psychology: A study of a science (Vol. 3, pp. 184–256). McGraw-Hill
Koffka, K. (1935). Principles of Gestalt Psychology. Harcourt, Brace and Company.
Maslow, A. H. (1954). Motivation and personality. Harper & Row.
Cüceloğlu, D. [Doğan Cüceloğlu]. (2020, Aralık 7). Yaşamı anlamlı kılmak – Savaşçı yolculuğu [Video]. YouTube. https://youtu.be/tFrqc3QF34c

Elif Sena Özbaşı
Elif Sena Özbaşı
Elif Sena Özbaşı, uzman klinik psikolog olarak yetişkin ruh sağlığı alanında çalışmalar yürütmektedir. Lisans eğitimini psikoloji, yüksek lisansını ise Gelişim Üniversitesi Klinik Psikoloji programında tamamlamıştır. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) ve Uluslararası Şema Terapi eğitimleri almıştır. Psikolojik bilgileri toplumla anlaşılır ve bilimsel bir dille buluşturmayı hedefleyen yazar, bireylerin ruhsal farkındalığını artırmaya ve topluma gönüllü katkı sunmaya yönelik içerikler üretmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar