Perşembe, Mayıs 22, 2025

Haftanın En Çok Okunanları

Son Yazılar

Yeterince İyi Olmak: Anneliğe Şefkatli Bir Bakış

“İyi bir anne olabiliyor muyum?” Bu soru, birçok annenin gecenin bir yarısı iç sesiyle baş başa kaldığında kendine fısıldadığı, kimi zaman suçlulukla, kimi zaman yetersizlik duygusuyla yoğrulmuş derin bir sorgudur. Toplumun idealize ettiği “fedakâr”, “sabırlı”, “mükemmel” anne şemasının gölgesinde, kadınların kendi içsel annelik deneyimlerine yer açmaları çoğu zaman pek de kolay değildir. Oysa annelik, varılacak bir istikamet değildir. İnsan hayatındaki her yolculuk gibi annelik de inişleri, çıkışları, eksik kalan yönleri ve iyileşme ihtiyacıyla bir süreçtir. Bu yazıda, anneliğe dair beklentileri, içsel çatışmaları ve “yeterince iyi” derken ne kastettiğimizi psikolojik olarak ele alacağım.

Benlik ve Annelik: Kaybolmaktan Yeniden Doğmaya

Anne olmak, çoğu zaman yeni bir kimliğe sahip olmak gibi değil; diğer kimlikleri askıya almak gibi yaşanır. Kadın, anne olduktan sonra yalnızca çocuğun ihtiyaçlarını değil; aynı zamanda toplumun, ailesinin, hatta kendi içselleştirdiği seslerin beklentilerini de karşılamaya çalışır. Nasıl bir anne olması gerektiği hakkında var olan şemasına uymak için çırpınıp durur. Bu süreçte en çok sorduğu ve en az yanıt aldığı soru “Ben kimim?” olacaktır.

Benlik, kısaca kişinin kendini algılama biçimi olarak tanımlanabilir. Bireyin benliği, kendi duygularını, sınırlarını, ihtiyaçlarını tanıma kapasitesiyle şekillenir. Oysa annelik deneyiminde, bu benlik algısı sıklıkla çocuğun ihtiyaçlarına göre şekil alır. Özellikle çocuk sahibi olmasının ilk yıllarında birçok kadın, kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atarken “kendi olma” hâlinden uzaklaşır. Bazı anneler bu süreci bir kayboluş olarak yaşarken, bazıları için bu bir yeniden doğuş anlamına gelir. Annelik, her ne kadar yorucu olsa da, her değişim gibi, aslında her değişimden daha da fazla, kadının içsel dünyasında yeni kapılar aralar. Kadın yeniden sınırlarını keşfeder, hayır demeyi öğrenir, duygusal dayanıklılığını artırır. Annelik, özünde kadın için güçlü bir psikolojik gelişim fırsatı taşır.

Ancak bu dönüşümün sağlıklı olabilmesi için kadının “sadece anne” değil, önce bir birey olduğunu hatırlaması gerekir. Annelik kimliğinin yanı sıra eş, arkadaş, çalışan, üretici ya da sadece bir insan olarak var olabilmek, benlik duygusunu besler. Aksi halde, yalnızca çocuğun ihtiyaçlarıyla tanımlanan bir varoluş, zamanla tükenmişliğe ve yabancılaşmaya yol açabilir. Kadın, çocuğu için tüm enerjisini harcadığında kendinden uzaklaşmaya başlar. Bir süre sonra bu uzaklaşmadan çocuğunu sorumlu tutar. Hâlbuki kendi benliğine yer açabilmeyi başarırsa anneliği daha şefkatli ve esnek bir yerden yaşayabilir. Çünkü unutulmamalıdır ki; annenin kendisiyle kurduğu bağ, çocuğuna vereceği en güçlü mirastır.

Annelik Özelinde Benlik Farkındalığı Egzersiz Önerisi

Aşağıdaki alıştırma, annelik kimliğinizin ötesinde kendi benliğinize dönük bir farkındalık alanı açmayı amaçlar. Birkaç dakikanızı ayırıp sessiz bir ortamda uygulayabilirsiniz:

  • Gözlerini kapat. Derin bir nefes al.
    Nefesini yavaşça verirken, şimdi ve burada olduğunu kendine hatırlat. Her şeyi bir kenara bırakmana gerek yok, sadece kendinle kalman yeterli. Zihnin dağıldığında nazikçe geri getir.
  • Şu soruyu sor: “Ben en son ne zaman sadece kendim için bir şey yaptım?”
    Bir şey okudun mu, tek başına yürüyüşe çıktın mı, sevdiğin bir şarkıyı dinledin mi ya da sadece içinden geldiği gibi davrandın mı?
  • Şimdi şunu sor: “Bugün kendimle ilgilendiğimi hissetsem, bu neye benzerdi?”
    Belki bir bardak kahve içmek, kısa bir sessizlik anı, ılık bir duş ya da sadece dinlenmek…
  • Bu hisle birkaç nefes daha al.
    Kendine şu cümleyi sesli olarak söylemeyi dene:
    “Anne olmadan önce de vardım. Şimdi de varım. Varlığım değerli.”

Bu kısa alıştırma, benliğini hatırlamak ve kendine şefkatle yaklaşmak için küçük ama etkili bir adımdır. Çünkü annenin kendiyle kurduğu yumuşak bağ, çocuğun dünyasında da yankı bulur. Zaman zaman evladınıza gösterdiğiniz özeni ve şefkati kendinize göstermediğinizi fark edebilirsiniz. Bu tarz durumlarda pratik bir yapılacaklar listesi işinizi kolaylaştıracaktır. Bu liste aşağıdaki gibi olabilir ya da esinlenerek kendi özel acil durum kitinizi oluşturabilirsiniz.

Annelik Yolculuğuna Şefkatle Eşlik Etmenin 5 Yolu

  • Kendi ihtiyaçlarını fark et.
    Gün içinde çocuğunun ihtiyaçlarını düşünürken, kendi ihtiyaçlarını da fark etmeyi hatırla. Birkaç dakikalık bir mola, sevdiğin bir şarkı, bir yudum sıcak çay bile “sen” olduğunu sana yeniden hissettirebilir.
  • İç sesini fark et, yargısızca dinle.
    Kendine “Yetemedim, iyi anne değilim.” dediğin anlarda iç sesini yakala. O sesi bastırmak yerine onunla yumuşakça konuş. Belki de sadece görülmek istiyordur. Onu fark et ve uzaklaşmasına izin ver.
  • Mükemmel değil, gerçek olmayı seç.
    Her şeyin kusursuz olması gerekmez. Çoğu zaman mükemmellik, gerçek hayatta karşılaşılabilecek bir kavram değildir. Çocuğunla kurduğun bağ, onun senin yanında nasıl hissettiği çok daha kıymetlidir. Hatalar da ilişkinin bir parçasıdır.
  • Paylaş, anlat, destek iste.
    Yalnızlık, annelik deneyimini ağırlaştırabilir. Yakın bir dost, bir terapist ya da başka bir anneyle duygularını paylaşmak seni hafifletebilir. Sosyal destek, tüm adaptasyon gerektiren durumlarda çok elzemdir.
  • Kendini hatırla.
    Sen sadece bir anne değilsin. Hayalleri olan, yorulan, gülen, kırılan, iyileşen bir kadınsın. Kendini unutmadan annelik yapabilmek, hem sana hem çocuğuna iyi gelecektir.

Annelik, kelimelerle anlatılamayacak, biyolojisi tamamen açıklanamamış akıl almaz bir deneyimdir. Bu yolculukta yalnız olmadığınızı, hissettiğiniz birçok şeyi çoğu annenin zaman zaman hissettiğini bilmeniz süreci kolaylaştıracaktır. Yaptıklarınızı sorgulamanız ve hissettiğiniz vicdan azabı, aslında ne kadar yeterince iyi bir anne olduğunuzun da işaretidir. Gelişmeye devam ederek, kendinizi suçlamadan, askıya almadan ve unutmadan anneliğin tadını çıkarın.

Bu vesileyle, başta canım annemin olmak üzere tüm annelerimizin Anneler Günü kutlu olsun, iyi ki varsınız. Sevgiyle kalın.

Gizem Bolluk Uğur
Gizem Bolluk Uğur
Gizem BOLLUK UĞUR, klinik psikoloji alanında tezli yüksek lisans derecesine sahip, psikoloji lisans eğitimini %100 burslu tamamlamış bir uzman klinik psikologtur. Klinik psikoloji alanında çocuk, ergen, yetişkin, çift ve aile terapileri yürütmekte olup, özellikle BDT ve mindfulness temelli terapilerde uzmanlaşmıştır. Ulusal ve uluslararası Q2 kategorisindeki dergilerde yayımlanmış akademik yayınları bulunmakta; hakemlik yapmaktadır. Dijital mecralarda kişisel gelişim, psikoloji ve çocuk gelişimi üzerine yazılar kaleme almakta, psikolojiye dair her şeyi herkes için erişilebilir kılmayı hedeflemektedir. Mindfulness, evlilik uyumu ve ebeveyn tutumları üzerine odaklanan çalışmalar yürütmekte ve gönüllü olarak çocuklarla özel projeler gerçekleştirmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar