Pazartesi, Ağustos 4, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Sürekli Başkalarıyla Kıyaslama Hissi: Sosyal Medyanın Yarattığı Değersizlik Algısı

Son yıllarda sosyal medya platformlarının (Instagram, TikTok, Facebook gibi) günlük yaşantımızdaki etkisi çarpıcı biçimde artmıştır. Global Digital Report 2024’e göre dünya genelinde bir birey ortalama günde 2 saat 24 dakikasını sosyal medyada geçirmektedir. Bu mecralar, bireylerin kendilerini ifade etme, sosyal bağlantı kurma ve bilgi edinme alanları olarak işlev görse de, kendi benliğini başkalarının “idealize edilmiş hayatlarıyla” kıyaslama eğilimini de tetiklemektedir.

Sosyal Karşılaştırma Teorisi’ne (Festinger, 1954) göre bireyler kendilerini değerlendirmek için başkalarıyla karşılaştırma yapar. Bu süreç, özellikle yukarıya doğru sosyal karşılaştırma durumunda (yani daha “iyi” görünen kişilerle kıyaslandığında) bireyde özsaygı düşüşü, yetersizlik ve değersizlik algısı gibi sonuçlar doğurabilir. Bu makalede, sosyal medyanın bu süreci nasıl yoğunlaştırdığı ve bireyde değersizlik algısı yaratıp yaratmadığı bilimsel verilere dayanarak ele alınacaktır.

Sosyal Medya ve Seçici Sunum

Sosyal medya kullanıcıları genellikle kendilerinin en başarılı, en mutlu ve en estetik anlarını paylaşma eğilimindedir (Chou & Edge, 2012). Bu durum, sosyal medya platformlarında gerçekliğin çarpıtıldığı bir “vitrin etkisi” yaratır. Gerçekte inişli çıkışlı bir hayat sürdüren birey, sadece “yukarı” anların paylaşıldığı bir içerik akışına maruz kaldığında, kendi deneyimini yetersiz, sıradan hatta başarısız olarak değerlendirebilir.

Yukarıya Doğru Sosyal Karşılaştırma ve Psikolojik Etkileri

Yukarıya doğru sosyal karşılaştırmaların sıklaşması, özellikle genç kullanıcılar üzerinde önemli psikolojik etkiler yaratır. Fardouly ve arkadaşlarının (2015) yaptığı bir çalışmada, sosyal medya kullanım süresi arttıkça bireylerin fiziksel görünüşlerinden memnuniyetsizlik ve düşük benlik saygısı geliştirdiği bulunmuştur. Aynı şekilde, Vogel et al. (2014) tarafından yapılan bir araştırma, sosyal medyada daha fazla zaman geçiren bireylerin öz-değer duygularında azalma yaşadıklarını göstermektedir.

Özellikle ergenler ve genç yetişkinler, benlik algılarını hala inşa etme sürecinde oldukları için bu kıyaslamalara karşı daha savunmasızdırlar. Psikolog Jean Twenge (2017), akıllı telefonların ve sosyal medyanın gençler üzerindeki etkisini incelediği çalışmasında, 2012 sonrası doğan kuşağın (iGen), depresyon, yalnızlık ve intihar düşüncelerinde ciddi artış yaşadığını belirtmiştir.

Nöropsikolojik Perspektif: Dopamin ve Onay Arayışı

Sosyal medya beğeni sistemi, beyin dopamin döngüsünü tetikleyerek davranışsal bağımlılıklara benzer bir etki yaratabilir (Montag et al., 2017). Bu sistem, bireylerin başkalarının paylaşımlarına kıyasla kendi gönderilerine gelen tepkilere odaklanmasına neden olur. Beklenen ilgi görülmediğinde bu durum yetersizlik hissini ve değersizlik algısını daha da derinleştirir.

Ayrıca, yapılan fMRI çalışmalarında, bireylerin sosyal onay aldıklarında beyinlerinin ödül merkezlerinin (nucleus accumbens) aktive olduğu görülmüştür (Sherman et al., 2016). Bu fizyolojik tepki, sosyal onayın psikolojik değer algısına olan etkisini göstermesi açısından önemlidir.

Değersizlik Algısının Sonuçları

Sosyal medyada sürekli sosyal karşılaştırma yapmak, bireyde sadece anlık moral bozukluğu değil, aynı zamanda kronik öz-değer sorunları, depresif semptomlar, kaygı bozuklukları ve hatta sosyal fobi gibi daha ciddi psikolojik problemleri tetikleyebilir (Feinstein et al., 2013). Sürekli diğerlerinden “geri” olduğunu düşünmek, bireyin kendi gelişimini görmesini engeller ve motivasyon kaybına neden olur.

Sonuç

Sosyal medya, bireylerin birbirleriyle karşılaştırmalarını hem nicel (beğeni sayısı, takipçi sayısı) hem de nitel (yaşam tarzı, başarılar, fiziksel görünüm) düzeyde kolaylaştıran bir zemin sunmaktadır. Bu karşılaştırmalar, özellikle yukarıya doğru olduğunda, bireyin kendi yaşamını daha az değerli, daha az başarılı ve daha az “yeterli” hissetmesine neden olabilir. Bu süreç, özellikle genç bireylerde değersizlik algısı ile sonuçlanmakta; bu da özsaygı, ruh sağlığı ve sosyal ilişkiler üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.

Gelecekte yapılacak müdahalelerde, bireylere sosyal medya okuryazarlığı kazandırmak, dijital detoks uygulamaları teşvik etmek ve benlik algısını dışsal onaydan bağımsız hale getirmeye yönelik psikoeğitim programları geliştirmek önemli olacaktır. Ayrıca sosyal medya platformlarının algoritmik olarak kullanıcıları daha fazla sosyal karşılaştırmaya teşvik eden yapılarının farkına varılması ve bu konuda düzenleyici adımların atılması, bireysel düzeydeki psikolojik zararları azaltmada önemli rol oynayacaktır.

Kaynakça

  • Chou, H. T. G., & Edge, N. (2012). “They are happier and having better lives than I am”: The impact of using Facebook on perceptions of others’ lives. Cyberpsychology, Behavior, and Social Networking, 15(2), 117–121.
  • Fardouly, J., Diedrichs, P. C., Vartanian, L. R., & Halliwell, E. (2015). Social comparisons on social media: The impact of Facebook on young women’s body image concerns and mood. Body Image, 13, 38–45.
  • Feinstein, B. A., Hershenberg, R., Bhatia, V., Latack, J. A., Meuwly, N., & Davila, J. (2013). Negative social comparison on Facebook and depressive symptoms: Rumination as a mechanism. Psychology of Popular Media Culture, 2(3), 161.
  • Festinger, L. (1954). A theory of social comparison processes. Human Relations, 7(2), 117–140.
  • Montag, C., & Walla, P. (2016). Carpe diem instead of losing your social mind: Beyond digital addiction and why we all suffer from digital overuse. Cogent Psychology, 3(1), 1157281.
  • Sherman, L. E., Greenfield, P. M., Hernandez, L. M., & Dapretto, M. (2016). Peer influence via Instagram: Effects on brain and behavior in adolescence and young adulthood. Psychological Science, 27(7), 1027–1035.
  • Twenge, J. M. (2017). iGen: Why Today’s Super-Connected Kids Are Growing Up Less Rebellious, More Tolerant, Less Happy–and Completely Unprepared for Adulthood. Atria Books.
  • Vogel, E. A., Rose, J. P., Roberts, L. R., & Eckles, K. (2014). Social comparison, social media, and self-esteem. Psychology of Popular Media Culture, 3(4), 206–222.
Sude Kanbur
Sude Kanbur
Psikolog Sude Kanbur, tam burs ile öğrenim görmüş olduğu Acıbadem Üniversitesi Psikoloji ve Sağlık Yönetimi lisans bölümleri mezunudur. Bu süreçte Acıbadem Sağlık Grubu Hastanelerinde, danışmanlık merkezleri, dernek ve anaokullarında stajlar yapmıştır. Mezuniyeti itibariyle Almanya merkezli psikolojik danışmanlık şirketi bünyesinde Almanya’da yaşayan Türk’lere online psikoterapi hizmeti vermiş; Ruh Sağlığı Derneği bünyesinde yürütülen bir sendika projesinde Proje Koordinatörlüğü yapmış ve Türk Hava Yolları-Uçuş Korkusunu Yenme Programında Eğitmen Psikolog olarak görev almıştır. Günümüzde ise, bariatri cerrahi işlemlerinin yapıldığı bir klinikte hastalarla yeme bozukluğu çalışmakta; anaokullarında ebeveynlere danışmanlık vermekte ve Yön Psikoloji bünyesinde Yetişkin grubunda danışan görmektedir. Danışanlarıyla EMDR, Şema Terapi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi ekolleriyle birlikte; Kaygı Bozuklukları, Depresyon, Obsesif Kompulsif Bozukluk, Bağımlılık, Fobiler, Psikotik Bozukluklar(Bipolar,Şizofreni vs) vb. alanlarda çalışmaktadır. Bunun dışında uygulayıcılığını yaptığı testler aşağıdaki gibidir: Nörolojik Testler (D2 Dikkat Testi-Stroop-Yıldız Silme-Bender Gestalt Görse Motor Algı-Mini Mental) Yetişkin Testleri (Aile Değerlendirme Ölçeği-Pari-Yale Brown-Yiye, MMPI) Çocuk Tesleri (Metropolitan Okul Olgunluğu-Peabody-Gesell Gelişim Figüreri-Kelime SöyleyişFrostig Gelişimsel Görsel Algı-Catell 2A/3A Zeka-Burdon Dikkat-AGTE Gelişim Tarama Envanteri, DEHB Attentioner Uygulayıcı Programı) Diğer Klinik Testler: (Beck-Beier-Hacettepe-KSE-SCL90-STAI)

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar