Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

“Nasılsın?” Sorusunun Gerçek Cevabını Vermediğimiz Bir Hayatta Yaşamak

Günlük yaşamın en çok tekrarlanan ifadelerinden biri olan “Nasılsın?” sorusu, çoğu zaman içten bir sorgulamadan çok, toplumsal normların gereği olarak yöneltilmektedir. Bu soru, bir selamlaşma rutini hâline gelmiş ve bireyin gerçek duygularını paylaşmasına olanak tanımayan yüzeysel bir kalıba dönüşmüştür. Bu yazının amacı, “Nasılsın?” sorusunun sosyal işlevini ve bireylerin bu soruya neden çoğunlukla gerçek dışı yanıtlar verdiğini tartışmak, aynı zamanda daha farkındalıklı yanıt biçimlerine dair öneriler sunmaktır.

Phatik İletişimin Sosyal İşlevi

Dilbilimci Roman Jakobson (1960), dilin altı temel işlevinden biri olarak “phatik” (temas kurucu) işlevi tanımlar. Phatik işlev, bilgi vermekten çok iletişim kanalını açık tutmak için kullanılır. “Nasılsın?” sorusu bu bağlamda, duygusal bir derinlik taşımaktan çok, sosyal bağı devam ettirme amacı güder (Jakobson, 1960). Bu tür ifadeler bireyler arasında bağ kurmaya yardımcı olurken, çoğunlukla otomatik yanıtlarla geçiştirilen bir ritüel hâline gelir (Adnan, 2022).

Sosyal Normlar ve Duygusal Maskeler

Erving Goffman (1959), bireylerin günlük yaşamda birer “rol oyuncusu” gibi davrandığını ve sosyal etkileşimlerde beklenen rollere uygun davranışlar sergilediğini ifade eder. “Nasılsın?” sorusu da bu temsilî etkileşim içinde sosyal bir replik niteliği kazanır. Bireyler çoğu zaman “iyiyim”, “fena değil” gibi yüzeysel yanıtlarla bu sosyal beklentiyi yerine getirir. Gerçek duygu durumu ile verilen yanıt arasındaki fark, bireyin ruhsal yalnızlıkını pekiştirebilir (Cacioppo & Patrick, 2008).

Ayrıca sosyal arzu edilebilirlik yanlılığı da bu yüzeyselliği güçlendirir. Bireyler, olumsuz duygularını paylaşmak istemediklerinden ya da karşı tarafı rahatsız etmekten çekindiklerinden dolayı daha olumlu ya da tarafsız yanıtlar verirler (Nikolopoulou, 2023). Bu, özellikle toplumsal olarak “iyi olma zorunluluğu” hissedilen bağlamlarda daha belirgin hâle gelir.

Kültürel Farklılıklar ve İletişim Kalıpları

“Nasılsın?” sorusuna verilen yanıtlar kültürel olarak da farklılık gösterir. Bireyci kültürlerde duyguların doğrudan ifade edilmesi desteklenirken, toplulukçu kültürlerde bireyler daha çok sosyal uyumu gözetir ve duygularını gizleme eğiliminde olur (Gudykunst, 2004). Bu nedenle aynı soruya verilen yanıtlar, sadece bireysel değil, kültürel bir filtreleme sürecinden de geçmektedir.

Duygusal Bastırmanın Psikolojik Sonuçları

Bireyin duygularını bastırması ya da sürekli olarak “iyiyim” gibi gerçek dışı yanıtlar vermesi, zamanla duygusal kopukluk ve yalnızlık hissini artırabilir. Gross ve John (2003), duygularını bastıran bireylerin daha düşük düzeyde öznel iyi oluş, daha az sosyal destek ve daha çok ilişkisel sorun yaşadıklarını belirtmektedir. Bu durum, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ruh sağlığını etkileyebilir.

“Nasılsın?” Sorusuna Farklı ve Anlamlı Cevaplar

Günlük iletişimde daha gerçek ve bağ kurucu cevaplar vermek mümkündür. İşte bazı öneriler:

  • “Bugün biraz yorgun hissediyorum ama yine de buradayım.”

  • Duygularım karışık, ama bu konuşma iyi gelebilir.”

  • “Kendimi %100 iyi hissetmiyorum ama açık olmak istedim.”

  • “İçten soruyorsan, biraz zor bir hafta geçirdim.”

  • Karşı tarafa da alan açarak: “Ben idare ediyorum, ya sen nasılsın gerçekten?”

Bu tür cevaplar, karşılıklı güven ortamı oluşturduğu gibi bireyin kendini ifade etme becerisini de güçlendirir.

Sonuç

“Nasılsın?” sorusu, ilk bakışta basit bir sosyal ifade gibi görünse de, altında karmaşık sosyal, kültürel ve psikolojik süreçler barındırır. Bireyler bu soruya sıklıkla normatif ve yüzeysel yanıtlar verirken, gerçek duygularını bastırabilir. Bu durum duygusal yalnızlık, sosyal kopukluk ve düşük psikolojik iyi oluşa neden olabilir. Ancak daha farkındalıklı ve samimi cevaplar, hem kişisel hem toplumsal ilişkilerde duygusal temasın yeniden inşasını mümkün kılabilir.

KAYNAKÇA

Adnan, Z. A. F. (2022). The function of phatic communication in the English language. British Journal of Multidisciplinary and Advanced Studies, 7(2), 62–65.
Cacioppo, J. T., & Patrick, W. (2008). Loneliness: Human nature and the need for social connection. W. W. Norton & Company.
Goffman, E. (1959). The presentation of self in everyday life. Anchor Books.
Gross, J. J., & John, O. P. (2003). Individual differences in two emotion regulation processes: Implications for affect, relationships, and well-being. Journal of Personality and Social Psychology, 85(2), 348–362.
Gudykunst, W. B. (2004). Bridging differences: Effective intergroup communication (4th ed.). Sage Publications.
Jakobson, R. (1960). Closing statement: Linguistics and poetics. In T. A. Sebeok (Ed.), Style in language (pp. 350–377). MIT Press.
Nikolopoulou, K. (2023, March 24). What is social desirability bias? Definition & examples. Scribbr. Retrieved July 2, 2025.


Rukiye Küçükkaya
Rukiye Küçükkaya
Rukiye KÜÇÜKKAYA, çocuk ve ergen psikolojisi alanında uzmanlaşmış bir psikolog, yazar ve eğitmendir. Mesleki bilgi birikimini, bireylerin psikolojik iyi oluşuna katkı sunacak içeriklerle birleştirerek, farklı yaş gruplarına yönelik çalışmalar yürütmektedir. Yazarlık kariyerine, çocukların duygusal farkındalığını artırmayı hedefleyen Derinliklerde Balıkgiller adlı eseriyle başlamıştır. Bu çalışma, çocukların duygularını tanıma, anlama ve ifade etme becerilerini desteklemeyi amaçlamaktadır. Ebeveynlere ve yetişkin bireylere yönelik psikolojik içerikler üretmekte; podcast yayınları, seminer çalışmaları ve yazılı materyaller aracılığıyla geniş bir kitleye ulaşmaktadır. Tüm çalışmalarında psikoloji bilgisini bilimsel temellere dayalı, sade ve erişilebilir bir dille aktarmayı ilke edinmiştir. Özellikle çocuklarla kurulan sağlıklı ilişkilerin gelişimsel süreçteki önemine dikkat çekmektedir. Bu ilkeler doğrultusunda, İstanbul’da özel bir kurumda terapist olarak mesleki çalışmalarını sürdürmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar