Çarşamba, Ekim 1, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Bağlamında Bireysel Gelişim ve İlişki Kalitesi

Hiçbir çağda insanlar bu kadar kolay eşleşmedi; ama hiçbir çağda ilişkiler bu kadar hızlı kopmadı. Bağlar hızla kuruluyor, sevgi sözcükleri kolayca sarf ediliyor ancak duygusal bağlılık, emek ve anlam çoğu zaman eksik kalıyor. Bu kadar seçenek içinde neden gerçek bir bağ kurmakta zorlanıyoruz? Belki de cevap, bireyin kendiyle olan ilişkisinde saklı: İçsel yolculuk olmadan dışsal bağlar kırılgandır. Modern ilişkilerde gözlenen yüzeyselliklerin temelinde, bireyin kendilik gelişimini tamamlamadan sevgi arayışına yönelmesi yatıyor olabilir. Bu durumu en iyi açıklayan kuramlardan biri, Abraham Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisidir.

Maslow: Kendini Gerçekleştirmeden Gerçek Sevgi Mümkün mü?

Maslow’un (1943) kuramına göre, insan ihtiyaçları beş katmanlı bir piramit şeklinde hiyerarşik olarak sıralanır:

  • Fizyolojik ihtiyaçlar
  • Güvenlik ihtiyacı
  • Ait olma ve sevgi ihtiyacı
  • Saygı görme ihtiyacı
  • Kendini gerçekleştirme

İlişkiler, bu hiyerarşide üçüncü basamak olan ait olma ve sevgi ihtiyacı kapsamında yer alır. Ancak birey daha alt düzey ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadan bu seviyeye ulaştığında, ilişki bir “eksiklik tamamlama” aracına dönüşebilir. Sevgi bu noktada bir paylaşımdan çok, bir bağımlılığa, onay arayışına ya da yalnızlığı bastırma çabasına evrilir. Kişi içindeki boşluğu sahte ilişkilerle örtmeye çalışabilir.

Maslow’a göre, kendini gerçekleştirmiş bireyler sevgiye farklı bir bakış açısıyla yaklaşır. Onlar için sevgi; bağımlılık ya da eksiklikten değil, özgürlükten ve içsel bütünlükten doğar. Bu bireyler ilişkiye bir “tamamlanma” ihtiyacıyla değil, karşılıklı gelişim ve anlamlı paylaşım için girer (Maslow, 1970).

Zirve: Kendini Gerçekleştirmek

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde en üst basamakta yer alan kendini gerçekleştirme, bireyin potansiyelini fark etmesi, içsel değerleriyle uyumlu bir yaşam sürmesi ve hayatına anlam katmasıyla ilgilidir. Gerçek ve sağlıklı bir sevgi, birey kendini gerçekleştirmeye yaklaştığında mümkün olur. Kendini gerçekleştirmiş birey, yaşamın içindeki küçük anları fark ederek derin bir tatmin duygusuna ulaşır. Yaşamlarına bilinçli yön veren bu kişiler, kendi değerleriyle tutarlı kararlar alır ve dışsal onay arayışından büyük ölçüde sıyrılmışlardır.

Kendini gerçekleştiren birey, kim olduğunu bilir, yaşamına anlam katar ve yalnız kalmaktan korkmaz. Onun aklı ne dünde kalır ne de başka ihtimallerde; çünkü bulunduğu yer bilinçli bir seçimdir. Kendi yönünü bilen biri, ilişkide başkasına yaslanmak yerine birlikte yürümeyi tercih eder. Bu bireyler için ilişki, bir kurtuluş değil; birlikte gelişimin mümkün olduğu bir alan hâline gelir. Sevgi, eksikliği gidermeye değil, birlikte büyümeye hizmet eder.
Ve belki de asıl sevgi tam da burada başlar:
Eksik değil, “tam” olan iki ruhun buluştuğu yerde.

Yüzeyselliğin Psikolojik Temeli

Bu bakış açısıyla değerlendirildiğinde, günümüz ilişkilerinde görülen yüzeysellik, bireylerin kendi iç gelişim süreçlerini tamamlamadan sevgiye yönelmesinden kaynaklanıyor olabilir. Gerçek bağlar kurabilmenin yolu, bireyin önce kendi iç dünyasında kök salmasından geçer. Eksik yanlarını karşı tarafla tamamlamaya çalışan bireyler, ilişkilerinde kırılgan, bağımlı ve çoğu zaman doyumsuz bir yapı geliştirir. Tüketim kültürü ve dijitalleşme, bu durumu daha da beslemektedir. Sürekli daha fazlasına yönlendiren, bireyi hep eksik hissettiren dışsal mesajlar, içsel tatmini zorlaştırır. Bu da ilişkilerin bir ihtiyaç değil, hızlı bir “doldurma” mekanizmasına dönüşmesine neden olur. Oysa Maslow’un öne sürdüğü gibi, sağlıklı sevgi ancak bireyin kendi içinde bir bütünlük duygusuna ulaştığında mümkün hâle gelir.

Sonuç

Sağlıklı ve derin bir ilişki kurabilmenin ilk koşulu, bireyin kendisiyle kurduğu bağdır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre sevgi bir ihtiyaçtır; ancak bu ihtiyacın nasıl yaşandığı, bireyin içsel gelişim düzeyiyle doğrudan ilişkilidir. Kendini tanımamış, temel güvenlik ve saygı ihtiyaçlarını karşılayamamış bireyler için ilişki, çoğu zaman bir kaçış ya da geçici bir tamamlanma çabası olur. Bu da ilişkilerin yüzeyselleşmesine, kolay kırılmasına ve doyumdan uzaklaşmasına neden olur.

Psikolojik olarak sağlıklı bir ilişkinin temeli, bireyin önce kendi iç yolculuğuna çıkmasıyla mümkündür. Kendini tanıyan, kendi ihtiyaçlarının farkında olan birey; bir başkasını da olduğu gibi görebilir, onunla gerçek bağlar kurabilir. Aksi hâlde kurulan her ilişki, eksik parçaları tamamlama çabasına, doyurulamayan bir boşluğun üzerine kurulu geçici bir teselliye dönüşür.

Kaynakça

Maslow, A. H. (1943). A Theory of Human Motivation. Psychological Review, 50(4), 370–396. https://doi.org/10.1037/h0054346
Maslow, A. H. (1970). Motivation and Personality (2nd ed.). New York: Harper & Row.

Şefika Göçmen
Şefika Göçmen
Şefika Göçmen, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde eğitimine devam etmektedir. Psikoloji bilimine olan akademik ilgisini yazarlık ve çizerlikle harmanlayan Göçmen, özellikle vaka analizleri, karakter incelemeleri ve psikoloji temelli içerikler üretmeye ilgi duymaktadır. Psikolojiyi yalnızca akademik bir disiplin olarak değil, herkesin anlayabileceği ve hayatına entegre edebileceği bir bilgi alanı olarak ele almayı misyon edinmiştir. Bu doğrultuda, bireylerin içgörü kazanmasına ve psikolojik farkındalıklarını arttırmasına katkı sağlayan içerikler üretmekte; bunları özgün ve yaratıcı bir dille sunmaktadır. Aynı zamanda alanla ilgili çizim ve görsel çalışmalarla psikolojiyi daha erişilebilir ve etkileyici kılmayı hedeflemektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar