Bütün spor branşları; sayısız antrenmanların, ölçülemez fedakârlık ve çabanın karşılığının tek bir anda toplandığı bir yolculuktur. Dersem? Tabii ki de büyük bir hata yapmış olurum. Bu, on yıllardır her türlü medya girdisiyle zihnimizin derinliklerine kodlanmış ve bizi psikolojik olarak zora sokacak ara inançlar kurmamıza sebep olabilecek bir bakış açısıdır. Fakat bu algının altında ezilen binlerce sporcu, kariyerine bu biliş ile devam etti ve ediyor. Ülkenize getireceğiniz bir kupa için gittiğiniz penaltı vuruşu ve milyonlarca insan sizi izliyor… Her şey size bağlı(!). Ya zafer ya mağlubiyet. Ne düşünüyorsunuz? Ne hissediyorsunuz? Adımlarınızın genişliğini, gövdenizin açısını siz mi yönetiyorsunuz? Bu yazıda, bütün bunların yaşandığı yer olan beynimize bir bakış atacağız; böylece penaltı esnasındaki stres ve kaygının aslında bizi ne kadar derinden ele geçirdiğini göreceğiz.
Baskı ve Uzmanlık
Maçın veya o an kaydedilecek golün, futbolcunun kendisi ya da takımı için ne kadar önemli olduğu; taraftarın, antrenörün veya yakınların beklentisi gibi birçok unsur, futbolcu üzerinde baskı yaratabilir. Baskı ise genellikle penaltı vuruşunun kalitesini olumsuz yönde etkileyen ve dolayısıyla gol atmayı engelleyen olumsuz bir faktör olarak karşımıza çıkar (Le Fevre ve ark., 2003).
Baskı ve kaygı altında performansın düşmesi, dünyanın en iyi penaltıcılarından biri olan Lewandowski’nin bile %90 başarı oranına sahip olmasının nedenleri arasındadır. Buna uluslararası literatürde genellikle boğulma/tıkanma (“choking”) denir ve bu durum, futbolun önemli maçlarının kritik anlarında sıklıkla görülür (Arrondel ve ark., 2019). Baskı altında boğulmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan kaygının, penaltı atışının kötü yönetimiyle ilişkili olduğu bazı araştırmacılar tarafından ispatlanmıştır (Wilson ve ark., 2009).
Zihinsel baskı altında, spordaki deneyimin kaygıyla başa çıkma yolunu da etkileyebileceğini ve boğulma sırasında uzmanlar ve acemiler arasında beyin aktivitesinde farklı desenlere yol açabileceğini öngören Slutter ve arkadaşları (2021), yürüttükleri çalışmalarında, kaydedilen fNIRS sinyallerinde futboldaki deneyim düzeyi ile gol atma başarısı/başarısızlığı konusundaki kaygı arasında nörolojik kanıtlar olduğunu ifade etmektedirler. Wolf ve arkadaşları (2015) da masa tenisi oyuncuları üzerinde yürüttükleri araştırmalarında aynı yönde bulgular kaydetmişlerdir. Bu sonuçlar, uzmanların bir beceriyi gerçekleştirirken (maç esnasında penaltı vuruşunu yapmak) beyinlerinin doğru bölgelerinin aktive olduğunu ve daha verimli beyin aktivitesi gösterdiklerine işaret etmektedir.
Kaygı ve Beyin
Görevle ilgisi olmayan bir aktivite (örneğin, penaltı kaçırmanın olası sonuçları üzerinde planlama ve endişelenme), görevle ilgili aktiviteleri (örneğin, motor kontrol) baskılayan dikkat dağıtıcı bir faktör olabilmektedir. Slutter ve arkadaşları (2021), araştırmalarında yarattıkları kaygı koşullarında, katılımcıların motor kortekslerinin (görevle ilgili alan) önemli ölçüde daha az aktive edildiğini, bunun yanı sıra ise görevle ilgili olmayan alanların (en başta prefrontal korteks) aktivitesinde önemli oranda artışların kaydedildiğini ifade etmektedirler. Prefrontal korteksteki (PFC) bu aşırı aktivasyonun dikkati dağıtacağını ve kişinin göreve odaklanmasını azaltacağını ileri süren araştırmacılar, bu hipotezlerini PFC’nin (oyuncular penaltıyı kaçırmanın ve bu yüzden maçı kaybetmenin sonuçlarını düşünürken aktive olan) uzun vadeli düşünme öğesine dayandırabilmektedirler.
Ortalama PFC aktivasyonundaki bu artışın yanı sıra, oyuncuların kaygı düzeyi ile sol ve sağ PFC aktivasyonu arasındaki fark da dikkat çekicidir. Penaltı kaçırma konusunda kaygı düzeyi yüksek oyuncularda, sağ PFC, sol PFC’ye kıyasla daha fazla aktive edildiği ve dengesiz PFC aktivasyonunun (daha güçlü sağ PFC aktivasyonu nedeniyle) baskı altında tıkanmaya yol açtığı ifade edilmektedir (Hatfield ve Kerick, 2007; Meyer ve ark., 2015).
Deneyimli oyuncular için, penaltı sırasında sol temporal korteksin artan aktivasyonu, kaygılı olmakla ilişkilendirilmektedir (Slutter ve ark., 2021). Burada, oyuncunun sol temporal korteksinde öz-talimat ve öz-yansıtma yapması sonucu dikkatinin dağıldığına dair kanıtlar mevcuttur (Zhu ve ark., 2010; Wolf ve ark., 2015). Deneyimli oyuncuların, kariyerlerinde geldikleri yer ve o an sergiledikleri performansları itibarıyla otomatik becerilerine güvenmeleri ve bu nedenle bir motor becerisini öğrenmenin erken aşamalarında temel beceriler olan öz-talimat ve öz-yansıtma süreçlerini penaltı vuruşuna taşımamaları gerekmektedir (Wolf ve ark., 2015). Sol temporal korteksin fazla aktif olması, deneyimli oyuncular için otomatik becerilerini ihmal ettikleri ve içinde bulundukları durum hakkında fazla düşünmeye başladıklarına işaret etmektedir ve bu artış da yine dikkat dağıtıcı bir faktör olmaktadır.
Sonuç
Penaltıların, futbola dair ihtiva ettiği tüm özellikleriyle yoğun kaygı kaynağı olabileceği ve bu konuda penaltı atıcılarının zaten performans kaygısı çalışmalarında yer alabileceği bir yana, bu yazımda penaltı kullanmanın hangi şartlar altında kimin beyninde nasıl gerçekleştiğini göstermeye çalıştım. Burada, deneyime bağlı olarak aynı vuruşu çok farklı algılamamıza sebep olabilen ve bunun sonucunda motor hareketlerimizin yönetimine kadar yansıyacak bir enerji saçılımından bahsediyoruz. Bir başka ifade ile, “Bu maçı kazanamazsan son.” diyen ebeveynin, aslında aşılması en zor engellerden birini çocuğunun zihninde kendisinin inşa ettiğinden bahsediyoruz. Stres ve kaygının, beynimizin işleyişini değiştirerek görevlerimizi, işimizi, sanatımızı yapıp yapamamamıza sebebiyet verebileceğinden bahsediyoruz. Spor, zihinsel sağlığımıza gösterdiğimiz hassasiyetin fiziksel karşılığını doğrudan aldığımız bir çalışma sahası ve penaltılar, bunun en net örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Sağlıkla, hoşça kalın.
Kaynakça
- Arrondel, L., Duhautois, R., & Laslier, J. F. (2019). Decision under psychological pressure: The shooter’s anxiety at the penalty kick. Journal of Economic Psychology, 70, 22-35.
- Hatfield, B. D., & Kerick, S. E. (2007). The psychology of superior sport performance: A cognitive and affective neuroscience perspective. Handbook of Sport Psychology, 84-109.
- Le Fevre, M., Matheny, J., & Kolt, G. S. (2003). Eustress, distress, and interpretation in occupational stress. Journal of Managerial Psychology, 18(7), 726-744.
- Meyer, T., Smeets, T., Giesbrecht, T., Quaedflieg, C. W., Smulders, F. T., Meijer, E. H., & Merckelbach, H. L. (2015). The role of frontal EEG asymmetry in post-traumatic stress disorder. Biological Psychology, 108, 62-77.
- Slutter, M. W., Thammasan, N., & Poel, M. (2021). Exploring the brain activity related to missing penalty kicks: An fNIRS study. Frontiers in Computer Science, 3, 661466.
- Wilson, M. R., Wood, G., & Vine, S. J. (2009). Anxiety, attentional control, and performance impairment in penalty kicks. Journal of Sport and Exercise Psychology, 31(6), 761-775.
- Wolf, S., Brölz, E., Keune, P. M., Wesa, B., Hautzinger, M., Birbaumer, N., & Strehl, U. (2015). Motor skill failure or flow-experience? Functional brain asymmetry and brain connectivity in elite and amateur table tennis players. Biological Psychology, 105, 95-105.
- Zhu, F. F., Maxwell, J. P., Hu, Y., Zhang, Z. G., Lam, W. K., Poolton, J. M., & Masters, R. S. (2010). EEG activity during the verbal-cognitive stage of motor skill acquisition. Biological Psychology, 84(2), 221-227.
Futbol oynamamama rağmen 3-4 kez kalecı olduğum ve penaltı kaçırdığım kabuslar gördüm. Penaltı düşüncesi bile gergin hıssetırmeye yetıyor. Penaltı kaçırmak başarısızlığın resmi gıbı bırsey algılarımızda
Etkileyici ve güzel çalışma, çalışmalarının devamını dilerim.