Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Anne-Baba Arasında Kalmak: Çocuğun Gelişiminde Sadakat Çatışması

Çocuğun ebeveynleri arasında duygusal olarak ikiye bölünmesi, sadakat çatışması (loyalty conflict) olarak bilinen bir içsel ikilemdir. Bu durum, özellikle boşanma süreçlerinde ya da yoğun çatışmalı aile ortamlarında sıklıkla görülür. Çocuk her iki ebeveyni de sevmek isterken, bir tarafı seçmek zorunda olduğunu hissettiğinde suçluluk, kaygı ve duygusal baskı yaşamaya başlar (Johnston, Roseby, & Kuehnle, 2009).

Bazı çocuklar sadakat çatışmasını doğrudan ifade edemez; ancak davranışlarıyla bu yükü dışa vururlar. Örneğin, bir ebeveyni överken diğerinin yanında suskunlaşmak, duygularını bastırmak ya da sık sık karın ağrısı, mide bulantısı gibi psikosomatik belirtiler geliştirmek bu örnekler arasındadır.

Psikolojik Etkiler

Sadakat çatışması yaşayan çocuklar, hangi ebeveyne yakınlık gösterirse diğerine haksızlık yapıyor gibi hissederler. Bu durum, düşük benlik değeri, kaygı, öfke ve suçluluk duygusu gibi duygusal sorunlara yol açabilir (Van Dijk et al., 2020). Araştırmalar, bu tür içsel çatışmaların çocuklukta başlamakla kalmayıp, ergenlik ve yetişkinlikte de depresyon, bağlanma problemleri ve ilişki zorluklarıyla devam edebildiğini göstermektedir.

Johnston ve arkadaşları (2009), yüksek çatışmalı boşanmalarda çocukların sadece ebeveynler arasındaki tartışmalardan değil, aynı zamanda bir ebeveyni seçmeye zorlanmaktan da zarar gördüğünü belirtmektedir.

Terapötik süreçte çocukların en sık dile getirdiği ifadelerden biri “Annemi üzmek istemiyorum ama babamı da çok özlüyorum” şeklindedir. Bu, onların hem sevgilerini hem de suçluluklarını aynı anda taşımaya çalıştıklarının açık bir göstergesidir. Bu duygusal yükü, çocukların tek başına taşımaları beklenmemelidir.

Ebeveynleştirme ve Rol Karışıklığı

Sadakat çatışmasının uzun süre devam etmesi, çocuğun “ebeveynleştirme” (parentification) denilen duruma sürüklenmesine yol açabilir. Bu durumda çocuk, bir ebeveynin duygusal ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır, yetişkin sorumlulukları üstlenir ve kendi gelişimsel ihtiyaçlarını bastırmak zorunda kalır (Hooper, 2007). Bu rol karmaşası, çocuğun birey olarak gelişimini olumsuz etkiler.

Bazı çocuklar, ebeveynlerinden biriyle telefonla konuşurken diğer ebeveynin duymaması için mutfağa geçip kapıyı kapatır. Bu gibi örnekler, çocuğun ne kadar erken yaşta bir “duygusal arabulucuya” dönüştüğünü gözler önüne serer.

Kültürel Etkenler

Sadakat çatışması kültürel bağlamdan bağımsız değildir. Toplulukçu kültürlerde ebeveyne bağlılık, sadakat göstergesi olarak değerlendirilirken, bireyci kültürlerde çocukların daha bağımsız kararlar alması teşvik edilir (Zhou et al., 2019). Bu farklılıklar, çocuğun çatışmayı nasıl yaşadığını ve dışavurumunu nasıl etkilediğini etkiler.

Türk toplumunda “Babanı üzme”, “Annene laf söyletme” gibi söylemler, çocuğun duygusal özgürlüğünü ciddi şekilde kısıtlayabilir. Bu tür kültürel kalıplar, çocuğun tarafsız kalma hakkını dahi elinden alarak, onu derin bir yalnızlığa sürükleyebilir.

Müdahale Önerileri

Sadakat çatışmalarının önlenmesi ve azaltılması için ebeveyn eğitimi, aile terapileri ve çocuğa duygularını güvenle ifade edebileceği alanlar sunulması önemlidir. Özellikle ebeveynlerin, çocuklarının kendi çatışmalarına taraf olmaması gerektiğinin farkında olması, bu sürecin en temel yapı taşını oluşturur.

Yapılandırılmış aile terapisi gibi müdahale yöntemleri, aile içi sınırları yeniden düzenleyerek, çocuğun birey olarak ihtiyaçlarının görünür kılınmasını sağlar (Nichols, 2013). Psikoeğitim programları ise ebeveynleri çocukların duygusal ihtiyaçları konusunda bilinçlendirerek, çatışmalı ortamın çocuk üzerindeki etkisini azaltabilir.

Sadakat çatışmasının çözümünde en temel iyileştirici unsur, çocuğa her iki ebeveyni aynı anda sevebilme hakkının tanınmasıdır. Ebeveynlerin bu izni vermediği koşullarda, çocuklar kendilerini bir duygusal “suç” işlemiş gibi hissedebilirler. Bu algı, yetişkinlikte bile peşlerini bırakmayan bir yük halini alabilir.

Sonuç

Sadakat çatışması, çocukların duygusal gelişimini önemli ölçüde etkileyen ancak çoğu zaman fark edilmeyen bir sorundur. Çocuk, sadece boşanmış ailelerde değil, duygusal olarak bölünmüş ya da çatışmalı ilişkilerde de bu sorunla karşılaşabilir. Çocukların kendi başlarına yaşama hakkı, onların ruhsal bütünlüğü için hayati önem taşır. Bu hakkı korumak için hem klinik müdahalelerin hem de ebeveynlerin tutumlarının fark edilmesi ve önlenmesi çok önemlidir.

Kaynakça

  • Hooper, L. M. (2007). The application of attachment theory and family systems theory to the phenomenon of parentification. The Family Journal, 15(3), 217–223. https://doi.org/10.1177/1066480707301290

  • Johnston, J. R., Roseby, V., & Kuehnle, K. (2009). In the name of the child: A developmental approach to understanding and helping children of conflicted and violent divorce (2nd ed.). Springer Publishing Company.

  • Nichols, M. P. (2013). Family therapy: Concepts and methods (10th ed.). Pearson.

  • Van Dijk, R., Tharner, A., van IJzendoorn, M. H., & Bakermans-Kranenburg, M. J. (2020). Loyalty conflicts in children: A systematic review. Clinical Child and Family Psychology Review, 23(3), 312–327. https://doi.org/10.1007/s10567-020-00310-8

  • Zhou, N., Eisenberg, N., Wang, Y., & Reiser, M. (2019). Chinese adolescents’ loyalty conflict between parents: Relations with empathy, guilt, and adjustment. Journal of Adolescence, 74, 100–110. https://doi.org/10.1016/j.adolescence.2019.06.008

Asude Özer
Asude Özer
Klinik Psikolog Asude Özer, psikoterapi alanında uluslararası deneyime sahip bir uzmandır. FMV Işık Üniversitesi'nde psikoloji lisans eğitimini tamamladıktan sonra, Polonya’daki SWPS University of Social Sciences and Humanities’de Klinik Psikoloji yüksek lisansını ”Ebeveynlik Stillerinin Genç Yetişkinlerin Cinsel Gelişimleri Üzerindeki Etkileri” üzerine yazdığı tezi ile tamamlamıştır. Eğitim ve kariyeri boyunca farklı yaş gruplarından bireylerle çalışarak bağımlılıklar, çocuk ve ergen psikolojisi, ebeveyn danışmanlığı, boşanma danışmanlığı ve dikkat eksikliği gibi konular üzerine uzmanlaşmıştır. Polonya’da bağımlılık terapisi alanında çalıştığı Zeus Detox Rehab & Spa ve otizmli çocuklarla uygulamalı davranış terapileri yürüttüğü Fundacja Krok Po Krok gibi merkezlerde önemli deneyimler kazanmıştır. Psikolojik değerlendirme süreçlerinde bilimsel temelli testlerin önemini benimseyerek WISC-IV, MMPI-3 ve Moxo Dikkat Testi gibi ölçüm araçlarının uygulayıcısı olmuştur. Ayrıca birey merkezli terapi, boşanma danışmanlığı, ebeveyn danışmanlığı ve çocuk merkezli oyun terapisi gibi çeşitli terapi yöntemleri üzerine eğitimler almıştır. Kongrelerde konuşmacı olarak yer almış, TV programlarında çocuk gelişimi ve psikoloji konularında bilgi vermiştir. Alanındaki gelişmeleri yakından takip eden ve psikolojiyi herkes için anlaşılır kılmayı amaçlayan Özer, bireylere destek olmayı ve psikolojik iyi oluşu artırmaya yönelik çalışmalar yapmayı sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar